Orhan Erinç
Orhan Erinç oerinc@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Meraklı'dan Bugüne de Uyan Bir Anı...

08 Ekim 2011 Cumartesi
\n

Bugün tatil nedeniyle hem keyifli hem de keyifli olduğu kadar hüzün verici bir anıdan söz etmek istiyorum.

\n

Tarık Minkari (1925-2010) çok ünlü bir cerrah, aynı zamanda da anılarını herkesle paylaşmaya özen gösteren, kendi deyimiyle maceracıdır.

\n

Dünyayı dolaşırken gördüklerini ve öğrendiklerini anlatan kitaplarından biri de Tarık Minkari / Meraklının Anılarıdır.

\n

Sevgili Haslet Soyözün çizgileri ile zenginleştirdiği kitap, 2002 yılında Bilgi Yayınlarının özel dizisi kapsamında yayımlanmıştır.

\n

***

\n

Tarık Hoca muhabirlik günlerinde haber peşinde koşarken bizlere az çile çektirmemiştir. Pantolon usulü mide ameliyatı yaptıbilgisinin ardından sanki sırra kadem basmış, yaklaşık dört gün aramadık yer bırakmamış ama ulaşamamıştık.

\n

6 Ekim 2010da aramızdan ayrılan Tarık Hocayı saygı ve sevgi ile anarak kitabındaki bir anıyı biraz kısaltarak alıntılıyorum.

\n

***

\n

Yanımda İdris oturuyordu. Bir ara bana yan gözle baktı, herhalde halime acıdı, gönlümü almak istedi, birden lafa girdi:

\n

Abi biz ne günler gördük. Şimdi el oğlu 50 bin doları cebine koyuyor, elini kolunu sallaya sallaya gümrükten geçiyor.

\n

Ben 1957de Teknik Üniversitenin makine bölümünden mezun oldum. 58de Almanyaya gidip doktora yapmak istedim. Bakanlığa başvurdum, isteğim kabul edildi. O zaman parayı toptan veriyorlardı, bana 24 bin mark vereceklerdi.

\n

24 bin mark ne büyük para biliyor musunuz? Ama bir pürüz çıktı. Bakan Mükerrem Sarol beni çağırttı. Huzuruna çıktım, bana sordu:

\n

- Senin siyaset adamı (Osman) Bölükbaşıyla akrabalığın var mı?

\n

- Yok, dedim.

\n

İnanmadı Git soyadını değiştir, gel parayı al dedi.

\n

Ben de Bu babamın aldığı soyadıdır, ben babamı inkâr edemem dedim.

\n

Parayı vermediler.

\n

Babama gittim, olayı anlattım.

\n

İyi yapmışsın oğlum, üzülme ben seni Almanyaya gönderirim dedi.

\n

O zaman yurtdışına çıkan en çok 100 lira çıkarabiliyordu.

\n

Bu para nedir ki?

\n

Babam, Ali Ustaya gitti. Bana bir çift pabuç yaptırdı. Usta pabucun topuklarını geniş ve yüksek yaptı. Sonra topukların içini oydu. Babam 200 doları bir göze, 200 doları da öteki göze koydu.

\n

Usta, topukları pabuca çiviledi, sonra onları bana verdi.

\n

Ben bu pabuçlarla kovboylar gibi yürüdüm.

\n

Günü geldi biz vapura bindik, Napoliye gittik. Trenle Romaya geldik, oradan Münihe geçtik.

\n

Burada bir âdet vardı, odaya ayakkabılarla girilmezdi.

\n

Ben pabuçlarımı nasıl kapının önünde bırakırım? İçinde 400 dolar var. Her 1 dolara 4 mark veriliyor, eder 1600 mark, bu benim için bir servetti.

\n

Düşündüm, kendi kendime Ne yapsam dedim.

\n

Pabuçları çıkardım, onları koltuğumun altına aldım, odama girdim. Sonra bavulu açtım, annemin verdiği kocaman havluyu aldım. Pabuçları havluya sardım. O sırada arkadaşlarım merak ettiler, sordular: Ne yapıyorsun yahu?

\n

Dedim ki Ben alçak yastıkta yatamam.

\n

Sonra attım bohçayı yatağa, koydum üstüne yastığı, vurdum kafayı.

\n

Ertesi gün sokakta gezerken yağmur başladı, yollar sel gibi aktı. Beni bir korku aldı. Ya dolarlar su emerse? Ayak parmaklarımın üstüne basa basa yurda geldim, tuvalete girdim, kapıyı iyice kapattım, çakıyla topukları söktüm, paraları çıkardım, cebime attım.

\n

***

\n

Gelelim kıssadan hisseye.

\n

Aradan geçen 53 yılda siyasetçilerimiz bizden-onlardan ayrımı konusunda bir arpa boyu bile ilerleyememişler.

\n

Demokrat Partinin demokratlığı da anlatılan efsanelerin aksine bugünkü kadarmış...

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları