Orhan Erinç
Orhan Erinç oerinc@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Çok Hukukluluğa Giriş

07 Ocak 2012 Cumartesi
\n

Siz, kalemi ya da mikrofonu ele geçirenlerden kimilerinin Osmanlıda çok hukukluluk vardıdiye endazesiz atmalarına bakmayın.

\n

Osmanlıda da çok hukukluluk yoktu! Bunu ben söylemiyorum. Kadı olarak Mecelleyi, yargıç ve Yargıtay Başkan Yardımcısı olarak Medeni Yasayı uygulayan din ve hukuk bilgini Ali Himmet Berki (1880-1976) söylüyor ve diyor ki: Her meselenin Hanefi mezhebi içtihadına uygun olması gereği seçilmeyip, Maliki, Şafi ve Hanbeli içtihatları gibi Müslümanlarca muteber içtihatlardan da istifade edilmek yolu uygun görülse ve Mecelle böyle düzenlense idi...(Açıklamalı Mecelle / Hikmet Yayınları-1985 / Sunuş yazısı)

\n

Çok hukukluluğu ilk ve en çok dile getiren siyasetçimiz Erbakan Hoca olmuştur. 23 Mart 1993te, liderlerin TBMMde yaptığı anayasa değişikliği toplantısındaki konuşmasında şu bölüm de yer almıştır: Çok hukuklu bir sistem olmalı, vatandaş genel prensiplerin içinde kendi istediği hukuku kendi seçmeli, bu bizim tarihimizde de olagelmiştir.

\n

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Marmara Üniversitesinin 2010 yılı açılış töreninde aynı görüşü şu cümlelerle yinelemiştir:

\n

Farklı inanç gruplarının gerekirse kendi yargılamalarını yapmalarının mirasçısıyız. İnşallah gelecekte yine böyle öncü bir yol üstleneceğiz.

\n

Amacım şimdilik Şeriat hukukuna kanlı mı kansız mı geçeceğiztartışmalarını gündeme getirmek değil. Var olan hukuk sistemimiz içinde yaratılan çok hukukluluktan söz etmek istiyorum.

\n

1982 Anayasasının bazı maddelerinin değiştirilmesini 12 Eylül halkoylaması öncesinde büyük bir demokratikleşme başarısı olarak sundular. Halkın çoğunluğu da bu gerçekle bağdaşmayan sözlere kanıp evetdedi. Evet dedi de ne oldu?derseniz yanıtım, çok hukukluluğa girişimizi ortaya koyan birkaç örneğin yeteceği bir yazı olur.

\n

***

\n

Önce olmayandan başlayalım. Devlet Güvenlik Mahkemelerine değgin anayasa maddesi anayasadan çıkarıldı ama, yerine daha da yetkili özel yetkili ağır ceza mahkemeleri kuruldu. Anayasaya aykırılık iddialarına karşın görevlerini yapmayı sürdürüyorlar.

\n

***

\n

Anayasanın 148inci maddesine 12 Eylül 2010da yapılan referandumla şu fıkra eklendi: Genelkurmay başkanı, Kara, Deniz, Hava kuvvetleri komutanları ile Jandarma genel komutanı görevleri ile ilgili suçlardan dolayı Yüce Divanda yargılanırlar.

\n

Ama eski Genelkurmay başkanı, özel yetkili mahkemelerde yargılanıyor.

\n

Bu uygulamadan memnun ve mutlu olanlarla, kendilerini demokrat sayarak onların değirmenine su taşıyanlar bu uygulamayı yadırgamıyorlar.

\n

Diyorlar ki; işledikleri suçlar görevleri kapsamında değil.

\n

Gerçek buysa, Türk Ceza Yasasında görevi ihmal ya da görevi kötüye kullanma suçunun tanımları niye yer alıyor?

\n

Bu yaklaşımın gelecekte, her düzendeki devlet görevlisini sanık sandalyesine oturtacak bir tehlikenin ayak sesleri olduğu nedense şimdilik görülmek istenmiyor.

\n

***

\n

Anayasanın 101inci maddesi ise 21 Ekim 2007 gününden bu yana yürürlükte. O değişiklikte de denildi ki: Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir.

\n

Aradan 5 yıla yakın bir süre geçti ama ya hesaplar tutmadı ya da değişti ki yumurta kapıya geldiğinde bir girişim başlatıldı. Şimdiki cumhurbaşkanının görev süresinin yedi yıl olduğuna ilişkin bir maddenin tasarıya eklenmesinin yolu aranıyor.

\n

Anayasanın beş yıldır beş yıldediği sürenin yedi yıla çıkarılması girişimi de bir başka çok hukukluluk örneği değil mi?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları