Olaylar Ve Görüşler

İdealist öğretmenler yetiştirme zamanı - Erdal ATICI

14 Mart 2022 Pazartesi

Grigoriy Petrov, “İdealist Öğretmen” kitabında, “Okul sayısı çok az. Okulun bulunduğu yerde ise iyi öğretmenler yok. Bir şeyler öğretseler bile, papağan gibi ezberletiyorlar. İnsanlara düşünmeyi öğretmiyorlar. Hayatın anlamını çözmeyi öğretmiyorlar. Halk ruhunun gücünü hissettirmiyorlar. Ve milyonlarca insan, tıpkı milyonlarca dönüm toprağın el değmeden ıssız bırakılması gibi, kendi haline bırakılıyor” der...

“İdealist Öğretmen”, Cumhuriyetin altın çağında, “Mefkûreci Öğretmen” adıyla dilimize çevrilmiştir. Özellikle Köy Enstitüleri öğrencileri tarafından çok okunmuş, çok sevilmiştir. Kitabın kahramanı genç matematik profesörü S.A. Raçinski, üniversitedeki parlak geleceğini bırakarak köyünde ilkokul öğretmeni olmuş, tüm engellemelere karşın köyündeki çocukları en iyi biçimde yetiştirmeye çalışmıştır.  

Petrov’un anlattığı eğitimle bugün bizim eğitimimiz arasında çok fark yok. Kitabı değerli kılan da bu özelliği. Biz de çocuklara düşünmeyi, aklını kullanmayı, yaşamın anlamını öğretemiyoruz. Okullarda yaşanan şiddet, parçalanmış sıralar, karalanmış duvarlar, çöp içinde sınıflar, kırılan aynalar onları iyi eğitemediğimizin kanıtı. 

KİM KARARTTI GELECEĞİMİZİ?

Öncelikle bu kötü gidişatı durduracak “idealist öğretmenler” yetiştirmek gerekiyor. Ama bugün bunu YÖK’e bağlı eğitim fakültelerinde gerçekleştirmek çok zor! 

Cumhuriyetin altın çağında, kuş uçmaz kervan geçmez dağ köylerine at sırtında ışık götüren, kumaş mendiliyle öğrencisinin burnunu silen, öğrencilerinin tırnağını kesen, başlarındaki biti ayıklayan, öğrencilerine yatılı okul kazandırmak için ücretsiz kurs veren, sınava kendi olanaklarıyla götüren, kendini yurduna adayan o idealist öğretmenler nasıl yetiştiyse o yolu bir kez daha bulmalıyız. Köy Enstitüleri, ilköğretmen okulları, eğitim enstitüleri, yüksek öğretmen okulları, bugünkü sistemden çok daha başarılıydı. Tamamı parasız yatılı olan bu okullarda okuyan öğrencilere öncelikle vatan, ulus sevgisi, kardeşlik, dayanışma, yardımlaşma gibi yüce kavramlar öğretilirdi. Bu kavramları kimler yok etti? Kimler kapattı o ışıklı okulları? Kimler kararttı geleceğimizi? 

JURNALCİ SİSTEM

Kimler olduklarını biliyoruz. Öğretmenlik mesleğinin nasıl çürütüldüğüne tanığız. Bugün, görevde olan idealist öğretmenler de köşeye sıkıştırılmışlar. Öğretmen yalnızca bakıcılık yapsın, öğrencileri sınıfta tutsun isteniyor. Teknisyen gibi gelip dersini versin. Dersin dışına çıkmasın. Halkın sorunlarını konuşmasın. Ülkemizde olan bitene seyirci kalsın. Öğretmenin saygınlığının azalması için kimi veliler de ellerinden geleni yapıyor. En küçük olayda okul basmaya geliyorlar. Öğretmene parmak sallıyorlar. Çocuklarına haklarını anlatırken, yapması gerekenleri hiç öğretmiyorlar. Sosyal medya, “dayakçı öğretmen” haberleriyle dolu. Birkaç kişinin yaptıklarından tüm öğretmenler sorumlu tutulmak isteniyor. 

Tepede “Cimer” diye bir kurum var. Dedikodu kazanı gibi, en küçük bir şey, aslı astarı araştırılmadan soruşturma konusu yapılıyor, jurnalcilik öğretmeni yıldırma politikasının aparatı olarak kullanılıyor. Okul idareleri eğitime ayıracakları zamanı Cimer’den gelen evrakları yanıtlamakla geçiriyor. 

Petrov, yöneticileri şöyle uyarıyor: “Unutmayın ki ulusun bilgisizliği, kabalığı, sarhoşluğu, hastalıkları, sefaleti, sizin ayıbınız, suçunuzdur...”

ERDAL ATICI

KÖY ENSTİTÜLERİ VE ÇAĞDAŞ EĞİTİM

VAKFI BAŞKANI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları