‘RTE, Atatürk’e Ait Hiçbir Şey Olamaz’

04 Eylül 2014 Perşembe

Bugün köşemi, RTE, Cumhuriyet ve Atatürk yazılarım üzerine bir kısım okurun yanıtlarına ayırıyorum. Yıllardır yapmadığım bir şey.. Hepsine teşekkür, sevgi ve saygı...

***

Bugünkü köşe yazınızın başlığı olan RTE “İkinci Atatürk!?” söylemi, tırnak içine almanıza, ünlem ve soru işareti koymanıza karşın, deyim yerindeyse “tüylerimi diken diken etmeye” yetti; hele de, yazınızın sonunda artık tırnak içine de alınmamış, ünlem işareti de konmamış “Yeni Türkiye ve büyük Türkiye dönemini Başlatan Adam... İkinci Atatürk” tümcenizle, benzetmem yerindeyse “oklu kirpiye” döndüm adeta... Gözünüzü seveyim, yapmayın; hiç olmazsa yağcıları ve yandaşlarınca artık peygamberleştirilen bu kişiyle Mustafa Kemal’in adını bir arada anmayın; kanıma dokunuyor! O güzelim yazınıza, sözgelimi; “Sen kiiiiiiiim, O kim?” vb. bir başlık daha çok yakışmaz mıydı? Yücel Çağlar

***

O kişinin sözlerine takılmayalım. İcraatları yaptıkları itiş kakıştan başka bir şey değil. Bırakın meydan biraz daha boş kalsın, karakterı iyice bilinir olsun, emin olun hırsız ve dalkavuklardan başkası kalmayacaktır etrafında. Hak ve adalet duygusunu kişiliğinin bir parçası haline getirememiş... Böylece tarihin uygun bölgesinde yerini alır. Gürel Aşık

***

Bu iki ismi yan yana yazmak bile insanı rahatsız ediyor... Keşke başka bir başlık atsaydınız... Ferhan Babaloğlu Toksöz

***

Yazılarınızı severek okurum ve iyi analizler yaptığınızı da düşünürüm. İlk defa sizinle ters düştük. Efendim ne demek Atatürk ile RTE’yi kıyaslamak. RTE bir dinci cahil, kendini büyük kahraman Atatürk ile karşılaştırabilir, hatta kendini onun yerine koyabilir, ama biz bu kıyaslamayı yapmamalıyız. Bu, Atatürk’e, onun devrimlerine, onun kahramanlıklarına hakarettir. Yazının içeriğine bir şey demiyorum ama başlık olmamış. Ali Çetin

***

1960 ihtilalinden beri Cumhuriyet okuruyum. Hem de Girne’ye bir gün geç gelmesine karşın. Geçenlerde 1922 doğumlu arkadaşım bir İngilize “Thatcher ve Churchill arasındaki fark nedir?” diye sorduğunda “zamanları farklıdır, tartışılamaz” yanıtı ile kısa kesti. Şimdi biz 80-90 seneye gidiyoruz. Yorumu size ait. 1959-63 yılları arasında AÜFF Matematik Bölümü’nde okudum. Bizim öğrencilik yıllarımızda İranlı ve yabancı kız öğrenci arkadaşlarımız çağdaş kıyafetleriyle vardı. Şimdi çok sık sorduğum soru: Yeni peygamber mi geldi ki? “İnancından dolayı” deyimi çıktı. Daha öncekilerin inancı yoktu, anlamı taşımaz mı? İsmet Özkavra

***

“Milletle irtibatı kuran büyük adam pozu!”... Ahhh! işte bu saptamaya (ve altındaki daha geniş saptamalara) bayıldım. Zaten hep öyle değil midir? Kuyruğu her sıkışan Ata’nın eteğine yapışmadı mı bugüne kadar? Bir de şu var: RTE değil ikinci Atatürk, Atatürk’e ait hiçbir şey olamaz. Yanlış mıyım? Betül

***

Gerçekten Atatürk’ün yerine geçmek için hızla ilerliyor. İnsanlar tehlikenin farkında değil.. Necdet Özel 30 Ağustos resepsiyonunda bence tehlike alarmı verdi, bizim kırmızı çizgilerimiz var diye. Çözüm süreci dediler. PKK’yi başlarının tacı yaptılar, yollar kesiliyor, kimlik kontrolü yapılıyor. 49 vatandaşımız rehine; ama her şey güllük gülistanlık sanki. Yazarlar sindiriliyor. Nereye kadar böyle devam edecek?.. Zeynep Benzer

***

RTE-Atatürk hakkındaki iki gündür çıkan yazılarınızın hemen hemen tümüne katılıyorum. Bence asıl sorun Aziz Atatürk demesinde yatıyor! Bugüne kadar kaç kişinin Atatürk’e aziz diye hitap ettiğini duydunuz? Bu onu sıradan bir insan seviyesine indirmektir.
Hatırlayalım: Monşer dediği zaman ona öğretilen ne idi? Monşer=Azizim.
Sanırım kast edilen Atatürk’e Monşer demekti, takdir veya teşekkür değil. Turgut Karabekir

***

Bugünkü yazınızda, mevcut iktidarın liderinin “restorasyon” kavramını irdeliyorsunuz. Bu konuda Prof. Tarık Zafer Tunaya’nın İslamcılık Cereyanı adlı kitabındaki restorasyon bölümlerini okumanızı öneririm. Mevcut iktidarın özlediği Meclis 1920 Meclisi’dir, 1923 Meclisi değil. Aradaki farkı siz benden daha iyi bilirsiniz. Derya Kanbay

***

Unutmayınız Milli Görüş gömleğini de çıkarmıştı! Ne kadar neyi çıkardığı ortada. RTE’nin olduğu yerde TC’nin geleceği yok bence. Hasan Acar

***

Öncelikle yapılması gereken, CHP’nin üreten/yaratan/projeleri ile ümit veren, halkın her kesimini kucaklayan bir parti haline getirecek sürecin başlatılmasına öncülük edilmeli. Başka bir yol/yöntem bence yok. CHP halkın inandığı, güvendiği parti haline gelmeden de bu sistem değiştirilemez.. Bence, haksızlıkları, soygunları yazmanızdan, sizlerin eleştirilerinizi buraya odaklamanız, Türkiye için daha hayırlı olacak. Geminize güvenmezseniz denize açılamazsınız. Emeğimizi buraya yoğunlaştıralım. Bunun için sizlerin öncülüğü gerekiyor. Levent Karaçelik  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları