Olaylar Ve Görüşler

Nüfus dinamikleri, demografi ve büyüme - Tarık Köseoğlu

03 Ekim 2024 Perşembe

21. yüzyılın başlarından itibaren dünya nüfusu önemli bir dönüşüm sürecine girmiştir. Birleşmiş Milletler’in projeksiyonlarına göre, dünya nüfusu 2050 yılında yaklaşık 9.7 milyara ulaşacak ancak bu büyüme eşitsiz bir şekilde dağılım gösterecektir. Özellikle Afrika ve Güney Asya’da nüfus artışı hızla devam ederken Avrupa, Kuzey Amerika ve Doğu Asya gibi bölgelerde nüfus düşüşü ve yaşlanma eğilimleri baskın olacaktır. Bu demografik değişiklikler, küresel ekonomi üzerinde derin etkiler yaratacak; üretim, tüketim ve işgücü piyasaları yeniden şekillenecektir.

NÜFUS YAŞLANIYOR

Gelişmiş ekonomilerde yaşlanma, ekonomik büyümeyi yavaşlatan temel faktörlerden biri haline gelmiştir. Japonya, Güney Kore ve Avrupa’nın büyük bir kısmı, hızla yaşlanan nüfusları nedeniyle işgücü kıtlığı ve verimlilikte azalma ile karşı karşıyadır. Özellikle Japonya’da, 2050 yılı itibarıyla nüfusun yüzde 40’ının 65 yaş üstü olacağı tahmin edilmektedir. Bu durum, emeklilik sistemleri ve sağlık harcamaları üzerinde büyük baskılar yaratırken aynı zamanda ekonomik üretkenliği sınırlamaktadır. İşgücü azaldıkça, yenilikçi çözümler geliştirilmezse bu ülkelerde büyüme oranları düşmeye devam edecektir.

Buna karşın, Afrika ve Güney Asya’daki hızlı nüfus artışı, küresel ekonomi için önemli bir fırsat sunmaktadır. Özellikle Afrika, genç ve dinamik işgücü sayesinde uzun vadede küresel büyümenin lokomotifi olabilir. Ancak bu potansiyelin yaşama geçirilmesi, eğitim, sağlık ve altyapı alanlarında yapılacak ciddi yatırımlara bağlıdır. Bu bölgelerde ekonomik büyümenin sürdürülebilir olması için istikrarlı hükümetler ve ekonomik reformlar şarttır. Aksi takdirde, hızlı nüfus artışı yoksulluk, işsizlik ve göç krizlerine neden olabilir.

BEYİN GÖÇÜ

Nüfusun bölgesel olarak dengesiz dağılımı, göç hareketlerini artırarak küresel ekonomi üzerinde önemli etkiler yaratabilir. Özellikle işgücünün azaldığı gelişmiş ülkelerde, genç ve dinamik işgücüne duyulan gereksinim göçü teşvik etmektedir. Avrupa Birliği ülkelerinde ve Amerika Birleşik Devletleri’nde, göçmen işgücü ekonominin büyümesine önemli katkılar sağlamakla birlikte, toplumsal entegrasyon sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Aynı zamanda gelişmekte olan ülkeler için “beyin göçü” ciddi bir problem teşkil etmektedir; nitelikli işgücünün daha gelişmiş ülkelere göç etmesi, bu ülkelerin ekonomik kalkınma hedeflerine ulaşmasını zorlaştırmaktadır.

Demografik değişimlerin küresel ekonomiye etkisi sadece nüfus büyüklüğüyle sınırlı değildir. Yapay zekâ, otomasyon ve robotik teknolojiler, özellikle yaşlanan nüfusa sahip ülkelerde işgücü açığını kapatmaya yönelik bir çözüm olarak ortaya çıkmaktadır. Almanya gibi gelişmiş ülkeler, robotik teknolojileri kullanarak işgücündeki azalmayı telafi etmeye çalışmaktadır. Ancak bu durum, düşük vasıflı işçiler için işgücü piyasasında ciddi tehditler yaratmaktadır. Otomasyonun yaygınlaşması, ekonomik eşitsizlikleri derinleştirebilir ve işsizliği artırabilir. Ayrıca, tüketim kalıplarının değişmesi de ekonomiyi etkilemektedir. Yaşlı nüfusun ağırlıklı olduğu bölgelerde sağlık ve sosyal güvenlik harcamaları artarken genç nüfusun yoğun olduğu bölgelerde tüketim artmakta, dijital ve teknoloji odaklı ürün ve hizmetlere talep hızla yükselmektedir. Bu farklılaşma, küresel pazarların bölgesel eğilimlere daha duyarlı duruma gelmesine neden olabilir.

KRİTİK DÖNEM

Dünya nüfusundaki bu değişimler, küresel ekonominin geleceğini yeniden şekillendirecektir. Yaşlanan nüfusun üretkenlik üzerindeki olumsuz etkileri, genç ve dinamik nüfusa sahip bölgelerin kalkınma potansiyeli ile dengelenebilir. Ancak bu sürecin başarılı olabilmesi, uluslararası işbirliğine, eğitim, sağlık ve altyapı yatırımlarına bağlıdır. Teknolojik gelişmeler, nüfus dinamiklerinin yarattığı ekonomik zorlukların aşılmasında önemli bir rol oynayacaktır, ancak bu teknolojilerin yarattığı yeni eşitsizlikler de dikkatle ele alınmalıdır. Sonuç olarak, küresel ekonominin geleceği, demografik değişimlerin iyi yönetilmesine ve sürdürülebilir kalkınma politikalarının uygulanmasına bağlı olacaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları