Olaylar Ve Görüşler

MEKTUP VE ÖTESİ - Gani AŞIK

09 Ocak 2022 Pazar

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu seçildiği günden bu yana, Cumhurbaşkanı ve partisinin hedefindedir. Çeyrek asır hükmedilen dünya kenti İstanbul’un elden çıkmasının sadece siyasi yıkım değil, laik devletle savaş halindeki örgütlenmelerin sağmal ineği ve tarlası gevher, arsası mücevher, imar rantları şaheser olması nedenleri ile de AKP açısından yokluğuna katlanılması, kavuşamayan kara sevdalıların aşkı kadar ateşindir.

“Hiçbir şey olmasa da bir şeyler oldu”dan sonra, İmamoğlu 805 bin oy farkla ikinci kez seçildiğinde Erdoğan onu, “topal ördek” olarak nitelemişti. Bu çıkış, belediye meclisindeki muhalif çoğunluğun ve devlet gücünün, İmamoğlu’nu çalıştırmayacağı anlamına geliyordu. İktidar bu anlayışını CHP’nin kazandığı büyükşehirlerin, il ve ilçelerin tümüne uyguluyor olsa da CHP belediyeleri harikalar yaratmaya devam ediyor. 

ORTAÇAĞA DOLUDİZGİN

Büyük kentlerden Ankara’da, İzmir’de ve özellikle de İstanbul’da doruğa çıkan engellemelerin aşıldığını gören iktidarın, “İstanbul Belediyesi’nde terörist çalıştırıldığı” suçlaması ile İmamoğlu’na yeni bir cephe açması üzerine Başkan’ın “kendisinin doğru bilgilendirilmesi amacı ile” gönderdiği mektubunu Cumhurbaşkanı “utanmazlık” olarak niteledi.

Servetini ve sağlığını yitirenlerin onları tekrar kazanabileceği ama “ar duygusunu” yitirenin her şeyini yitirmiş sayıldığı bir kültürden geldiğimiz halde, Türkiye’de utanmazlığın altın devrini yaşadığı gerçek. Ama İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın, Cumhurbaşkanı’na aydınlatma mektubu göndermesinden niçin utanacağını etik kurulları bile izah edemese de muhaliflerine “anırıyorlar” diyebilen zatın, mektubu utanmazlık sayması çok masum kalır.

Rahmetli Celal Bayar’a aynı ekolden ve halen hayatta olan ünlü bir politikacı, “Efendim, irticaya neden taviz verdiniz” sorusunu yöneltir ve şu karşılığı alır: “Menderes’in bu politikasına karşıydım, Meclis Başkanı da karşıydı ama söz dinletemedim.” Bu itiraf “Cumhuriyetin kuruttuğu irtica damarının çeperlerindeki tortunun temizlenmesinin Demokrat Parti (DP) ile başladığı” savlarını doğrulaması yanında, merhum Menderes’in, Ahmet Emin Yalman’a yapılan silahlı saldırı üzerine “Dini irtica, geriye rücu asla varit olamaz” taahhüdünün de lafta kaldığını gösteriyor.

MAKAS DEĞİŞİKLİĞİ

 İslamın hem oy devşirme hem de zenginleşme, şimdilerde de devleti yıkma aracı olarak kullanılması sağ siyasetin genetiğidir. İslam ülkelerinde ve Türkiye’de çağdışı yapılar emperyalizmin korumasındadır. İstiklal Savaşı’nı ve laik Cumhuriyeti engelleyemeyen ve Atatürk’ü durduramayan Batı, tarikatların an itibarıyla devleti teslim almasını kutluyor. 

Gelinen bu noktada açık ve dürüst olmak gerekirse Türkiye, ortaçağ karanlığı ile Cumhuriyet aydınlanmasının kesiştiği istasyonda makas değişikliği arifesindedir. Dinimizin, devlet ve toplum hayatının her kademesinde iktidarın amaçları doğrultusunda pervasızca kullanıldığına bakılırsa yaklaşan seçimlerin “Cumhuriyet mi, şeriat mı” referandumuna dönüşeceği çok açıktır. 

ÇARE MİLLETTE

Ortadoğu halklarının “Bizim de bir Atatürkümüz olsaydı” dediği 21. yüzyılın ilk çeyreğinde iktidar, Ata’nın maddi manevi mirasını, devletin temeli hukuku, millet iradesinin Kâbesi parlamentoyu ve Cumhuriyetin namusu laik sistemi bloke etmiş ve devleti çökertmiştir. 

Batı demokrasileri iktidarın olası azgınlıklarını gemleyen kurum ve mekanizmalara sahipken bizde bu çağdışı gidişe “Dur” diyebilecek yargı dahil bütün kurum ve kontrol noktaları düştü. Çare, şaşmaz sağduyuya sahip Türk milletidir. 

Devlet kapılarının ana muhalefet liderine bile kilitlenmesi ve bürokratların telefonuna çıkmaması, yaklaşan kızılca kıyametin dehşetini anlatır. 2.5 milyon geçersiz oyu “geçerli” sayarak adaletin yüzünü kızartan YSK’nin, yaklaşan genel seçimde ve cumhurbaşkanlığı seçiminde hukuku önceleyeceğini düşünmek, piyangodan büyük ikramiye beklemek gibidir. 

GANİ AŞIK

E. CHP KAYSERİ MİLLETVEKİLİ / MÜFTÜ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları