Olaylar Ve Görüşler

Rus kilisesi ve Ukrayna savaşı - Dr. Violeta Stratan İLBASMIŞ

06 Haziran 2022 Pazartesi

Ukrayna’daki savaş sürüyor. Basının çokça haberleştirdiği ve yorumladığı askeri harekâtların yanında, savaşan iki ülke arasında mistik ve manevi bir savaş da yaşanıyor. Savaşın manevi özünü anlamak için dinin etkisi ve Rus Ortodoks kilisesinin bu savaştaki rolü de önemli. 

Rusya ve Ukrayna, iki Hıristiyan Ortodoks ülkedir. SSCB dağılınca, Rusya, eski Sovyet ülkelerinin kontrolünü siyasi olarak kaybetti. Ancak Rus kilisesi ideolojik kontrolünü kaybetmedi. Eski Sovyet coğrafyasındaki manevi kontrolünü sürdürdü. Ukrayna’daki savaş devam ederken, Rus Ortodoks Kilisesi’ne bağlı Ukrayna Ortodoks Kilisesi, 27 Mayıs’ta bağımsızlığını ilan etti. Bunun nedenlerine bakalım.

STALİN ETKİSİ

Savaş başladıktan kısa süre sonra, Rus Ortodoks kilisesi patriği Kiril, savaşı kutsayan bir ayine katıldı. Rus askerlerini “sadece Rusların yapabileceği gibi”, ülkelerini savunmaya çağırdı. İki taraf için de barış çağrısı yapmadı. Savaşın, Hıristiyanlığın geleceği için haklı bir savaş olduğunu söyledi. Daha önce, 2014’te, Patrik Kiril, Ukrayna’da Rus Ortodoksluğuna karşı “kutsal bir savaş” yürütüldüğünü belirtmiş, aynı zamanda bir “medeniyet görevi” yürütmek için Ukrayna’ya Rus birlikleri gönderme fikrini desteklemişti.

BÖLÜNME RİSKİ

Ukraynalı bazı Ortodoks rahipler, Rus Ortodoks kilisesi patriği Kiril’i sapkınlıkla suçlayarak, yargılanmak üzere mahkemeye çıkarılmasını talep eden bir dilekçe imzaladılar. Ukrayna Ortodoksları, Moskova Patrikhanesi’ne bağlı Ukrayna Ortodoks kilisesi ile Moskova’dan bağımsız hale gelen ve 2018’de İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesi tarafından tanınan Ukrayna Otosefal Ortodoks Kilisesi arasında bölünmüş haldeler. Ukrayna Ortodoks Kilisesinin bağımsızlık ilanı, ülkedeki dini yapının değişmesine, Hıristiyan Ortodoks dünyasında bölünmeye yol açabilir.

Rus Ortodoks Kilisesi, çalkantılı bir geçmişe sahiptir. Ekim Devrimi ve Bolşeviklerin iktidarıyla birlikte, Rus Ortodoks kilisesi temsilcileri zulme uğradılar. İnananların sayısı hızla azaldı. Yurttaşlar ateist olmaya zorlandı. Ancak 1930’larda Stalin, İkinci Dünya Savaşı’ndan önce, yalnızca Rus kilisesinin yardımıyla halk desteğini kazanabileceğini fark etti. Daha sonra Gorbaçov’un Rusya’daki “Perestroyka” ve “Glasnost” politikalarının yardımıyla dini faaliyetler yeniden canlandı. Rus kilisesinin önemini ve etkisini artırması, en çok, Vladimir Putin’in iktidara gelmesiyle belirginleşmiştir. Devlet ve kilise arasındaki ideolojik ittifak, özellikle 2012’den sonra, Putin tarafından kurulmaya başlanmıştır. Putin, Rus Ortodoks kilisesi aracılığıyla, ahlaki değerlere, geleneksel, toplumsal değerlere dayalı, muhafazakâr bir ideolojiyi teşvik etmektedir. 

‘KANONİK BÖLGESİ’

Rus Ortodoks kilisesi, Slav ırkının üstünlüğü fikrini, “etnofiletizmi” özendirmekle suçlanmaktadır. Kiliseye göre, tüm Ortodoks Hıristiyanlar bir kiliseye ve bir Ortodoks ulusuna aittir. Bu, Rus Dünyası’nın (Russkiy Mir) bir ilkesidir. Pan-Slav projesi, öncelikle Belarus, Ukrayna ve Rusya’yı hedefler. Bu ülkelerin toprakları, aynı zamanda eski Sovyet ülkelerinin topraklarıdır. Diğer Sovyet ülkeleri toprakları da Rus Ortodoks kilisesince tartışılmaz bir “kanonik bölgesi” olarak kabul edilir.

DR. VIOLETA STRATAN I·LBASMIŞ

GAZETECİ, ARAŞTIRMACI 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları