Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Mumcu hep haklıydı - Hilmi TAŞKIN
24 Ocak 1993 tarihinde bombalı bir saldırı ile katledilen Uğur Mumcu, 29 Ekim 1992 tarihindeki köşe yazısında der ki: “Türkiye Cumhuriyeti ne holding merkezlerinde kurulmuştur, ne de Dünya Bankası ofislerinde! Cumhuriyeti kuran Türkiye halkıdır. Kuvayı Milliye’dir, ulusal kongrelerdir, ordudur, Meclistir.”
Kendisini “Kalpaksız Kuvayı Milliyeci” olarak tanımlayan Uğur Mumcu, ödünsüz bir Atatürkçüdür.
Özellikle, kararlı bir şekilde, sürekli olarak tam bağımsızlığı savunur. Ulusal egemenliği savunur.
UYARMIŞTI...
Soğuk Savaş süreci ile başlayan dönemde, emperyalizmin adım adım ülkemize yönelik planlarını yazmıştır.
“Yeşil Kuşak” politikalarını anlatmıştır. Laiklik karşıtı adımlara dikkat çekmiştir.
Tarikatların ve cemaatlerin arkasında yer alan yabancı istihbarat örgütlerine ve merkezlere dikkat çekmiştir.
Tarikat ve cemaatlerin devlet kurumlarına yerleştirilmesinin tehlikelerine işaret etmiştir.
24 Ocak 1980 tarihinde alınan liberal ekonomik kararlara dikkat çekmiş ve eleştirmiştir. (Kendisi de bir 24 Ocak günü katledilmiştir!)
12 Eylül ve Kenan Evren politikalarının arka planını yazmıştır.
RABITA konusuna dikkat çekmiş. ARAMCO (Arap-American Petrol Company) bağlantılı bu örgütün bazı din adamlarını yurt dışına götürüp eğitmesinin amacının ne olduğunu irdelemiştir.
ÇALIŞMASI YARIM KALDI
O eğitilip yurda dönen devşirilmiş din adamlarının, (!) kurdukları vakıflar aracılığı ile ABD’nin “Ilımlı İslam” stratejisine nasıl hizmet ettiklerini anlatmıştır.
Tarikat-siyaset-ticaret üçgenine dikkat çekmiştir.
Ve silah kaçakçılığı ile terör arasındaki bağlantıya işaret etmiştir. Barzani ile MOSSAD ilişkisini köşesine taşımıştır.
Katledildiğinde masasında son çalışması olan, henüz tamamlayamadığı “Kürt Dosyası” vardı. Emperyalizmin bugün BOP adı verilen planını ve Öcalan konusunu ele alıyordu. Bu çalışmasını bitiremeden katledildi.
SUSTURULDU!
Ne diyordu Uğur Mumcu, “Atatürkçülük eğer tek sözcükle tanımlanacak ise, bu sözcük bağımsızlık olabilir.”
Ne kadar doğru bir söz...
Bugün Atatürkçülükten ne kadar uzaklaştırıldık ise bağımsızlıktan da o kadar uzaklaştırıldık.
Ulusal egemenlikten de uzaklaştırıldık.
Ve geldik bugüne...
Bir alaca karanlıktayız. Bizi bu alacakaranlıktan kurtaracak olan yine Atatürk’tür. Onun ulusal egemenlik ve tam bağımsızlık anlayışıdır.
İlkeleridir, devrimleridir...
Yeter ki “tören Atatürkçülüğü” anlayışından ve sadece ‘Atam izindeyiz” demekle yetinmekten kurtulalım.
“İzinde” olmak yerine mesaide olalım... Yönümüzü kararlılıkla o’na dönelim.
Altıok sadece yakamızda değil, kafamızda da olsun!
Sözde değil özde ATATÜRKÇÜ olalım.
HİLMİ TAŞKIN
EĞİTİMCİ
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- CHP'den 'İmamoğlu' çağrısı
- İhraç talebi ile disipline sevk iddiası!
- 2 çocuk vurulmuş halde ölü bulundu!
- AKP'li başkandan 'torpil' savunması
- 'Erdoğan' zirvesi sonrası MHP'den bir paylaşım daha!
- Kazanan isim belli oldu!
- Ahu Tuğba'nın ölüm nedeni belli oldu!
- Çok konuşulacak 'Kabine değişikliği' kulisi
- Biberonla tiner içirilen bebek öldü
- Bahçeli'nin 'Öcalan' çağrısında yeni perde