Orhan Erinç
Orhan Erinç oerinc@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Fener Alayı da Yasak!

20 Mart 2014 Perşembe

Rüşvet ve yolsuzluk konusundaki belge ve bilgilerin ortaya döküldüğü 17 Aralık’tan yerel seçim tatiline girene kadarki süreçte Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin torba yasalar için gece yarılarına kadar çalıştırılıp bir tür sürekli üretim (seri imalat) yaptığını gördük.
Bir bölümü tasarı, bir bölümü de milletvekilleri eliyle öneri olarak sunulan değişikliklerin en önemli özelliği rüşvet, yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının önünü kesmeye ve etkilerini törpülemeye yönelik olmasıydı.
Demokrasiye ve hukuka aykırı olarak oluşturulan yasaların“Demokratikleşme paketi” adı altında sunulması da iktidar partisinin gelenekselleştirdiği anayasa tanımazlığının son örneklerini oluşturdu.

***

Anayasada “yargı” konusundaki kurallardan biri de şu:
“Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” (Madde 138)
Anayasa böyle diyor, ama AKP çoğunluğu 21 Şubat’ta kabul ettiği 6526 sayılı yasayla bu kuralı yok saydığını da hukuk tarihimize geçirerek kabul etti.
17 Aralık sonrasında Emniyet’te, yargıda, Milli Eğitim’de çok sayıda yer değiştirme sürgün/ve açığa alma olayları yaşandı
Uygulama kapsamındakiler, idare yargısı yoluyla görev yerlerine dönme girişiminde bulundular.
Başbakan’ın tepesi bir kez daha attı. Ama çözüm hazırdı. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası değiştiriliverdi.
Yasanın 28’inci maddesine şu fıkra eklendi:
“Mahkeme kararlarının süresi içinde kamu görevlilerince yerine getirilmemesi halinde tazminat davası ancak ilgili idare aleyhine açılabilir.”
Eklenen fıkra açık seçik mahkeme kararlarının istenirse uygulanmayacağına vurgu yaparken, uygulamayanları da parasal koruma altına alıyor.
Tıpkı 17 Aralık öncesinde, Balyoz ile Ergenekon davalarının savcı ve yargıçları baş tacı edilirken yapıldığı gibi.
Başbakan’ın Atatürk Orman Çiftliği’ndeki inşaat için verilen iptal kararına karşın “inşaat devam edecek” açıklamasının ete kemiğe bürünmüş durumunu da bu değişiklik kanıtlıyor.

***

İktidar partisinin ulusal günlerle bayramlarda düzenlenen törenlerden hoşlanmadığı bilinmeyen bir şey değil.
Yönetmelikte yapılan değişikliğin tartışma yarattığına tanık olduk ve ulusal duyguların dışavurumunu polis zorbalığını kullanarak engellemeye çalıştığı çok olay yaşadık.
Ancak bu kez yasak 2 Şubat’ta kabul edilen 6529 sayılı yasayla geldi. Torba yasasının adı da bir hoş. “Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun.”
Artık ulusal günler ve bayramlarda fener alayları da yapılamayacak!
Çünkü “temel hak ve hürriyetlerin geliştirilmesini” amaçlayan yasa şöyle buyuruyor:
“Açık yerlerdeki toplantılar ile yürüyüşler güneş batmadan önce dağılacak şekilde .... yapılır.”
AKP, Avrupa Birliği’ne girdik kandırmacasını öğle vakti havai fişeklerle kutladığı için fener alaylarının da ortalık aydınlıkken yapıldığını sanıyor olmalı.

***

Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nın 5. maddesi ayrıcalık tanınan eylemleri sıralıyor ama yürüyüşten söz etmiyor. Hukukun geldiği düzey nedeniyle doğal olarak kuşkulanıyor insan. Hele hukukun yanı sıra gelenek ve göreneklerin de yok sayıldığı bir süreçteyken...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları