Olaylar Ve Görüşler

Türkiye risklere ne kadar hazır? Prof. Dr. Mehmet TOMANBAY

20 Şubat 2022 Pazar

Geçen günlerde Davos toplantılarını da düzenleyen Dünya Ekonomik Forumu Küresel Risk Raporu’nu, Dünya Bankası Küresel Ekonomik Beklentiler Raporu’nu, Uluslararası Para Fonu da Dünya Ekonomik Görünümü raporunu yayımladı. Uluslararası kuruluşların, 2022 yılıyla ilgili raporları, diğer ülkeler gibi, Türkiye için de önemli. Çünkü nüfusu 8 milyara yaklaşan dünyada, ülkelerin azalan doğal kaynaklar üzerinde rekabeti sertleşti. Artan rekabet ortamında ülkelerin değişen dünyaya uyum sağlamaları, değişimin kontrolünü ele geçirmeleri yaşamsal önem kazandı. Geleceği öngöremeyen, yatırımlarını bu gelişmelere uyduramayan toplumlar büyük sıkıntılar çekmeye mahkûmlar. 

TOPLUMSAL SORUNLAR

Raporlar; rekabetçi dünyada ülkelere, değişimin gerisinde kalmamaları, teknoloji ve inovasyon üzerinde kontrol gücü kazanabilmeleri için önemli ipuçları veriyor. Yakın dönemdeki riskler tanımlanarak, toplumsal ve çevresel kaygılar ortaya konuluyor. Bu risklere karşı yapılması gerekenler belirtiliyor. Raporların ana mesajı, Covid 19 salgını nedeniyle 2022’nin ekonomik ve toplumsal açıdan büyük riskler taşıyan bir yıl olacağı. Son dönemdeki iyileşmelere rağmen, küresel ekonominin 2022’de beklenenden çok daha zayıf ve sorunlu olacağı öngörülüyor. Örneğin Dünya Bankası; 2021’de yüzde 5.5 olan küresel büyümenin, 2022’de yüzde 4.1’e gerileyeceğini belirtti. Gelişmekte olan ülkeler, pandemi nedeniyle 2024 yılı büyüme hedeflerinin daha şimdiden yüzde 5.5 gerisindeler. 

Bu tahminler sıralanırken dikkate alınan riskler raporlarda özetle şöyle: Yeni varyantlar kaynaklı tedarik zincirleri aksaklıkları, yükselen enerji fiyatları, arz darboğazı, beklenenden yüksek olan enflasyon, ekonomilere destek harcamaları nedeniyle aşırı artan dış borçlar ve artan finansal stres, iklim değişiklikleri nedeniyle biyoçeşitlilikte kayıplar ve gıda güvenliği sorunu. Ayrıca, uzayda artan rekabet, siber güvenlik açıkları, önlem almakta zorluk çekilen küresel iklim değişikliği, ülkeler arasında ve ülkeler içinde bozulan gelir dağılımı ve eşitsizlikleri önümüzdeki 10 yılın riskleri. Bir yandan salgın hastalık, diğer yandan belirtilen riskler nedeniyle ülkeler “sosyal uyum erozyonu”, “geçim krizleri”, “ruh sağlığının bozulması” gibi toplumsal sorunlarla uğraşıyor.

AKILCILIĞA YÖNELMELİ

Sorunların çözümünün tek çaresi, ülkeler arasında güveni tesis ederek işbirliğini geliştirmek. Üç raporda da güçlendirilmiş küresel işbirliğinin önemi vurgulanıyor. Ülke ekonomilerinin sürdürülebilir büyümeyi gerçekleştirebilmeleri için, uluslararası dayanışmayla bir dizi ulusal politikayı uygulamaya sokmaları öneriliyor.

Türkiye, 2022’nin getirdiği risklerden ne kadar haberdar ve hazırlıklı? Bu riskleri bertaraf edecek, yaşanan ekonomik sorunları aşabilecek önlemleri alıyor mu? Genel doğrulara aykırı ekonomi politikalarıyla, uluslararası dayanışma ve küresel işbirliği içinde kendine nasıl yer bulacak? Hukukun üstünlüğünü ve demokratik yönetimi sağlamadan, bozulan sosyal uyumu, enflasyonu ve geçim sorununu çözmeden, toplumsal barışı sağlamak olanaksız. 2022’de, küresel risklerden korunabilmek ve sorunlarımızı aşabilmek için, bilime dayalı, üretimi önceleyen, yoksulluğu gidermeyi amaçlayan, akılcı ekonomik ve sosyal politikalar uygulanmalı. Aksi halde 2022, 2021’i misliyle aratacak bir yıl olacak.

PROF. DR. MEHMET TOMANBAY
UFUK ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları