Örsan K. Öymen

Operasyon AKP’yi kurtarır mı?

28 Ekim 2019 Pazartesi

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin terör örgütleri PKK ve YPG’ye karşı Suriye’de yürüttüğü operasyonlarla ilgili olarak ABD ve Rusya ile yapılan anlaşmalarla kimin kazançlı çıktığı tartışmaları devam ediyor. Bu tartışma, Suriye ve PKK/YPG terör sorunlarının geçmişi dikkate alınmadan sonuçlandırılamaz.
Beyin kanaması geçirdikten sonra felç olup hayatta kalan bir hasta kazançlı mı çıkmıştır, yoksa önemli bir kayba mı uğramıştır? Kimine göre bu bir kazançtır, kimine göre bir kayıptır. İnsanlara ölümü gösterip onları sıtmaya razı etmek kolaydır.
Eğer, AKP hükümeti yıllar önce, Suriye’deki Beşşar Esad yönetiminin devrilmesi için bir mücadeleye girmeseydi ve Suriye’nin iç işlerine karışmasaydı, “Barış Pınarı” operasyonunun yapılmasına gerek kalmayacaktı, Adana Mutabakatı bağlamında, Türkiye ile Suriye, terör örgütlerine karşı işbirliği yapıyor olacaklardı.
Ancak AKP hükümeti, ABD’nin ve İsrail’in tetiklemesiyle, Suriye’nin bölünüp parçalanmasının yolunu açtığı için, ortaya hem PKK/YPG hem de IŞİD bağlantılı bir terör ve güvenlik sorunu çıkmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin elbette terör örgütlerine karşı sınır ötesi operasyon yapma hakkı vardır. Ancak asıl sorun, bu operasyonların yapılmasını zorunlu kılan koşulların nasıl oluştuğudur. Suriye’deki otorite ve güvenlik boşluğunun doğmasına neden olan zaten AKP hükümeti olduğu için, şu anda AKP hükümetinin, bu otorite ve güvenlik boşluğunu ortadan kaldırmak için yürüttüğü operasyonlardan bir siyasi rant sağlamaya çalışması boş bir çaba olduğu gibi, aynı zamanda büyük bir ahlaksızlıktır.
Türkiye’de halk artık her şeyin farkındadır. Halkı dinle, imanla, teröre karşı mücadeleyle ve medyada yapılan propagandayla kandırmak olanaklı değildir. Türkiye’deki demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkesini ortadan kaldıran; yasama, yürütme, yargı arasındaki güçler ayrılığını yok eden; düşünce, ifade, basın, yayın ve örgütlenme özgürlüğüne büyük bir darbe vuran; laiklik ilkesini bertaraf eden; eğitim sistemini çökerterek halkını cehalete mahkûm eden; ekonomik ve sosyal adaleti sağlayacağına, kendisine yakın belli bir kesimin daha fazla zenginleşmesine, halkın büyük çoğunluğunun ise daha fazla fakirleşmesine yol açan; bunlar olup biterken, devlete ve halka ait kurumları, tarihi yapıları, toprakları, arazileri, ormanları, denizleri, gölleri, nehirleri ve dereleri talan edip yandaş gruplara satan ve kiralayan AKP’yi, Suriye’ye yapılan sınır ötesi operasyon da kurtaramayacaktır.
PKK terörüne karşı mücadele 1984 yılından beri sürmektedir ve geçmişteki tüm hükümetler terör örgütü PKK’ye karşı Irak’ta ve Suriye’de sınır ötesi operasyonlar gerçekleştirmişlerdir. Bu mücadele AKP’ye özgü bir mücadele değildir. Bugüne kadar da bu operasyonlar PKK terörünü sona erdirmemiştir.
Geçen günlerde AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki, terör örgütü PKK’ye karşı yaklaşık 400 milyar dolar harcayarak mücadele ettiklerini söyledi. Bu miktar Türkiye’nin toplam dış borcuna yakındır.
Söz konusu operasyonlardan sonra PKK terörü son bulsa, bu paranın sözü bile edilmez. Çünkü insanların canı, her şeyin önünde gelir. Ancak Türkiye 1984 yılından beri gerçekleştirilen tüm sınır ötesi operasyonlara rağmen hâlâ terör sorununu çözemediyse, teröre karşı mücadele yöntemlerini yeniden gözden geçirmelidir.
Suriye’de düzenlenen “Barış Pınarı” operasyonunun başarılı olup olmadığı, bu operasyonlarla ilgili ABD ve Rusya ile yapılan anlaşmalardan Türkiye’nin kazançlı çıkıp çıkmadığı, şu anda belirlenebilecek bir şey değildir. Eğer gelecekte PKK’nin Türkiye’nin içinde gerçekleştirdiği terör eylemlerinde radikal bir düşüş meydana gelirse bu operasyonun ve yapılan anlaşmaların başarıya ulaştığı söylenebilir.
Onun dışında söylenen her söz, askerin kanı üzerinden kişisel siyasi çıkar elde etmek amaçlı boş laftan ibarettir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik ve ekonomi 14 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları