Savaş cephesi büyüyor, Gezi için intikam geri dönüyor...

20 Haziran 2016 Pazartesi

Siyasi iktidar “güveni sarsıyor, ahlaka aykırı” benzeri gerekçeler ileri sürerek, kendi mahkemelerine iş buyuracak, istemediği şirketlere kayyım atanacak, kayyımlar kendilerine verilen görevi yerine getirecek, mala mülke el koyacak, veya şirketi batırıp ortadan kaldıracak... Kayyım denen siyasi cihazlar, birden patron yetkisiyle davranacak.
Ne mülkiyet hakkını tanıyor bu iktidar ne başka bir anayasal durumu. Peki mesela büyük şirketlere el koyup onları yok edebilir mi?
Bu kayyım yasası, ilk aşamada, hepsini maymuna çevirme, susturma, konuşturmama, biat ettirme yasasıdır. İkinci aşamada, daha küçükleri gerçekten ortalıktan silip süpürme, adamın malını mülkünü başkasına, kendi tarafına devretme yasası.
Son yıllarda siyasetin uygulamalarıyla yok edilen ve batırılan şirketler mezarlığına dönüştürdüler.
İktidarın ileri sürdüğü safsataların gerçek olup olmadığının mahkemece ortaya çıkartılması da gerekmiyor. Mahkemeye bile gerek kalmadan, zaten atayacağı kayyımlarla işi bitirmenin zemini hazırlanıyor. Halka açıkmış, millet ortakmış, paraları güme gidecekmiş... Kimin umurunda.

Ergenekon teminatı
Adalet Bakanlığı’nda oturan RTE bıyıklı Bakan’ın açıklamalarına bakıyorum, tam bu yönden itiraflarla dolu. Efendim kayyımlar görevlerini yerine getiremiyorlarmış, korkutuluyorlarmış, şimdi yeni tasarı ile bu boşluk dolduruluyormuş...
Yani siyaset, kayyımlara, emir ve talimatları hemen yerine getireceksin, bak sana tam koruma veriyorum, hiçbir sorumluluğun da olmayacak, diyor.
Bunu daha önce Ergenekon mahkemelerinde de görmüştük. Bu iktidar, Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalarda da hâkimlerin verdikleri kararlardan dolayı yaptıkları haksızlıkların kendilerine büyük para cezaları olarak rücu etmesini önledi. Yasaları değiştirdi, hâkimlere yürü git, yasadışı davranabilirsin, bas cezayı.. eğer bir tazminat ödenecekse, devlet bunu üstleniyor, dedi.
Cemaatle ortak mahkemelerin tam yasadışı davranmaları için ellerini kollarını serbest bıraktı. Şimdi tazminatları devlet ödüyor. O hâkimler de ortalıktan toz oldu!
Şimdi benzer güvence kayyım denen adamlara veriliyor; batır, yok et, arkandayım, hiçbir sorumluluğun olmayacak. Adalet Bakanı, bunu diyor.

Tam tasfiye yasası
Bir zamanlar AKP’nin baş destekçisi, şimdi ise hukuksuzluklara durmadan dikkat çeken anayasa hukukçuları, örneğin Ergun Özbudun, Yargıtay ve Danıştay’ın feshedilmesini öngören yasa tasarısı için “Değişiklik anayasaya tamamen aykırıdır, bu tam tasfiye kanunudur” diyor. Anayasa Mahkemesi’nin bu yasayı yok hükmünde sayabileceğini söylüyor.
Ortada olmayan, dolayısıyla da uyulmayan bir sözde anayasa varsa, tabii ki yasaların uygunluğunun tartışılması da “mümkün değil”. Yani bu tartışmayı biz yapıyoruz, sanki anayasa varmış gibi. Ama iktidar yokmuş gibi davrandığı için böyle bir derdi yok!

Otomatik onaylama mekanizması
Meclis, iktidarın darbe aracı, sahnesi durumunda.
RTE geçen gün de Meclis içtüzüğünün derhal değiştirilmesini öneriyordu hükümetine. Yani, muhalefetin itiraz haklarını kullanarak yasal engelleme olanağını tamamen sıfırlayacak ve RTE yasalarının derhal çıkartılmasını sağlayacak bir “otomatik onaylama mekanizması”na dönüştürülecek Meclis.
Zaten öyle de, ufak tefek itirazlara bile tahammülü yok.

Gezi: İntikamın geri dönüşü
Cumhurbaşkanı’nın yüreğine saplı en büyük hançer Gezi Parkı ve ülke çapında yol açtığı büyük direniştir.
Gezi Direnişi en büyük ve tek yenilgisidir. Tüm çabalarına rağmen. Geçen süre içinde sessiz sedasız mahkeme mekanizması, kurullar mekanizması çalıştırılmış, geçen mayıs ayında, RTE’nin son açıklamasının yasal zemini hazırlanmıştır.
İktidarın, Gezi yenilgisinden bu yana, Cumhurbaşkanı’nın olayın peşini bırakmadığı, camisi dahil tüm projelerin yeniden hazırlandığı görülüyor. Bu bir intikamın geri dönüşüdür.

***

Üstelik, Topbaş’a “Cesur olacaksın, korkmayacaksın” talimatıyla...
İlginç günlerdeyiz: Hem tüm dünyaya savaş, hem içeride muhalefete savaş ilanı. Kayyım, yüksek yargıyı yok etme yasa tasarıları... ABD ve Batı ile tam bir çatışma ortamı... Sarraf’ın davasıyla hukuki bir kuşatma...
Ve daha neler... Bakalım neler yaşayacağız.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları