Tutukluluk Kurumunu Savunmak!

13 Aralık 2011 Salı
\n

Devletin ajansının bültenlerinde yer alan bir habere göre, ülkemizden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine, 2010 yılının ilk 10 ayında yapılan insan hakları ihlallerinden dolayı yapılan başvuru sayısı 16.800 imiş. Aynı haberden böylelikle Rusyadan sonra ikinci sırayı alan Türkiyeden gelen başvuruların ağırlığının Uzun Tutukluluk yüzünden açılan davalar olduğunu öğrenmek devleti yönetenler için savunması zor bir konu olmalı.

\n

Oysa önceki gece TBMMde bakanlığının bütçesi görüşülürken yaptığı konuşma, Adalet Bakanının, kişiler için tutukluluk sürelerinin cezaya dönmesini önleyecek yasal önlemler almadan yana olmadığını gösteriyor.

\n

Tutukluluk süresinin kısaltılması için artan şikâyetleri yargı sürecini hızlandırarak önlemenin yeterli olduğunu savunan Sadullah Ergin, “aksi halde sürelerle oynamanın karmaşaya neden olacağından, terör örgütüne üye olanları ya da çocuklara tecavüz edenleride kapsayacağından söz ediyor.

\n

Bakanın endişe duyduğu hususları tamamen yok saymak elbette olası değildir. Ancak, hazırlanacak yasaya bu tür kuşkuları giderecek hükümlerin konulabileceğini de göz ardı etmeden, Erginin bu açıklamasının yer aldığı günkü gazetelerde verilmiş bir başka haber, duruşma aralarının sıklaştırılması ya da Yargıtayda tetkik hâkimlerinin sayılarının çoğaltılması türünden çözüm önlemlerinin yanı sıra, somut örneklere de göz atmak gerekiyor.

\n

Ünlü Ergenekon davalarından ikincisi için Silivrideki Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesinde 1 milyon sayfa tutanak, belge ve rapordan oluşan 4300 klasörlük evrak olduğunu Adalet Bakanı bilmiyor mu? O klasörleri oluşturmak için 1000 saatlik bir yazım gerekiyormuş. Silivri davasının şüphelilerinden Sevgi Erenerolun savunmanı Avukat Vural Ergünün dünkü gazetelerde yer alan açıklaması karşısında, kendisi de avukat olan Sadullah Ergin, bir Ağır Ceza Mahkemesini oluşturan birisi başkan üç yargıcın 1 milyon sayfayı nasıl ve ne kadar sürede okuyacağını da anlatmalıdır.

\n

Bu 1 milyon sayfayı satır satır okuma sorumluluğu ile karşı karşıya olan hâkimler, önlerinde tutukluluk sürelerini sınırlandıran bir yasa hükmü yok ise, zaten bağımsız karar alma yetkileri geniş ölçüde sınırlandırılmış oldukları için daha çok, o kabarık dosyalarla nasıl başa çıkabileceğini düşünecektir.

\n

Özellikle politik amaçlı davalarda, fezlekeyi hazırlayan polisin ne ölçüde donanım sahibi olduğunu göz ardı etmemek, bugünkü tutukluluk sürecini azaltacak yasal önlemleri alarak kökten çözmek yerine, konuyu sulandırmaktan yana olanların birincil görevi olmalıdır.

\n

Adalet Bakanı, tutuklu gazeteciler arasında bulunan Müyesser Yıldızın Bekir Coşkuna yazdığı mektupta anlatılanlara, Yıldızın yerine kendi kardeşi ya da eşini koyarak ne tür yanıt vereceğini düşünmelidir.

\n

8 milletvekilinin şüpheli olarak tutukluluklarının sürdüğü için yasama görevi yapamadıklarının hesabını veremeyen bir sistemi savunmaya kalkışmak; kangren olmuş bir uzvun operasyon yerine ilaçla tedavi edileceğini sanmak kadar abestir Sayın Bakan.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları