Olaylar Ve Görüşler

Turhan Selçuk’la yolculuk - Metin PEKER

12 Mart 2022 Cumartesi

Gençken, 1967’de, Turhan Selçuk’la tanıştım. Bu tesadüf, zihnimin ve yaşantımın bin ayrı kutusunda, bin ayrı bakış ve renge erişimine olanak sağladı. Selçuk’la bu tarihte başlayan, bir tür sürekli öğrenme yolculuğu; onun 2010 yılının 11 Mart’ında, hayatını kaybetmesi ve Hacıbektaş’ta, canların kucağına kendisini emanet etmesiyle bir yerde son buldu. Bir yerde ise son bulmadı; çünkü onun yolculuğu sürüp gidiyor zihinlerde, çizgilerde. İlkeleriyle çizdiği karikatürleri, bağımsız Türkiye, laik Türkiye panoraması sunardı. Çünkü onda ülkesine olan tutku, topluma olan tutku, sanata olan tutkuyla bir ve aynı şeydi. Bir toplum, sanatla yoğrulduğunda yorulmaz bir merakın, bilinçli bir inceliğin içine de yoğrulmuş olurdu ona göre. Bu yüzden sanatı halka yakın, Aydınlanma düşüncesine yakındı... Halka adanmış bir sanatı sürdüren bir büyük sanatçı olmanın sorumluluğuyla hareket etti o. Bu yüzden, çizgilerinin kıvrımlarında toplumsal dayanışma filizlenirdi. Bu filizlenme, onurlu bir Türkiye için girişilen bir yeniden kurma, yeniden inşa hareketiydi aynı zamanda...

ARAYIŞIN SÜRDÜRÜCÜSÜ

Karikatür toplumsal asalet ve adalet adına sanatını icra ederken steril davranmaz, ılık davranmaz, uzlaşmayı toplumsal örüntüler ve görüntüler yumuşasın diye kabul etmez, edemez. O sanatların en sahici koludur. Ismarlama, ilkesiz ve dayanaksız çağrılara kulak tıkar. İşte, karikatürün bu eğilip bükülmez, boyun eğmez yolculuğunun ülkemizdeki büyük maraton koşucusu Turhan Selçuk olmuştur ilk önce. Bunu hayatı, mücadele azmi ve karikatüründeki “asil” arayışla ortaya koymuştur. Öz benliğiyle, toplumsal kavrayışların iç içe geçişlerinden elde ettiği sanatsal yoğunluk, tını ve edayla sanatçının toplumsal rolüne, sanatın işlevine ışık tutmuştur. 

Emeğin ve özgürlüğün, adil olmakla eşitliğin kol gezdiği bir Türkiye için çizdi, düşündü, didindi, mücadele etti Turhan Selçuk. Eşitsizlikleri ve baskıları bertaraf etmiş bir ülke hayaliyle yaşadı; bu hayaline tutunarak çizdi, iyimserlik ve inanç üretti çizgileriyle. O çizgiye bakıp, bunu bir geleceğin ufku yapan nice insan yetiştirdi. Bu vesileyle, çizgi biriktirdi, insan biriktirdi, umut biriktirdi bizler için. Özgürlüğün bekleyerek değil, mücadeleyle, tırnaklarımızla kazıyarak, sabırla, bir tür birikimle kazanılacağına inanıyordu. Taş üstüne taş koyma dediğimiz şeyi, gün gün özgürlük üstüne özgürlük koymaya dönüştürdü. Toplumcu sanatçıyı, bir toplum düşü peşinde koşan ve sanatıyla da bu düşü icra eden insan olarak düşündü. Kendisi de, gururla ve vakarla toplumsal bir arayışın sürdürücüsü oldu.

ÇİZGİDE DİRENEREK DİRİLMEK

Evet, o yok. Onun çizgilerine bakar ve onun sayesinde geçmişi bir tür yeniden icat edip anımsarken, bir hüzün bulutu da gelip gözlerimizin en içine yerleşiyor. Varsın, yerleşsin. Aragon, “Geçmişi icat ettim, geleceğin güzelliğini görmek için” dememiş miydi? Güzel gelecek ülküsünde, karikatürcülerin bir payı olacaksa o payın, aslan payı kuşkusuz, karikatürün kalın çizgili, zarif görüşlü Turhan Selçuk’una ait olacaktır. Çizgide direnerek, çizgide dirilmeyi, çizgiyi düşünme ve mizahta diriltmeyi bize öğreten büyük ustaya ait olacaktır...

Varlığı ülkemiz ve bizim için daimi bir kazanç olan ustamıza buradan saygımızı ve yüreğimizi uzatıyoruz.

METİN PEKER
KARİKATÜRCÜLER DERNEĞİ BAŞKANI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları