Olaylar Ve Görüşler

İki büyük tehdit - Gani AŞIK

10 Şubat 2022 Perşembe

Günümüzü karartan ve geleceğimizi ipotek altına alan iki tehdidin musibete dönüşen kıskacındayız. Cürcani, musibeti “insan doğasına aykırılık” olarak niteler. Bu ifade Kuran’da 10 yerde geçer. Yazı konusu “iki tehdit”, devletimizin hem yıkılıyor hem de soyuluyor olmasıyla ilgilidir.

Eğitimin kalitesi ve çağdaşlığı, laik temele dayandığı ölçüde anlamlıdır. AKP, eğitimi tarikatların topluma ve devlete dayattığı sorunlu ve hurafelerle dolu din temeline oturtarak Türk eğitim sistemini çökertmiştir. Bilimin, evrenin başlangıcını anlamaya çalışacak ölçüde geliştiği bir dünyada iktidar, seçmen tabanını genişletme ve “dava”sına sempatizan devşirme projesi olarak ülkeyi imam hatip okulları ile donatmıştır. Üniversitelerde kariyer yapmak için emek ve alın teri yerine, cemaati ve tarikatı arkana almanın yeterli olacağı, gerçek akademisyenlerin işitilmeyen feryatlarından anlaşılmaktadır. Bu nedenle Türk üniversiteleri, dünya ölçeğinde küme düşmüştür.

İHVANCI YAKLAŞIM

Ulusal bekamızın temel güvencesi kahraman ordumuz, emperyalizmin amaçları doğrultusunda FETÖ öncesi ve sonrası bilinen kumpaslarla ağır bir yıkıma uğratılmış ve Silahlı Kuvvetlerimizin millilik vasfı, ümmet ideolojisine dönüştürülmeye kalkışılmış; parlak gelecek vaat eden 900 albay bir kalemde tasfiye edilmiştir. TSK, eğitim kurumları ve hastaneleri elinden alınan dünyadaki tek ordu olsa da bu kahramanlar yuvasının Atası’na ve anayasaya bağlılığı sürecektir.

Yargıçlar ve savcılar, özellikle siyasi davalarda ve partili Cumhurbaşkanı’nın, muhalifi siyasi aktörlere açtığı tazminat davalarında HSK’nin ağır baskısı altındalar. Kimi davalarda, daha savcı ifade almadan, Cumhurbaşkanı ve adalet bakanları “Ona haddi bildirilecektir” açıklamaları yapabiliyor, sonra da “Türkiye hukuk devletidir” diyebiliyorlar. HSK’nin başına, siyaseti hukukun üstünde tutması ile ünlü Bozdağ getirildiğine göre, kim bilir “adalet” adına nice cümbüşler seyredeceğiz. “Mülkün temeli adalet” tutsaktır.

Ulusal Kurtuluş Savaşımızı yürüten ve Cumhuriyeti kuran “Gazi Meclis” ifadesini manevi varlığında bulan milli iradeye (egemenlik hakkına) sahip çıkamamış, milletin emanetini Saray’a devrederek külliyedeki sayısız ofislerden birisi haline dönüşmüştür. Laik hukuk devletinin ve demokrasinin başına gelen zincirleme belalar, devletin dağılma noktasına gelmiş olması ve toplumsal çürümüşlük, TBMM’nin, hâkimiyet hakkından feragat etmesiyle doğrudan ilgilidir. Atatürk anıtlarına saldırılar, artan hilafet hezeyanları, Kurtuluş Savaşı karşıtlarının kutsanması, hem parlamentonun devletteki ağırlığını yitirmesi hem de iktidarın İhvancı ideolojisi ile örtüşmektedir. Cumhuriyet tehlikede ve canavarla nazlı ceylan arasında bir hamlelik mesafe kaldı. Pek çok belirtiler yanında, şaşkın ve hadsiz bir belediye başkanının, “Önümüzdeki seçimler 100 yılın hesaplaşması olacaktır” sözü, bir zırva mıdır ya da üzerinde durulması gereken işaret fişeği midir, sorgulamaya değer.

UTANÇ VERİCİ

Yaşadığımız bir başka bela, milli felaket halini alan ve halka “Hint fakirliğini” iliklerine kadar hissettiren sistematik soygunlardır. Yıllardır pervasızca sürdürülen bu hazine yağmasının detaylarına girmeye yerim müsait değil. Sadece otoyol, tünel, köprü, havaalanı ile şehir hastaneleri ihale koşullarının ve maliyetlerinin milletvekillerinden bile gizlendiğini, yapımcı firmalarla olası anlaşmazlıklarda, Türk yargısı yerine emperyalist İngiliz yargısının yetkili kılındığını belirtmekle yetinelim. Sözleşmeler, karanlık ilişkileri Bekri Mustafa’nın imamlığından daha iyi anlatıyor.  

1957 seçimlerinde sağanak yağmur altında sandığa gidilirken Erzurum DP il başkanı, CHP il başkanı ile karşılaşır; “Başkan bu yağmur, oyların bizim sandığa yağacağını gösteriyor” der. CHP il başkanı da “Yanılıyorsun başkanım, bu yağmur sandıklarımızın oyla dolacağı, gözyaşlarınızın yağmur gibi akacağı anlamına gelir” karşılığını verir. Altmış beş yıl sonra bu zarif latifeler, genel başkanlar düzeyinde bile yerini aşağılama ve hakarete bıraktı. Ana muhalefet liderine iktidar beslemeli troller ordusunun küfürler yağdırması; İmamoğlu’nu, kör haset ve hazımsızlıktan beslenen kar suyunda boğma çabaları, demokrasimizin geldiği düzey açısından milletçe utancımızdır.

GANİ AŞIK

E. CHP KAYSERİ MİLLETVEKİLİ/MÜFTÜ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları