Örsan K. Öymen

Suriye’nin toprak bütünlüğü

07 Ekim 2019 Pazartesi

Uluslararası ilişkiler ve diplomasi ne yazık ki, dürüstlük ilkesi üzerine inşa edilmiş bir yapı değildir. Bazı özel ve idealist liderlerin öncülüğündeki uluslararası ilişkilerde dürüstlük ilkesinin asgari düzeyde zedelendiği dönemler olmuştur. Ancak uluslararası ilişkiler ve diplomasi genelde, yalancılık ve kandırma sanatını da içeren bir alandır.
Dünya bir gün bu yalancılık ve kandırma sanatından kurtulursa, başka ülkeleri ötekileştirmekten vazgeçerse, insani ve ahlaki değerler tüm sınırları aşacak duruma gelirse, küresel barış sağlanabilir. Aksi halde uluslararası ilişkiler uluslararası sorunlar yumağı olmaktan çıkmaz, “ilişki” denen şey, ülkelerin birbirine gol atma oyunundan ibaret sahte ve yapay bir oluşum olarak kalır. Uluslararası rekabetin yerini uluslararası dayanışma ruhu almadıkça, dünyada barış sağlanamaz.
1990’lı yıllarda, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın “Irak’ın toprak bütünlüğünü destekliyoruz” ifadesini içeren yüzlerce basın açıklamasına şahit olduk. Irak ile ilgili yapılan her uluslararası toplantıdan sonra ortaya atılan ilk söz, “Irak’ın toprak bütünlüğünü destekliyoruz” idi. Bu söz artık başbakanların, bakanların, hükümet sözcülerinin, diplomatların ağzında sakız olmuştu ve yöneticiler, otomatik pilota bağlanmış gibi bu sözleri tekrarlayıp duruyorlardı.
Oysa fiili durum bunun tam tersiydi. Türkiye’nin, ABD’nin güdümü altında aldığı her karar, Irak’ın toprak bütünlüğünü adım adım ortadan kaldırıyordu. “Irak’ın toprak bütünlüğünü destekliyoruz” görüntüsünün altındaki gerçek şuydu: “Irak’ı, din, mezhep ve etnik kimlik üzerinden parçalayacağız.” Nitekim öyle de oldu. Irak, Kürt, Sünni ve Şii grupların arasında üçe bölündü ve iç savaşa sürüklendi, ABD işgali sonucunda bir milyondan fazla insan yaşamını yitirdi, dünyanın en büyük petrol üreticilerinden birisi olan bir ülke ekonomik olarak çöktü.
O dönemde, “Kürtleri Saddam’ın zulmünden koruyacağız” bahanesiyle icat edilen “Çekiç Güç” ve “uçuşa yasak güvenli bölge”, Irak’ın parçalanmasının ilk adımını oluşturdu. Türkiye de ABD’nin bu icadının piyonu oldu, İncirlik Üssü üzerinden yürütülen bu operasyonun tetikçisi konumuna düştü, bunu da “Irak’ın toprak bütünlüğünü destekliyoruz” yalanıyla yıllarca kamufle etmeye çalıştı. Hatta AKP’nin iktidara geldiği yıllarda, yaklaşık 60 bin ABD askerinin Türkiye üzerinden Irak’ı işgal etmesi için hükümet tarafından TBMM’ye tezkere sunulurken bile, “Irak’ın toprak bütünlüğünü destekliyoruz” yalanları buna eşlik etti, CHP’nin etkin muhalefeti sayesinde bu tezkere reddedildi.
Aradan yıllar geçti, ama Türkiye yaşananlardan ders almadı. “Arap Baharı” yalanıyla köktendinci ayaklanmalar desteklendi, Suriye de bu tuzağın içine düşürüldü. AKP iktidarı, Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu gibi siyasetçilerin öncülüğünde, “Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruyoruz” yalanını kullanarak, Suriye’nin iç savaşa sürüklenmesinin ve bölünüp parçalanmasının yolunu açtı. Türkiye, Suriye’deki Beşşar Esad yönetiminin devrilmesi için en aktif rolü üstlenen ülkelerden birisi oldu, silahlı rejim muhaliflerine açık destek verdi, bunu da, “Esad halkına zulüm yapıyor” bahanesine sığınarak yaptı. Bir zamanlar, “Saddam halkına zulüm yapıyor” bahanesine sığınıldığı gibi.
Oysa, dünyada halkına zulüm yapan onlarca devlet varken, bazı devletler cımbızla ayıklanarak “zalim” ilan edilir ve arkasından bölme ve parçalama operasyonu devreye girer. Modern emperyalizm artık böyle çalışıyor.
Türkiye’nin terör örgütü PKK’ye ve onun uzantıları olan PYD’ye ve YPG’ye karşı sınır ötesi operasyon yapması en doğal hakkıdır. Ancak bunu bahane ederek, Suriye’nin bölünmesine yol açacak sözde güvenli bölgeler yaratmak, Suriye’deki rejim muhaliflerine güvenli alanlar açmak, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasını sağlamaz.
Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumanın tek yolu, Suriye yönetiminin kendi topraklarındaki egemenlik haklarına saygı duymaktır. Bu yapılmadığı sürece, “Suriye’nin toprak bütünlüğünü destekliyoruz” ifadeleri boş laftan ibarettir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik ve ekonomi 14 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları