Olaylar Ve Görüşler

Nâzım’ı Türk diliyle anmak - Adnan YILMAZ

05 Haziran 2021 Cumartesi

“Nâzım Hikmet, bu zamanlar için ne anlam ifade ediyor” diye sorgulasak bugün yine “Millici ve devrimci şiirlerinin gücüyle ülkemizin bağımsızlığı, özgürlüğü için çağrı yaparak Atatürkçüleri, Cumhuriyet rejimine bağlı devrimci milliyetçileri ve sosyalistleri başta olmak üzere tüm anti emperyalistleri Türkiye’nin kurtuluşu için bir araya gelmeye çağırıyor” çıkarımını rahatlıkla yapabiliriz.

Bunun dışında Nâzım Hikmet, Türk diline katkılarıyla, Türkçeyi şiirlerinde bir oya gibi işlemesiyle de öne çıkar. Cumhuriyet devrimleri içinde “Dil Devrimi”ne özel bir önem vermektedir ve buna ilişkin görüşlerini açıkça ortaya koymuştur:

“Halifeliğin cehennemin yedi kat dibine yuvarlanmasından şapkanın giyilişine dek, bir devrim bakımından, atılan her adımda yürekleri parçalananlar oldu. Bir devrim gözüyle emperyalizmin denize dökülüşünden, temiz Türkçenin işlenmesine kadar yapılan sıçramaların ağrısını, gırtlaklarına sarılmış bir pençe gibi duyanlar vardır. 

(...) 

Dilimizi yeni yeni işlemeye başladık. Osmanlı denen nesne Osmanlı İmparatorluğu ile beraber yıkıldı ve şimdi Türkçeyi işlemekle meşgulüz... Türkçe bir dönüm yerindedir. Er geç bu dönümü dönecektir. Dilimizin temizliğe, güneşli su gibi ışıklığa doğru akışının önüne geçilemez. 

(...) 

Dilimiz dibinin derinliklerini karıştırarak suyun yüzüne birçok sözler çıkardı. Ben, kendi payıma, ne yeni sözlerden korkuyorum ne de birçoklarını yadırgıyorum... Dil yürüyor... Yürüyenin önünde durulmaz.

(...)

Dünyanın en iyi insanlarından olan Türk halkının ve dünyanın en güzel dillerinden biri ve belki de en başta gelenlerinden olan Türk dilinin yabancı diyarlarda tanınmasına vesile olabilmek, ömrümün en büyük sevinci ve şerefi olur.”

“Bir köylü toprağını ve öküzünü, bir marangoz tahtasını ve rendesini nasıl severse ben de Türk dilini öyle seviyorum” diyen Nâzım, Türk dilinin sözlerini değerli taşlara benzetirken kendisini de bu değerli taşları dizen kuyumcu yamağına benzetir:

“Ben bir kuyumcu yamağıyım. Bu aydınlık taşları birbirine çarparak işitilmemiş sesler çıkarmak istiyorum. Onları öyle bir dizeyim istiyorum ki, gözlerimiz en güzel bir türküyü dinler gibi olsunlar...”

TÜRKÇENİN İSTİKLAL MÜCADELESİ

Yüzyıllar boyu gerek Selçuklu’da gerekse Osmanlı’da edebiyat dilinin Farsça, din dilinin Arapça olmasının sonucu dönemin egemenlerince avam dili görülerek horlanan Türkçe, yüzyıllar süren bu boyundurukla yok oluşa giderken bu karşı koyuşu her şeye rağmen Yunus Emre, Âşık Paşa, Hacı Bektaş Veli gibi büyük Türk mutasavvıflarıyla, halk ozanlarıyla ve de halkın sözlü kültürüyle yaptı.

Prof. Dr. Halil İnalcık’ın, “Kırşehirli büyük bir Türk sever âlimimiz vardır. Bunun adı Âşık Paşa’dır. Âşıkpaşazade de bunun torunudur. Bu Âşık Paşa, Garib-nâme diye 4 ciltlik eser yazmıştır. Bu eser Mevlana’nın Mesnevi’sine karşı bir Türkçe olarak nazire gibidir” dediği Âşık Paşa’nın Türkçenin horlanıp Arapçanın ilim, Farsçanın resmi dil ve edebiyat dili olduğu 13. yüzyılda, Türkçeyi diriltircesine “Garib-nâme” ile ortaya koyduğu bu başkaldırı şimdilerde Osmanlıca dayatmalarına inat, aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk’ün “Dil Devrimi”yle de buluşacak olan Türkçenin istiklal mücadelesinin ta kendisiydi.

Türkçenin devlet ve medeniyet dili oluşu Cumhuriyet Devrimleriyle mümkün olmuştur. Vatandaşların çoğunun anlayamadığı Arapça ve Farsça kökenli sözcük ve dilbilgisi kurallarından arındırılıp Türkçenin Türkiye Cumhuriyeti’nin ortak, ulusal dili olarak yazı ve konuşma dili haline getirilmesini amaçlayan Mustafa Kemal’in önderliğindeki 12 Temmuz 1932 tarihli devrim, halka unutturulamayan bir ulusal dilin, yeni ve modern bir ulus devletle resmileşmesinin ve geliştirilmesinin de adıdır.

Başta, 58. ölüm yıldönümünde, Nâzım Hikmet olmak üzere dil bayrağımıza sahip çıkan ve o bayrağı başarıyla dalgalandıran Dede Korkut, Yunus Emre, Âşık Paşa, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Sait Faik, Aziz Nesin ve Yaşar Kemal gibi büyüklerimizi saygıyla anıyoruz. 

ADNAN YILMAZ

ARAŞTIRMACI, GAZETECİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları