Olaylar Ve Görüşler

Sığınmacı tehlikesinin farkında olmak - Erol Ertuğrul

17 Temmuz 2024 Çarşamba

Her şey Suriye iç savaşı ile başladı. Ne yazık ki Türkiye bu savaşta ABD güdümünde Suriye devlet başkanı Esad’a karşı olan tarafta yer aldı. Öyle ki o dönemdeki başbakan Erdoğan ve Dışişleri bakanı Davutoğlu Suriye’ye girmekten, Şam’da Emevi Camisi’nde namaz kılmaktan söz ettiler. Esad’a karşı Özgür Suriye Ordusu adlı örgütü desteklediler. Bu örgüte para ve silah yardımı yaptılar. Bu örgüt militanları sınırlarımızdan hiçbir engelle karşılaşmadan girdiler. Türkiye’de tedavi oldular, destek gördüler. Sonuç Erdoğan’ın beklediği gibi olmadı. Esad yıkılmadı, terör örgütleri Suriye’nin bölünmüş olmasından yararlanarak güç kazandılar. Bu durum bize zarar verdi. 

SINIRLAR VE GÜVENLİK

Sınırlarımızın yol geçen hanına dönüştürülünce Suriye iç savaşından zarar görenler çok rahat yurdumuza girdiler. Tüm kentlerimize yerleştiler. Bu gelenler arasında doğal olarak sıradan insanlar yanında terör örgütü üyeleri de vardı. Milyonlarca Suriyeli Türkiye’ye girdi, yerleşti, destek gördü. Önce Suriyeliler, sonra Afganlar, daha sonra ne oldukları belirsiz göçmenler. 

Bir ülkenin sınırları o ülkenin onurudur. Türkiye onuru pahasına aymaz politikacıların desteği ile sınırlarının güvenliğini yitirdi. Türkiye göçmenlere bakmak zorunda kaldı. Onlar için milyon dolarlar harcadı. Güvenliğini yitirdi. Öyle oldu ki bazı kentlerimizin bazı semtlerinde Arapça kullanılan dil oldu. Arapça tabelalardan geçilmez oldu. Bizim çocuklarımız üniversite kapılarında beklerken göçmenlerin çocukları üniversitelerimize sınavsız girdiler. Hastanelerimizde karşılıksız tedavi oldular. 

Avrupa ülkeleri sığınmacıları Avrupa’ya göndermememiz karşılığında AKP hükümetiyle anlaşarak parasal destek verdi. Böylece ülkemizin güvenliğini satıldı. Alınan paralar, sığınmacılara harcanan paraların yanında devede kulak kaldı. AB her fırsatta sığınmacıları ülkede tuttuğumuz için Türkiye’ye teşekkür etti. 

AKP alınan sığınmacıların birçoğunu vatandaş yaptı. Onları seçimlerde oy deposu olarak gördü. AKP Türkiye’yi bir Arap ülkesi gibi bir ülke yapmak istediğinden, sığınmacıların Müslüman olmaları onların AKP yönetimi tarafından kardeş olarak görülmelerini sağladı. Eğitimsiz, kültürsüz, dinci, laikliğe karşı insanların varlığıyla iktidar besleniyor; Türkiye’nin böyle bir ülke olmasını istiyor. 

‘GERİ DÖNECEKLER Mİ?’

Suriye’deki savaş bittiğinde ülkelerine geri dönecekleri söylenen sığınmacıların Türkiye’den gitmeye hiç niyetleri yok. Gelenler arasında kaçakların, terör örgütlerinin üyeleri olduğu da yaşanan olaylarla ortaya çıkıyor. Ankara gar katliamı, Reina saldırısı, Taksim saldırısı, ülkemize sığınmacı, göçmen adı altında elinin kolunu sallayarak gelen terör örgütlerinin saldırılarıdır. Bu saldırılarda onlarca insanımızı kaybettik. Gelenlen arasında cihatçı militanlar, dinci terör örgütlerinin gizli militanları var. En son Moskova’da bir konser salonunu basarak 150 kişinin ölümüne neden olan teröristlerin IŞİD militanı oldukları ve bir bölümünün Türkiye’den gittiği kesinlik kazandı. 

Tüm dünyada terör örgütlerinin barındıkları, yaşadıkları, saklandıkları bir ülke konumuna düştük. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu laik, demokratik ve tüm dünyanın saygı duyduğu Türkiye böyle bir duruma düşürüldü.

Milyonlarca sığınmacıyı barındırıp geçindirirken, bu kez Kayseri’deki olayları bahane ederek Suriye’de bayrağımızı yaktılar, araçlarımıza saldırdılar. Kaçak göçmenlerin ülkelerine geri gönderilmesini istemek ırkçılık olarak görülemez. Hiçbir uygar ülke böyle bir duruma göz yummaz. Birkaç bin Avro karşılığında bu sonuçlara katlanamayız. 

Öncelikle sınırlarımızı güvenlik altına alarak Suriye ile görüşerek kaçak göçmen girişini önlemek ve ülkelerine geri dönemlerini sağlamak zorundayız. Göçmen sorununa çözüm bulamazsak, bu tehlikenin farkında olmazsak giderek artan kontrolsüz nüfusları nedeni ile gelecek Türkiye, kaçakların, sığınmacıların söz sahibi oldukları bir ülke olacaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları