Olayların Ardındaki Gerçek

Moskova Uzlaşısı ve Sonuçları

07 Mart 2020 Cumartesi

İdlib’deki kanlı savaş şiddetli bir düzeyde geçen ay başlamıştı. 60 şehit verildi. Gazetemizde bu konu ile ilgili olarak yazılan yazılarda, merkezi Esad güçlerinin Rus askeri birlikleri tarafından desteklendiği, bu nedenle savaşın aslında Rusya ile Türkiye arasında sürdüğü belirtilmişti.

5 Mart günü Moskova’da Türkiye - Rusya arasında ateşkesin sağlanması doğrudur. Açıkçası, Rus ve Türk askeri birlikleri arasında sağlanan bir ateşkes vardır.

Bu sütunlarda “İdlib Savaşı ve Akılcı Davranmak” (22.02.2020), “Çözüm Diplomaside” (01.03.2020), “Moskova Görüşmeleri ve Beklentiler” (05.03.2020) başlıklı yazılarımızda Rusya için “Suriye’nin toprak bütünlüğünün” önemi belirtilmiş, Rusya’nın sıcak denizlere inme politikasının ilk kez somut olarak gerçekleşmesi nedeniyle, Rusya’nın Suriye’deki askeri üstlerine yakın olan İdlib bölgesinde radikal terör örgütlerinin güçlenmesine asla yanaşmayacağı vurgulanmıştı.

Bu çerçevede tarafların görüşleri şöyledir:

Moskova’ya giderken Erdoğan;

1. Süratle ateşkesin sağlanmasını,

2. Esad güçlerinin ele geçirdiği toprakları terk etmesini,

3. Rusya’nın aradan çekilerek Türkiye’yi Esad’la baş başa bırakmasını, 

4. İdlib’de güvenli bölge ilan edilmesini istiyordu.

Moskova uzlaşısında bu talepler gerçekleşti mi? 

Konuyu stratejik yönden irdeleyelim. BM, Esad yönetimini meşru hükümet olarak kabul ediyor. Esad yönetimi ve Rusya için İdlib bölgesi çok önemlidir. Son on aydır Esad güçleri bu bölgede ilerledi ve Rus hava güçlerinin desteği ile etkinlik sağladı. Bu bölgeyi kuzeyden güneye bağlayan stratejik M-5 karayolunu bütünüyle, doğu-batı yönündeki M-4 karayolunun önemli kısmını denetim altına aldılar. 

Neredeyse İdlib’in yarısına yakın bir bölgesi, muhalefet güçlerinden temizlendi ve Esad’ın eline geçti. Zaten en az iki haftadır süren kanlı savaşın nedeni de bu etkinliktir. 

Moskova’da yapılan uzlaşıya göre, ateşkes sağlandı, ancak

1. Esad güçleri kazandığı alanları geriye vermeyecek, denetim altına aldığı yerleri egemenliği altında tutacak. Elde ettiği topraklarda geriye çekilme söz konusu olmayacak. 

2. Böylece, Şam’ı Halep’e ve Lazkiye’ye bağlayan M-4 ve M-5 karayolları rejime muhalafet eden  unsurlardan büyük ölçüde temizlenmiş oluyor.

3. Serakib yakınındaki Trumba ile Aya El Havra arasındaki bölgede Türk ve Rus ortak devriye denetimi yapılması kararlaştırıldı.

4. Suriye’nin egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünün korunacağı konuları yinelendi.

5. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kabul ettiği, terörizmle ilgili tüm grupların bölgeden  temizlenmesi yönünde kararlılık yinelendi ve kabul edildi.

6. Sivillerin ve sivil altyapıların hedef alınmaması kabul edildi.

7. Türkiye ve Rusya, Suriye sorununun askeri yönden değil, BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararına uyumlu, diplomatik yolların öne çıkarılması yoluyla barışa ulaşılmasını kabul ettiler.

8. 15 Mart 2020 tarihinden itibaren M-4 karayolunun kuzeyinde 6 km. ve güneyinde 6 km. derinliğinde güvenlik koridorunun kurulması kararlaştırıldı. Türk - Rus askeri birlikleri bu bölgede devriye yapacaklar.

Bu uzlaşma noktalarına baktığımızda, 5 Mart Perşembe günü, Moskova’da “akıl” ve “sağduyu” galip gelmiştir. Türkiye, hiçbir zaman zafere ulaşamayacağı bir savaştan bir ölçüde kendisini koruyarak çıkmaktadır.

Bu toplantıda ayrıca Erdoğan ve Putin’in ortaya koyduğu söylemler her iki ülkenin ilerideki ilişkileri için önemlidir. Onları da kısaca özetleyelim.

Erdoğan: Ortak çıkarlarımız var

Erdoğan konuşmasında, “Türk-Rus ilişkilerinin 5 asrı aşan tarihi derin kökleri var. Güçlü geleneğe sahip iki devletin ve halklarının birbirinden etkileşimi de tarihidir. Bu köklü ilişkilerimizi karşılıklı saygı ve ortak çıkar temelinde ilerletmek en büyük arzumuzdur” dedi.

Putin: Türk askerine saldırı trajediydi

Rusya Devlet Başkanı Putin, “Suriye’de hayatını kaybeden Türk askerleri için başsağlığı diliyorum. Büyük bir trajediydi. Maalesef, Suriye askeri yetkilileri de dahil hiç kimse Türk askerlerinin bulunduğu yeri bilmiyordu. Bu olaydan sonra rejimin ciddi kayıpları oldu” diye konuştu. 

Erdoğan’ın Türk - Rus ilişkileri tarihine gönderme yapması, Putin’in de başsağlığı dilemesi önemliydi. 

Soçi Mutabakatı aşıldı

5 Mart Perşembe günü, tüm dünyada gözler Moskova’ya çevrilmişti. 6 saat süren görüşmeler sonunda Soçi mutabakatını aşan bu yeni “Moskova uzlaşması” önemlidir. 

Uzlaşmanın sağlandığı saatlerde Esad’ın yaptığı açıklama da kanımızca çok önemlidir. Esad, “İdlib’in teröristlerden temizlenmesi sonrası hedefimiz ABD’nin işgali altındaki Fırat’ın doğusudur” dedi. Kuşkusuz bu açıklama diplomatik bir adımdır. Esad, Türkiye’ye bir kapı aralıyor. Türkiye kamuoyunun en çok önem verdiği konuda geleceğe dönük bir yaklaşım sergiliyor.

Moskova’da elde edilen “uzlaşma” diplomatik yaklaşımın, askeri harekâttan çok daha önemli olduğunu yeniden göstermektedir. Türkiye açısından, bu uzlaşma ile Türkiye Suriye’nin geleceğinde söz sahibi olacağı kararlılığını bir kez daha gösterdi. Rusya, üst düzey ve çok boyutlu bir diplomasi yaklaşımı sergileyerek Türkiye - Rusya gerginliğini düşürdü ve ileriye dönük bir hamle yaptı.

Moskova Mutabakatı, Rusya - Türkiye arasındaki ilişkilerin sertleşmesinden medet umanların arzularına da bir set çekmiş oluyor. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları