Olaylar Ve Görüşler

Kapanan üniversiteler açılmalıdır- Mustafa Gazalcı

01 Mart 2023 Çarşamba

Ülkemiz, 6 Şubat 2023’te art arda gelen iki büyük depremin yol açtığı on binlerce ölüm, yaralanma, yıkımla sarsıldı. Herkes, hatta bütün dünya depremin yaralarını sarmaya çalışırken YÖK, öğrenci yurtlarında depremzedelere yer açılması gerekçesiyle üniversiteleri kapattı. Uzaktan eğitime geçtiğini açıkladı. YÖK’ün bu kararı haklı olarak tepkiyle karşılandı. Öğretmen sendikaları kararın iptali için konuyu yargıya taşıdı.

Uzaktan eğitim, zorunlu durumlar dışında başvurulmaması gereken bir eğitimdir. Hele uygulamalı derslerde bu eğitim olmaz. Deprem bölgesindeki 11 ildeki 8 üniversite ve yurtlarında bir yıkım yok. Ülke genelindeki üniversitelerde açıköğretim dışında yaklaşık 4 milyon genç eğitim görüyor. Bunun yalnızca 376 bin 770’i depremin etkilediği illerde eğitim görüyor. Üniversite gençliğini her ne nedenle olursa olsun bütünüyle eğitimden uzak tutarak cezalandırmak yanlıştır. Ayrıca ülke böylesine büyük bir yıkımla karşı karşıyayken üniversite öğrencilerinin, öğretim üyelerinin yüz yüze eğitimde olması, yıkıma bilimsel katkı yapması gerekir.

Savaşta süren eğitim

Eğitim bir ülkenin geleceğidir, hele üniversite eğitimi çok önemlidir. O yüzden Kurtuluş Savaşı’nda bile eğitim sürmüştür. Öğrenciler cepheden uzak tutulmuştur. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı yürütenler başta Atatürk olmak üzere en güç günlerde eğitime öncelik vermişlerdir. 

“1921 Mart, cephede savaş sürerken Ankara Sultanisi öğrencileri, Ali Fuat (Cebesoy) Paşa’ya ‘gönüllü olarak cepheye gitmek’ için başvuruda bulunurlar. Durum Mustafa Kemal’e bildirilir. Silahlanmak isteyen beş liseli Çankaya’ya çağrılır. Atatürk, gençlere sorar,

- Bu silahları ne yapacaksınız?

- Düşmana ateş edeceğiz.

- Bu milletin savaştan sonra da size ihtiyacı var. Sizler öğrenime devam ederek ulusal görevinizi görmüş olursunuz. Şimdi okulunuza dönün.

Bir başka gün, Ankara Erkek Lisesi öğrencileri çalar kapısını Mustafa Kemal’in.

‘Çeteci olup savaşmak istiyoruz.’

 Aldıkları yanıt şudur:

‘Teşekkür ederim ama sizlere cephede ihtiyacım yok. Şimdi derhal okullarınıza dönün. Derslerinize çalışın, okullarınızı bitirin. Zaferden sonra hepinizi Avrupa’ya öğrenime göndereceğim. Bana asıl orada okuyup döndükten sonra gereklisiniz siz...”1

İkinci Dünya Savaşı sırasında “Ekmekten vazgeçeriz ama mektepten vazgeçmeyiz” anlayışıyla Atatürk döneminde olduğu gibi İnönü, Yücel, Tonguç döneminde de her alanda eğitim seferberliği sürmüştür. Kırklareli Kepirtepe Köy Enstitüsü güvenlik gerekçesiyle Ankara Hasanoğlan Köy Enstitüsü’ne taşınmış ancak eğitime ara verilmemiş, okulları kapanmamıştır.

Eğitim cinayeti

Savaş sırasında bile eğitimin sürdüğü bir ülkede ülkenin beyni, bilimin yuvası olması gereken üniversitelerin birçok seçenek varken depremzedelere yer açmak için kapanması bir eğitim cinayetidir. Akla, bilime aykırıdır.

Zaten COVID salgını nedeniyle büyük kayıplar yaşayan üniversiteler bir an önce açılmalıdır. Unutulmamalıdır ki geleceğin yapıları depreme dayanıklı, aydınlık Türkiyesi’ni kuracak gençler bu üniversitelerden doğacaktır.

1 Cemil Sönmez, Milletini Aydınlatan Başöğretmen, Kurtuluş Savaşı Öğretmenleri, Gürer Yayınları, İstanbul, 2013, s.170.

MUSTAFA GAZALCI

16. VE 22. DÖNEM DENİZLİ MİLLETVEKİLİ

ÖĞRETMEN




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları