Olaylar Ve Görüşler

Üniversite önünde katliam - Okan TOYGAR

17 Mart 2022 Perşembe

7 Mart 1978 Salı günü, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gelen önemli bir istihbaratta, “İstanbul Üniversitesi’nde ülkücü gruba mensup öğrencilerin karşıt görüşteki öğrencilere saldıracağı, sol gruba mensup öğrencilerin fakülteye gelmeye devam etmeleri halinde sekiz-on gün içinde bu grup üzerine dinamit atılacağı” bildiriliyordu. Emniyet Müdür Muavini Şükrü Balcı, şube müdürlüklerine bu bilgiyi içeren bir uyarı yazısı gönderdi.

16 Mart günü, her an kötü bir olay olacağını düşündüren kapalı ve puslu bir hava vardı İstanbul’da. Zaten 1 Mayıs 1977 katliamı ile fitili ateşlenen ve giderek artan terör ülkede gerginliği artırmıştı. Üniversitelerde faşistler, devrimci öğrencileri okullara sokmayarak hem eğitimlerini hem de örgütlenmelerini engelliyor, bunu yaparken de açık bir biçimde polislerden destek alıyorlardı. Amaçları ilerici, demokrat öğrencileri sindirmek, emekçi kesimlere korku vermek ve yükselen sınıf mücadelesini aşağı çekmekti.

İstanbul Üniversitesi’nde solcu öğrenciler eğitimlerine devam edebilmek için 1 Mart 1978’den itibaren okula toplu halde gelme kararı aldılar. Giriş çıkışta polis bir güvenlik kordonu oluşturuyor ve yan kapıdan çıkan grubu okuldan uzaklaşıncaya kadar koruyordu. 

‘BOMBA’ DİYE BİR SES...

O gün de öğlen saatlerinde hukuk ve iktisat fakültesinden yüz elli civarında devrimci öğrenci dersten çıkmış, her zaman olduğu gibi polis kordonu altında ilerlemeye başlamıştı ki her zaman çıkarıldıkları yan kapıdan değil, merkez binanın ana kapısından Beyazıt Meydanı’na çıkarılmaya zorlandıklarını fark ettiler. Burası ülkücülerin hâkimiyetinde olan bir bölgeydi. Polis onları adeta ateşin içine atıyordu. Kapıdan çıkınca umulmadık bir durumla daha karşılaştılar. Mart ayının başından beri her zaman otuz-kırk memur onları korurken şimdi sadece dokuz polis vardı. 

Saat 13.45 idi. Yağmur çiselemeye başlamıştı. Kitaplarını ve kapüşonlarını kendilerine siper ederek hem Çınaraltı tarafında toplanmış olan ülkücülerden gelen taşlardan hem de yağmurdan korunmaya çalışan öğrenciler her an gelebilecek bir saldırı beklentisine rağmen kararlı ve ağır adımlarla yürüyorlardı. Grup eczacılık fakültesinin önüne gelmişti ki “Bomba” diye bir ses duyuldu. Bu sesten yaklaşık beş-altı saniye sonra korkunç bir patlama ile onlarca öğrenci sağa sola savruldu.

ÖRTBAS EDİLEN BELGE

Meydana içinde polislerin de olduğu bir minibüsle gelen Zülküf İsot, eczacılık fakültesinin önüne doğru koşarak gelmiş ve bombayı sol taraftan grubun üzerine fırlatıp, merdivenlerden kaçmıştı. Sonradan Ali Yurtaslan’ın yayımlanan itiraflarına göre atılan bu bomba Abdullah Çatlı tarafından İstanbul teşkilatına bırakılan TNT tahrip kalıplarından biriydi. Bunlar Amerikan TNT’si de denen askeri malzemelerdi.

Öğrenciler telaşla kaçışırken Beyazıt Kütüphanesi tarafında park etmiş arabaların arkasından grubun üzerine otomatik silahlarla ateş açıldı. Bomba ve sonrasında yağan kurşunlarla ortalık bir anda kan gölüne dönmüştü. 

Birkaç polis bombayı atan gençle, ateş açanların peşinden koşmak üzere fırladı. Ancak tam o anda arkadan gelen bir emirle geri dönmek zorunda kaldılar. Onları çağıran komiser muavini, Susurluk olayından sonra Abdullah Çatlı ile bağlantısı olduğu öğrenilen, Hrant Dink cinayeti günlerinde ise Trabzon Emniyet Müdürü olan Reşat Altay idi. 

Saldırı anında hukuk ve iktisat fakültesinden Baki Ekiz, Abdullah Şimşek, Murat Kurt, Hamit Akıl ve Ahmet Turan Ören yaşamlarını yitirmişlerdi. Beyazıt Meydanı, yağan yağmurla birlikte kan deresine dönmüştü. O gün meydanda olanların hafızasından ömür boyu silinmeyecek bir sahneydi bu. Ertesi gün ağır yaralı öğrencilerden Hatice Özen’in ve bir hafta sonra Cemil Sönmez’in ölüm haberi gelince katliamda ölen devrimcilerin sayısı yediye yükselecekti.

Hayallerini, sevdalarını ve geleceklerini halkın geleceği için Beyazıt Meydanı’nda bırakıp giden yoldaşlarımızın özverili ve haklı mücadelelerine saygıyla... 

O günlerde örtbas edilen bu belge yirmi iki yıl sonra ortaya çıkacaktı.

OKAN TOYGAR
YAZAR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları