Olaylar Ve Görüşler

Sanattan insana giden özel yol - Oğuz ÖZLEM

11 Aralık 2021 Cumartesi

Bir sanat yapıtı ancak geleceğin titreşimlerini taşıyorsa değerlidir. Bu değer, bunu taşıyan gerçek sanatçıların var olmasıyla sonsuzlaşır. Sanat ve sanat tartışmaları, gelişmiş olsun gelişmekte olsun tüm ulusların yaşamlarındaki ilerleme yollarından biridir. Dünya ülkelerine göz attığımızda her toplumun sanatla içli dışlı olduğunu görürüz. Ancak sanatın, ne yazık ki her ülkede var olduğunu söyleyemeyiz. Sanatın, yaşamın yerini tutması, sanatın kişiyle çevresi arasında bir uyum sağlaması düşüncesi, sanatın gerekliliğini az çok tanımlıyor. Ayrıca bu sürekli uyum gelişmiş toplumlarda bile tam olarak sağlanmamıştır. 

ZORLAMAYI REDDEDER

Bu bakımdan, sanat her zaman gereklidir. Sanatın, yaşamın yerini tutmasında başka bir görevi yok mudur? Bu ve bunun gibi sorulara sağlıklı yanıt verebilmek için sanattan insana giden yolun kısa olmadığını bilmemiz gerekir. Sanatçının birçok değişik deneylerinden ve halkın geniş ölçüde bütün olanaklardan yararlanarak eğitilmesinden geçen bir yoldur. Sanatın kökleri üzerine düşünüp, doğuşu sonrasındaki görevlerinin ne olduğunu öğrendikçe toplumun değişmesi ile bu görevin de değişmiş olduğunu, ortaya yeni görevlerin çıktığını görürüz. Buna karşın toplumsal durumlar değişse bile sanatın hiç değişmeyen gerçeği yansıtma niteliğini önemle vurgulamalıyız. 

Çağımız sanatçısı, sanattaki ilerici özelikleri arayıp bundan yola çıkmalı, hızlı gelişen bir toplumun gereksinimlerine ters düşen sanat anlayışının karşısında olmalıdır. Arzuladığımız gerçekleri dile getiren, onu etkileyen ve değişen çoğunluğun, yaşam koşullarını düzeltmeyi amaçlatan bir sanat olmalıdır. Gelelim sanatçının üst düzeyde üretim yapabileceğini engelleyen güçlüklere... Sanatın bir ülkede rolünü yerine getirebilmesi için yeşerdiği, boy attığı ortamın özgür olması gereklidir. 

Sanatın kurumları ve sanatçılar hiçbir zaman siyasal iktidarların görüşleri doğrultusunda olmaya zorlanmamalı; tiyatro, opera, bale, senfoni, orkestraları gibi tüm sanat kurumları hükümetlerin değil halkın hizmetinde olmalıdırlar. Bu kurumların program ve repertuvarlarına kısıtlama ve benzeri baskı sanatçıyı yaralar, moralini bozar. Yapılacak herhangi bir çağdışı zorlama, halk sanatçısı arasındaki bağı koparır. 

TEHLİKELİ DÖNÜŞÜM

Bunun üzerine sanatçı dilediği gibi oynayamadığı, şarkıların danslarını yarattığı notaların seslendirilmesine özgürce sunduğunu sanır. Çağımız sanatçısı, sanattaki ilerici özellikleri arayıp bundan yola çıkmalı, hızlı gelişen bir toplumun gereksinimlerine ters düşen sanat anlayışının karşısında olmalıdır.  Geçmiş zamanlar göstermiştir ki sanat sevgisi, doğa sevgisi, hayvan sevgisiyle süslenmiş kuvvet daha sonra bu sevgiyi tanımayan kaba kuvvete dönüşür. 

EN BÜYÜK ÖNCÜLER

İnsanlarımız bir şeyin kıymetini, anlamını veya öğretisini onu kaybetmeden asla anlayamaz. O güzelliklerin yok olmasıyla da boşlukta kalır. Vücudumuzdaki organlar, sinirler, adaleler sessizce görevlerini senelerce yaparlar ancak onlardan biri rahatsızlandığı zaman aklımız başımıza gelir ama iş işten geçmiştir artık hayatımızda bir renksizliktir gider. 

İnsanın doğuştan var olan temiz duyguları zamanımızdaki yaşamın zor koşulları müthiş şekilde endişelendiren bir duruma getirmiştir. Çağdaş dünyanın etkin üyeleri olarak, aklın ışığını yansıtan topluluğumuzun güler yüzü sanat ve onu uygulayan biz sanatçılar Cumhuriyet ilkeleri, evrensellik ve inşalarımızın adına bu yönde atılan adımların en büyük öncüleriyiz. 

OĞUZ ÖZLEM

E. ANKARA DEVLET BALE SANATÇISI 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları