Orhan Erinç
Orhan Erinç oerinc@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yargı Bu Noktaya Nasıl Getirildi?

14 Ocak 2012 Cumartesi
\n

Yargı, rivayete göre devleti oluşturan bağımsız bir güçtür.

\n

Tıpkı yasama gibi!

\n

Ama yasaları, bağımsız yasama organı yapar, bağımsız yargı da uygular!

\n

Bağımsız yargının kurumlarını oluşturan yasaları da bağımsız yasama organı yapar!

\n

Ama yürütme gücü bağımsız değildir. Çoğunluk hangi partideyse onun borusu öter. Bu sayede önce yasama yönlendirilir. Yasama aracılığı ile de bağımsız yargı.

\n

12 Eylül anayasası söylenmedik laf bırakılmadan eleştirilir, ama Seçim kanunları temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştracak biçimde düzenlenirkuralına toz kondurulmaz.

\n

Çünkü istikrar (1- Aynı kararda, biçimde sürme, 2- Yerleşme, oturma) sözcüğü siyasal iktidarın her istediğini yapabilmesinin maymuncuğu olarak kullanılabilen sihirli bir sözcüktür.

\n

***

\n

55 yıla yakın bir süredir gazetecilik yapmaya çalışırım. Mesleki şapkalarım nedeniyle dava vekili sıfatıyla gazeteciliği ilgilendiren yasaların hazırlık çalışmalarına da katılırım.

\n

Bu görev, beni geçmişte izlediklerimi anımsamaya, izlemediklerimi de öğrenmeye zorlar.

\n

Bu nedenle, geçmişte yasa yapmanın kutsal bir kamu görevi olduğuna inanarak çaba harcayanları, üstlerinin her dediğine evet demeyenleri de tanıma olanağını bulmuşumdur. Hepsini aynı saygıyla anımsarım.

\n

***

\n

Türk Ceza Yasası toptan yenilenirken bugün varılacak noktayı fala değil de taslakta yazılanlara bakarak söyleyenlerden biri de Türkiye Gazeteciler Cemiyetidir. Taslaktaki 26 maddenin sakatlığını yazılı ve sözlü olarak anlatmak gibi bir görevi yerine getirmeye çalışmıştır.

\n

Bilindiği gibi Türk Ceza Yasası, kabul edildikten sonra daha yürürlüğe girmeden kimi maddeleri değiştirilen ve bu niteliği ile de hukuk tarihimize geçen ender yasalardan biridir.

\n

***

\n

Yürürlüğe girme tarihinin 1 Nisan 2005ten 1 Haziran 2005e ertelenmesi sonrasında bir gözden geçirme çalışması başlatılmıştı.

\n

Çalışmanın gazetecileri doğrudan ilgilendiren maddelerinin tartışıldığı bölümüne ben ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Hukuk Danışmanı Avukat Fikret İlkiz katılmıştık.

\n

13 Nisan 2005 günü yapılan toplantıda taslağı alt komisyon olarak yeniden oluşturan öğretim görevlileri de vardı. Nedense o üyelerden biri daha sonra dışlanmış yerine bir başkası getirilmişti.

\n

İlkiz, maddelerdeki suç tanımlarının yanlışlığını ve cezaların öldürücülüğünü anlattı doğal olarak. Öğretim görevlileri hukuk okumuşlardı, ama üniversite kariyerlerinin daha başındaydılar.

\n

Sözcüleri, İlkizi yanıtlarken suç tanımlarını ancak biz yaparız demeyi kendinde hak olarak görünce elimizde olmadan birbirimize bakıp acı acı gülümsemiştik.

\n

Sonuçta da kimi değişiklikler oldu ama esas amaç değişmedi.

\n

Hukuka siyasetin ya da dinsel düşüncelerin karışmasının tek örneği değil bu yaklaşım.

\n

Benzerini son günlerdeki özel yetkili mahkemelerle ilgili açıklamalarda da görüyoruz.

\n

***

\n

Yaklaşım sadece insanın yaptığı hukukla da sınırlı değil. İlahi hukukta da benzeri yaşanıyor.

\n

Osmanlının din bilgini olduğu kabul edilen şeyhülislamları bile hadlerini bilen adamlarmış.

\n

Kendilerinden istenilen fetvalara olur ya da olmaz yanıtını verirken söze günümüz Türkçesiyle şöyle başlarmışlar, Doğrusunu Allah bilir.

\n

Bugün herkes ulusal hukuk ya da dinsel hukuk bilgini.

\n

Tanrı Türkiyeyi bunlardan da korusun...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları