Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yerli ilaç şirketlerinin satışı yasaklanmalı

03 Mayıs 2020 Pazar

Koronanın dayattığı yeni ulusal bilim politikaları üzerine

Kâr getirmiyor... Kazançlı değil.. Bunların araştırmalarına çok para harcıyoruz.. Çok daha ucuza dışarıdan istediğimizi satın alabiliriz..

Yakın zamana kadar, AKP iktidarının bilime bakışı böyleydi. Para getirecek, kazandıracak nesne.. Şöyle konuşuyorlardı: Hocalarımız şirket kurmaktan çekinmesinler, para kazanmaya kirli iş gözüyle bakmasınlar.. Piyasaya çıksınlar..

Bilim para kazanılacak bir şeyden çok, sorun çözecek bir yöntem, kurumsal yapıdır öncelikle. Şu sırada yeni koronavirüse karşı aşı ve ilaç geliştirme çalışmaları, mesela bunun bir örneği. İklim değişimi araştırmalarının tümü, mesela... Lab’larda yapılan genetik araştırmalar vb. Fizik, uzay vb. araştırmalarının tümü.. Düşünün CERN çarpıştırıcısına yapılan milyarlarca dolarlık yatırımları, tamamen saf bilim; ama arkasında şüphesiz ki muazzam bir mühendislik var.

Mühendislik ve bilim

Mühendislik, bilimin her noktasında var artık. Bilimin projelerini, kuramlarını, düşüncelerini hayata geçirmek ve aynı zamanda bilgilerin doğruluğunun testleri için, bazen muazzam mühendislik araçlarına ihtiyaç var. Bilgisayar modellemelerinden tutun, uzayı gözlemek ve dinlemek için muazzam çanaklara, gözlemevlerine...

Tüm bu girişimler genellikle kamusal kaynaklarla ve bu amaçlara yönelik kurulu vakıfların destekleriyle gerçekleştiriliyor. Üniversitelerin bütçeleri gibi.

Ama tamamen teknoloji odaklı ticari girişimler var, bunlar bilimsel verilerden yola çıkarak piyasada satılacak teknolojiler, ürünler, sistemler vb. üretiyorlar. Telefonlarımız... Bilgisayarlarımız... vb. WhatsApp’larımız, Zoom’larımız, Feys vb. gibi internet ticari - sosyal yazılım şirketleri...

Şüphesiz bilimsel konularda araştırma yapan ticari şirketler de var. ABD’de çok sayıda, belli konulara odaklı problem çözerken, dev ilaç şirketlerinin Lab’larını da unutmayalım. Bilimle ticaretin iç içe geçtiği oluşumlar.. Her çeşidi var.

Paran var, ama satın alamıyorsun

TÜBİTAK, yeni koronavirüsün bulaşıcılığını engelleyecek aşı ve ilaç geliştirme çalışmalarına özel destek programları açıkladı. Sayıları 10’u geçti. Aşı ve ilaç geliştirme, Türkiye’nin çok uzak olduğu konulara dönüşmüştü. Parayı ver satın al, yeni liberal dönem politikalarının gereğiydi. Aşı birikimimiz yok edildi, ilaç şirketlerimiz bir bir satıldı, ülkeye on para etmez dövizler girdi!

Yerli az sayıdaki ilaç şirketi, ulusal stratejik değer ilan edilmeli ve asla satılmamalı! Onlara ulusal görevler yüklenmeli.

Çünkü, artık parayla, şimdiki pandemide olduğu gibi, henüz öncelikle satın alamayacağınız ilaç ve aşı gündeme geldi. Bazı öncelikler ortaya çıkınca, hemen öyle para ile satın alınamayacak ilaçlar aşılar olabileceğini öğrendik. Bunu zaten daha önceleri sanayi şirketlerimiz biliyordu, ancak zamanı geçmiş üretim teknolojilerini satın almak durumunda kalıyorlardı ve rekabet güçleri olmuyordu.

Kısır bakışlı politika

Şimdi korona olayında iş başa düştü! Bu da öyle ABD’ye uçak dolusu tıbbi malzeme gönderdik ucuz reklamlarıyla olmuyor. Birikim meselesidir ilaç ve aşı geliştirmek. Cumhuriyetimiz daha gençken birinci önceliklerinden biriydi, Hıfzıssıhha kurmak, aşı üretmek. Toplum bu aşılar sayesinde sağlıklı olarak ayağa kaldırıldı! Sonra bu kurum “pahalı” diye askıya alındı.

Bir adım önünü göremeyen, yakını görmekte kusurlu politikacılar ve yine hey ne yapıyorsunuz diyecek düşüncesi olmayan devlet sayesinde! Özal ile başladı iş. Adamın gözü para ve zenginlik görüyordu sadece.

Türkiye’de şüphesiz, yeni fikri olan akademisyenler üniversitelerin teknokentlerinde şirket de kuruyor, başarılı olanlar var, TÜBİTAK’ın fonlarından yararlanıyorlar. Buralarda daha çok ticari olma kaygısı ön planda. En sonunda ürünlerini satarak çalışmalarını finanse edecekler. Şüphesiz ki destekliyorum.

Ama meseleye ulusal düzeyde, ulusal ihtiyaçlar açısından baktığımızda, yeni koronavirüsün ortalığı dağıtan varlığı ve yayılışı ile yeniden tartışmaya açılmalı.

Ulusal bilim ve teknoloji politikaları, siyasi iktidarların güdümünden mutlaka çıkarılmalı. Ulusal bir komite veya seçkin bir kurumsal yapı tarafından orta ve uzun vadeli ihtiyaçlar ve gelecek perspektifinde belirlenmeli.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları