Olaylar Ve Görüşler

Karma eğitim ve bunun ötesi - Erendiz ATASÜ

27 Temmuz 2023 Perşembe

İslamiyeti politik emellerine alet edenler ilginç bir düşünce silsilesi sergiliyorlar, sebep ile sonucu birbirinden kopartıp, hayali bir sebep icat ediyorlar. 

8 yıllık zorunlu ulusal temel eğitimi, AKP iktidarının 2011 yılında 4+4 diye ikiye bölmesiyle yaşanan ulusal eğitim felaketi öncesinde, eğitimciler uyarı üstüne üstüne uyarıda bulundular: Bu yapılan, kız çocukları için zorunlu eğitimi fiilen 4 yıla indirmektir; devletin tutumu gevşeyince, tutucu kesimler ikinci dört yılda kız çocuklarını okula yollamakta isteksiz davranacaklardır, diye feryat ettiler. Gerçekten de bir zorunluluğu ikiye bölmek hangi akla hizmettir? Devletin görevi belli kesimlerdeki kız çocuğu yurttaşlarını hayat boy cehalete, çocuk yaşta sağlığa aykırı evliliklere ve gebeliklere mi itmektir; müstakbel yurttaşlar arasında büyük bir eşitsizlik mi yaratmaktır; yoksa, kız erkek tüm çocukların ileride donanımlı yurttaşlar olarak yetişmesi için mi çabalamaktır?

AKP memuru bir bakan, kız çocuklarının okullaşmasındaki büyük düşüşün -ki bu bir sonuçtur- apaçık sebebi olan zorunlu temel eğitimin iğdiş edilmesi, eğitim tarihimizin kapkara bir lekesi olarak ortada dururken başka bir sebep icat ediyor: Karma eğitim! Sormak gerek; ülkemizin tamamen karma eğitime geçtiği 1973 yılından bu yana, niçin kız çocuklarının okullaşmasında düşüş yaşanmamış da tersine yükseliş kaydedilmiştir? Ta ki AKP iktidarının zorunlu eğitime vurduğu darbeye kadar? 

Karma eğitim karşıtlarınca ileri sürülen sav, ne hazindir ki eğitimle ilgili değildir -olamaz zaten- ilahi özelliğini dünyeviliğin içinde yitirmiş dini alışkanlıkların, ataerkil baskıcılık ve kadın karşıtlığıyla örtüşen en dar ve en tutucu yorumudur. Tektanrılı dinlerin doğuşundan çok önce insanlığın başına dert olmuş ataerkillik ve kadın karşıtlığı elbette dinlerle özdeşleştirilemez. Dinlerin ilahi yanı insan kalbini ilgilendirir ve politik tartışma konusu olmamalıdır. Ancak dinler aynı zamanda toplumsal birer kurumdur ve kurumlaşırken içine doğdukları toplumun ataerkil çerçevesine oturmuşlardır. Din kurumunun bu toplumsal özelliği -hangi din olura olsun- bir ülkenin dindar olsun olmasın tüm yurttaşlarının gündelik yaşam pratiğini ilgilendirir, çünkü hepimiz aynı ortamda birlikte yaşıyoruz.

Karı kocanın yaşama alanını bile harem selamlık diye ikiye bölmeye yatkın bir geleneksellik, çifte ortak bir toplumsal hayat dahi tanımazken kadını tehlikeli ve zararlı gören bu doğadışı anlayış, onu erkeğin hayatından geleneğe sığınarak uzaklaştırırken erkeğin bungun zihninde tehlikeli bir saplantıya dönüşmesine yaramakta, kız çocuklarına ve kadınlara karşı işlenen eril suçlar artmaktadır. 

Karma eğitim, hayatı birlikte kurmak ve sürdürmek durumundaki kadına ve erkeğe, ikisinin de toplum içinde eşit insanlar olduklarını ve birbirinin beden ve kişilik sınırlarına saygılı olmalarını çocuksu bir kardeşlikten yola çıkarak öğretir. Sınıf arkadaşı kıza yolda rastlayan hangi haylaz oğlan, ona çimdik atabilir. Sayın bakan, lütfen söyler misiniz?

ERENDİZ ATASÜ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları