Örsan K. Öymen

Türkiye, TSK ve anayasa

23 Eylül 2024 Pazartesi

Türkiye çok açık ve seçik bir biçimde uçurumdan aşağı yuvarlanıyor. Eğitimin dinselleşmesiyle ve toplumun cehalete sürüklenmesiyle, Türkiye bir sömürge devletine dönüştürülüyor. 

Bilimsel ve laik eğitim düzenine sahip olmayan bir ülkenin bağımsızlığını koruması ve ileri uygarlık seviyesini yakalaması olanaksızdır. Bunu en iyi bilen kişi de Kurtuluş Savaşı’nın lideri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Aydınlanma Devrimlerinin öncüsü Mustafa Kemal Atatürk’tür. 

Eğitimin demokrasinin değil, teokrasinin bir parçası haline gelmesiyle, gelecek kuşaklar ortaçağ karanlığına mahkûm edilirken, bir taraftan da, yine Atatürk’ün kurduğu Türk Silahlı Kuvvetleri dinselleştiriliyor ve din, mezhep, etnik kimlik üzerinden bölünüp parçalanıyor. 

TSK’deki kuvvet komutanlarının, şeriat ve federasyon talebinde bulunan, anayasaya ve siyasi partiler yasasına göre kapatılması gereken bölücü örgüt HÜDA PAR’ın lideri Zekeriya Yapıcıoğlu ile aynı fotoğraf karesinde poz vermeleri; mezuniyet töreninde, anayasada belirtilen demokratik, laik, sosyal hukuk devleti için ant içen ve Mustafa Kemal’in askerleri olduğunu vurgulayan vatansever teğmenler hakkında soruşturma açılması; Genelkurmay başkanı ve milli savunma bakanı olarak görev yapmış olan AKP milletvekili Hulusi Akar’ın, “Eğitimin amacı bilgi edinmek değildir, Allah korkusunu vermektir” diyerek, köktendinci Afganistan, İran, Suudi Arabistan yönetimlerini aratmaması; TSK’nin trajik durumunu gözler önüne sermektedir. 

Bugünkü durumun, ABD ve CIA destekli Fethullah Gülen çetesinin AKP iktidarında TSK’nin üst yönetimine sızdığı dönemden hiçbir farkı yoktur. İsimler değişmiştir ancak yapılan iş aynıdır. Emperyalizm, TSK üzerindeki operasyonunu, AKP’deki işbirlikçileri üzerinden sürdürmektedir! 

***

Böylesine kritik bir dönemde, AKP ve onun destekçisi MHP, anayasa değişikliği konusunda ısrar ederek, teokratik ve monarşik bir düzen kurmayı, Cumhuriyeti ve onun özündeki ilkelerden birisi olan laikliği yok etmeyi amaçlamaktadır. 

AKP destekli HÜDA PAR’ın, anayasanın ilk dört maddesini tartışmaya açması bir aldatmacadır. Amaç pazarlığı yüksekten başlatıp, halka ve muhalefete ölümü gösterip, onu sıtmaya razı etmektir. Amaç, söz konusu dört maddeyi korumakla birlikte, 2. maddede yer alan laiklik sözcüğünün içini dolduran, anayasanın 14., 24., 42., 103. ve 136. maddesi gibi maddelerini değiştirmektir. Böylece laiklik, anayasanın 2. maddesinde içi boş bir sözcük olmaktan ibaret kalacak, anayasanın ilk dört maddesine dokunulmadan, laik Cumhuriyet resmen yıkılmış olacaktır. 

Anayasanın 14. maddesinde, “Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz” ifadesi; anayasanın 24. maddesinde, “Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz” ifadesi; anayasanın 42. maddesinde de, “Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkilapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz” ifadesi yer alır. 

Anayasanın 103. maddesinde, cumhurbaşkanının “laik Cumhuriyet ilkesine” bağlı kalacağına dair ant içmesi; anayasanın 136. maddesinde de, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, “laiklik ilkesi doğrultusunda” görevlerini yerine getirmesi gerektiği ifade edilir. 

CHP yönetimi, ilk dört maddeye odaklanıp tuzağa düşmek yerine, anayasanın laiklikle ilgili diğer maddelerine sahip çıkmalıdır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Türkiye, TSK ve anayasa 23 Eylül 2024
Asker 16 Eylül 2024
Değişmeyen CHP 9 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları