Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
CHP’nin Kıymetini Bilmeli...
Başlığı okuduktan sonra Cumhuriyet Halk Partili olduğum kanısına lütfen varmayın.
Çünkü ben “Dinazor Gazeteci” diye tanımlanan bir kuşaktanım. Bizim kuşak ağırlıklı olarak gazetecinin bağımsızlığa önem vermesine, değil siyasal partiyle ,meslek örgütleri dışındaki bir kuruluşla üyelik ilişkisine girmemesinin doğruluğuna inanır.
Başlığın böyle olmasının nedeni, Meclis’te grubu bulunan ve ülkeye demokrasi hatta ileri demokrasi getirme iddiasındaki dört siyasal partinin, kendi içlerindeki demokrasiye bakış açılarından kaynaklanıyor.
İşte kısa gerekçelerim.
***
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) ilk Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan 10 Ağustos 2014’te seçmenlerin oyu ile cumhurbaşkanı oldu, ama seçilmiş cumhurbaşkanı olarak genel başkanlığı bırakmadı. İki şapkasını da kullanmayı sürdürdü. Genel başkan olarak AKP Genel Kurulu’nu topladı, ardılını Ahmet Davutoğlu olarak belirledi. Kaçak Saray’a çıktıktan sonra da eylemli genel başkanlığı bırakmadı. Seçimde bile eylemli genel başkanlık yaptı.
AKP’nin bir genel başkanı ve genel idare kurulu var, ama kararlarda hâlâ Erdoğan etkili. Kendi başlattıklarını ve uyguladıklarını bile özel yaklaşımı gereği kolaylıkla yok sayarken, hoşlanmadığı kararlar nedeniyle genel başkan dahil AKP sözcülerine bile fırça atması, durumu açıkça ortaya koyuyor. Davutoğlu’nun zaman zamanki tavrından, olanlardan rahatsızlık duyduğu sonucunu çıkarıyorum. Belki de yanılıyorum.
***
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) demek Devlet Bey demek. Onun her partiliyi bağlayıcı gücü, doğal olarak parti içi demokrasiye izin vermiyor.
Partinin üst yönetimi de Devlet Bahçeli’nin kararlarını yazıya dönüştürüp altını imzalıyor. Bahçeli bu toz duman ortamda seçim gezisine başladığına göre yetkili organın kararını uyguluyor olmalı.
***
Halkların Demokratik Partisi (HDP), genel seçimde “Türkiye partisi olma” konusunu işledi. Az sayıdaki katılımcıların dışında, miting podyumlarından “Biji Apo” kutsaması duyulmadı. Eş genel başkanlar, konuşmalarında neredeyse İmralı ve Kandil’den söz etmediler.
Seçim sonrasında “Apo’ya özgürlük” yeniden anımsandı. HDP’nin sırtını dayadığı örgütler (PKK dışında?) dile getirildi.
Sonunda yine görüldü ki uygulama konusunda İmralı ve Kandil’in önceliği var. Parti bağımsız karar alamıyor, alsa da önemi olmuyor.
Özellikle bir uzman çavuş ile iki polisin şehit edilmesi, karışık kafaları daha da karıştırmış olmalı.
***
Ama Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) öyle değil. Kimi zaman her kafadan bir ses çıkıyor. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir ağırlığı var ama kararlar tartışılarak alınıyor. Parti içi seçimlerde kişisel oylar ağır basıyor. Kızıp ayrılanlara da rastlanıyor. Yukarıdaki saptama, CHP’nin hiç yanlış yapmadığı anlamını içermiyor.
Anlatmak istediğim, öteki partilere oranla içerideki demokrasinin işlediğine ilişkin görüntülerin sürekli var olması.
Bilmem anlatabildim mi?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
- Prof. Dr. İlber Ortaylı'dan Antalya'ya turizm eleştirisi
En Çok Okunan Haberler
- Futbolda pis kokular yükseliyor
- Son seçim anketinde çarpıcı sonuç!
- TÜPRAŞ'ta patlama: 12 kişi yaralandı
- 'Erdoğan bize göre tek seçenektir'
- CHP’de çelişen başkanlara uyarı
- Hekimlerin istifaları hızlandı
- 'Erdoğan ömür boyu Cumhurbaşkanı olacak diye...'
- Beyoğlu'ndaki cinsel saldırı dehşetinde yeni gelişme
- Türkiye'de bir sağlık skandalı daha!
- Napoli'den Galatasaray'a Osimhen yanıtı!