Olaylar Ve Görüşler

HATAY’DA SON DURUM NE? - SÜREYYA KÖLE

14 Kasım 2023 Salı

Umutsuz bir bekleyiş… Varlıktan yokluğa düşmüş onca insan... Kiminin halihazırda arsası varsa bile yeni bir ev yapacak parası yok. “İstimlak edecekler, TOKİ dikecekler evlerimizin yerine” diyorlar, “Hafif hasarlı binalara ağır hasarlı raporu verildiği oluyor kimi zaman bu nedenle.”

Yani kentin siluetini bozarak Hatay’ın özgün mimarisini açgözlülük eseri dikey yapılaşmaya kurban edecekler. İnsanlar ise söylenenin aksine hâlâ çadırlarda yaşamak zorunda. Özellikle narenciye bahçeleri ve zeytinlikler en çok sığınılan yerler arasında. Aileler, “Eskiden hafta sonları pikniğe, mangal yakmaya gelirdik buraya. Şimdi evimiz haline geldi” diyor. Hatta hâlâ konteyner bekleyen çok sayıda aile var.

Korkunç gece

Kimse o korkunç, yağmurlu ve soğuk geceyi hatırlamak istemiyor. Herkes aynı söylemde birleşiyor: “Bu, herhangi bir deprem değil. Birileri fay hattını harekete geçirecek bir şey yaptı.” Deprem uzmanlarını bile oldukça şaşırtacak bir yaklaşım bu. Ancak toplumun söz konusu düşüncesinin temel nedeni siyasetçilere zerre güveninin kalmamasından kaynaklı. Öyle ki depremzedeler, “Bunca sıkıntının arasında su, elektrik parası ödüyoruz. Kurumların birbirinden haberi yok. Birinin ‘olur’ dediğine diğeri itiraz ediyor” diyerek bıkkınlıklarını dile getiriyor.

Deprem mağdurlarının yakınmalarının ne anlama geldiğini bilmek için bir süre Hatay’da yaşamalısınız... “Göz gözü görmeyen, soluk almakta zorlandığımız günler yaşadık” diyenler kendilerini asbestten kentteki ağaçların koruduğunu söylüyor. Tozu bir ölçüde tutan ağaçların asbesti de engelleyeceğini düşünüyorlar. Hatay’da kötümserlik ile iyimserlik iç içe geçmiş durumda...

‘Gidin dediler’

Halk, “Altı gün boyunca enkazdan yükselen yardım çığlıklarını dinledik. Kimse gelmedi, bir başımızaydık” diyor. Yeni bir salgın hastalıktan ve yıkıntıların altında cesetler olduğuna değiniyorlar. Ayrıca bunların yüksek ateş, mide bulantısı, ishale yol açtığını söylüyorlar. Öte yandan Hatay’da içme suyu ve tuvalet sorunu da devam etmekte. Buna karşın deprem korkusu duyan insanlar, çadırlarda yaşamaya devam etmek zorunda. Evi az hasarlı olanlar bile geceyi çadırlarda geçiriyor.

Aynı şekilde ne doktor var ne ilaç. Ciddi sağlık sorunları baş gösterse ameliyat olacak hastane yok. Bütün bunlardan yakınan kent halkı, “Kaderimize terk ettiler bizi. Elimize otobüs ve uçak biletleri tutuşturup ‘Gidin buradan’ dediler” yorumunu yapıyor. Ayrıca yardımların dağıtımında “mezhepçilik” yapıldığına dikkat çekerek Hatay’ın Arap Alevilerinin bile ayrımcılığa uğradığını kaydediyorlar.

‘Mustafa Kemal’in Hatay’ı gözden çıkarıldı’

Atatürk’ün emaneti kentin “gözden çıkarıldığını” kaydeden Hataylılar, Reyhanlı’nın adı konulmamış bir Suriye haline getirildiğinin altını çiziyorlar. Yine kentte 1 milyondan fazla Suriyelinin olduğunu kaydederek aralarında oy kullananlar olduğu gibi muhtar seçilenlerin bile olduğunu söylüyorlar. Öğrendiğimize göre kentte doğan 260 bebeğin 240’ı Suriyeli imiş.

Hatay’da inşaat malzemelerinde ciddi bir fiyat artışı olmuş, işçilik ücretleri de tavan yapmış durumda. Halk fırsatçılardan yakınıyor. Aynı şekilde yıkım fırsatçıları da ortalıkta kol geziyor. Sözün özü Hatay, kırık dökük bir kent haline gelmiş. Her şeye karşın tek başına ayakta kalmaya çalışan halk, “Gitmedik, buradayız; Gidenler de mutlaka en kısa zamanda geri dönecek” diyerek umutlarını yitirmemeye çalışıyor...

SÜREYYA KÖLE - GAZETECİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları