Olaylar Ve Görüşler

Tasarruf finansman sektörü - Dr. Ramazan BAŞAK

22 Temmuz 2022 Cuma

1991 yılında Ankara’da bazı şirketlerin araç satış vaadi ile halktan para topladıkları belirtilerek konunun Bankalar Kanunu’na göre incelenmesi talep edilmişti. Yapılan incelemelerde, bugün tasarruf finansman şirketleri (evim şirketleri) unvanı altında faaliyet gösteren şirketlerin faaliyetlerine benzer bir organizasyonla (araba satış vaadi ile) halktan para toplandığı görülmüş ve bu faaliyetlerin, Bankalar Kanunu’nda yer alan izinsiz mevduat toplanması anlamına geldiği değerlendirilmişti. Sonrasında bu işyerlerinin kapatılması sağlanmış ve tasarruf sahiplerinin mağdur olmalarının önüne geçilmişti. Ancak sonraki yıllarda faaliyetlerine konutu da ekleyen ve aynı mantıkla faaliyet gösteren birçok şirket, tekrar ortaya çıkmaya başlamıştır.

TASARRUFZEDELER

Adeta patlamaya hazır bir bomba haline gelen sektörden gelen mağduriyet haberlerinin giderek artması nedeniyle 2021’de tasarruf finansman faaliyetlerini yasal çerçeveye kavuşturan 7292 sayılı yasa çıkarılmıştır. Yasanın getirdiği en önemli düzenleme ödenmiş sermayenin asgari 100 milyon TL’ye yükseltilmesidir. Ancak resmiyette 40’a yakın şirketin önemli bir çoğunluğunun öngörülen bu asgari sermaye şartını sağlayabilme olanağı yoktur. Nitekim öngörülen altı aylık süre sonunda asgari sermaye şartını sağlayamayan ve/veya sundukları plan BDDK tarafından uygun görülmeyen 21 şirketin, tasfiye komisyonu kurularak tasfiyesine, 8 şirketin iradi tasfiye kararıyla tasfiyesine, 6 şirketin ise intibak sürecinin devam etmesine karar verilmiştir. Yani geçmiş yıllarda sıklıkla karşılaştığımız ve binlerce kişinin mağdur edilmesi sonucu adına bankazede ve offshorezede gibi isimler verilen gruplara bu sefer de tasarrufzedeler eklenmiştir.

İKTİSADI BÜTÜNLÜĞÜ KORUMAK

Tasfiye işlemlerinin yürütülmesi ile görevlendirilen TMSF tarafından şu ana kadar tasfiye komisyonlarına aktarılan paraların toplamı 698 milyon TL’ye ulaşmıştır. Bugüne kadar ilgili tasarruf sahiplerine yapılan ödeme tutarı ise 262 milyon TL’dir. 

Peki fon tarafından aktarılan ve bundan sonra da aktarılması olası kaynakların karşılığı ilgililerinden tahsil edilebilecek midir? 

Tasfiyesine karar verilen 21 şirketin sahip olduğu mal varlıkları ile hâkim hissedarlarının mali güçleri bu kamu zararının çok çok önemli bir bölümünü karşılayabilecek yeterlilikte değildir. 

Öte yandan bu şirketlerin iktisadi bütünlüğü korunarak satışa konu edilmesi ve buradan elde edilen gelirlerle sebebiyet verilen zararın giderilme olasılığı var mıdır? Bu sorunun cevabı ilki kadar karamsar değildir. 21 şirket arasında iktisadi bütünlük korunarak satılabilecek az da olsa düzgün şirketler vardır. Düzenleme ve denetim yetkisinin BDDK’ye verilmesi sektöre olan güveni ve dolayısıyla da yatırımcı talebini artırmıştır. Dolayısıyla uygun bir ortam da vardır. Ancak fon tarafından şu ana kadar bu konuda bir adım atılmamıştır.

PROAKTİF OLMAK

Birçok olayda proaktif olamadığımız için olası zararları maalesef engelleyemiyoruz.  Bu bağlamda tasarruf finansman sektörünün düzenleme ve denetim altına alınmasında çok geç kalınmıştır. Yıllarca tasarruf sahiplerinden çok ciddi tutarlarda paralar toplanmıştır. Şirket sahipleri tarafından bunların çoğunun ödenebilme olasılığının da olmadığı düşünülmektedir.  

Bu konu kurumlardan ziyade siyasi iradeyi ilgilendirmektedir. Yaşanan ve yaşanması muhtemel bu tür olaylar karşısında daha proaktif ve daha duyarlı olma zorunluluğu, bu üzüntü verici gelişmelerle ne yazık ki bir kez daha kanıtlanmıştır.

DR. RAMAZAN BAŞAK

ESKİ BANKALAR YEMİNLİ MURAKIBI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları