Olaylar Ve Görüşler

İran’ın hava saldırısı hakkında - Nejat Eslen

22 Nisan 2024 Pazartesi

Stratejide her şey basittir; ancak, en basit şey bile zordur. (Carl von Clausewitz)

Sözde kurallara dayalı dünya düzenini ve bu düzenin liderliğini sürdürmek isteyen ABD, üç ayrı cephede mücadele etmek zorundadır.

Pasifik’te, asıl ve öncelikli rakip Çin’e karşı hazırlanan cephedir. İkinci öncelikli cephede ise ABD, Avrupa’da Rusya’yı NATO ile çevrelemektedir ve Ukrayna savaşı ile bu ülkeye angaje olmuş durumdadır. Günümüzde, ABD için önceliği en düşük cephe ise Ortadoğu cephesidir ve ABD, AsyaPasifik cephesinde daha güçlü olabilmek için Ortadoğu cephesini ihmal etmek zorundadır. Eğer, Trump yeniden başkan seçilirse, Asya-Pasifik cephesinin önemi daha da artarken, Ortadoğu cephesinin önceliği daha da düşebilecektir.

TEHDİT OLUŞTURMA YETENEĞİ

Bu gerçeğin farkında olan İsrail’in, ABD bölgeden çekilmeden, asıl hedefi İran ile hesaplaşmak, İran’ın tehdit oluşturma yeteneğini kırmak ve bu amaçla ABD imkanlarını da kullanarak Hamas’a karşı sürdürülen silahlı mücadeleyi bölgeye yaymak istemektedir. Öncelikleri farklı olan ABD ise savaşın yayılmasına karşı olmakla birlikte İsrail’e desteğini sürdürmektedir.

Enerji kaynakları ve Hürmüz boğazını kontrol eden coğrafyası ile önemli bir ülke olan İran’ın tehdit olma yeteneğini yok etmek isteyen İsrail, bu ülkenin kilit askeri liderlerini öldürerek tahrik etmekte ve Tahran’ı savaşa zorlamaktadır. Suriye’de konsolosluk binasının vurulmasından sonra İran, misilleme yaparak intikam almak istemiştir.

STRATEJİNİN RASYONELLİĞİ

Carl von Clausewitz’e göre “Savaş, ciddi amaç için ciddi bir araçtır.’’ İntikam için savaşı göze almak hatadır. İntikam, duygusal davranıştır; rasyonel düşünceyi esas alan stratejide duygusallığa yer yoktur. Siyasi amaca hizmet etmeyen veya tutarlı siyasi amacı olmayan, siyasi amacı olsa bile bu amacı gerçekleştiremeyen her askeri eylem boşadır. 

İsrail etkili istihbarat sonucu elde edilen verilere göre nokta hedefleri vurarak İran’ın kilit personelini öldürmüştür. İran’ın da kapsamlı hava saldırısı yerine, benzer şekilde, nokta hedefleri vurarak misilleme yapması daha doğru bir seçenek olurdu.

Söz konusu hava saldırısından önce İran’ın, İsrail’in hava savunma sisteminin yetenekleri hakkında yeterli bilgi edinmesi ve bu sistemi siber saldırılarla çökertmesi gerekirdi. İran’ın düşük hızlı, hedefe varması saatler süren silahlı hava araçlarını bu saldırıda kullanmasının ise askeri mantığı yoktur. Bu tür saldırılar, ancak, baskın etkisi yapan, hipersonik füzelerin kitle halinde kullanılması ile mümkün olabilirdi. Eğer bu eylem, bazı çevrelerce iddia edildiği gibi anlaşma sonucunda şiddeti azaltılmış şekilde gerçekleştirilmiş bir eylem ise bu tarihe geçecek bir skandaldır.

SON SÖZ

Türkiye’nin kuzeyinde Karadeniz havzasında ABD, güneyinde Ortadoğu’da İsrail kaosu yaymak istemektedir. Ortadoğu’da kaosun ne zaman, nasıl sona ereceği belli değildir. Ortadoğu’nun en önemli sorunu, İsrail’in Tevrat’a dayalı yayılmacı jeostratejisidir.

Türkiye’nin Ortadoğu ile ilgili en önemli çıkarı ise bu bölgede istikrarın yeniden sağlanmasıdır. Türkiye’nin Ortadoğu jeostratejisi, bölgede istikrar için katkı sağlamak esasına göre tanzim edilmelidir.

Ortadoğu’da İran ile İsrail arasında gelişen bu gerginlik, sözde kurallara dayalı düzenin ve bu düzenin kurumu Birleşmiş Milletler’in, bölgede ve dünyada barışı sağlama konusunda yetersiz ve yeteneksiz olduğunu bir daha kanıtlamıştır. Bu düzen değişmelidir. 

Nejat Eslen

Emekli Tuğgeneral



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları