Olaylar Ve Görüşler

Hapishanenin Doğuşu - AV. EDA KURT

09 Ağustos 2024 Cuma

Michel Foucault, başlıkla aynı adlı eserinde, siyasi iktidarın; kişi üzerinde nasıl bir güç uyguladığını, onu nasıl tipleştirdiğini ve yine siyasi iktidarın bireyselleşmeyi engelleyen klasik biçimlenişini anlatırken hapishanenin toplumsal yapı ile ilişkisini derinlemesine incelemektedir. Benzer şekilde kitle toplumu üzerine yapılan çalışmalarda da kitleyi oluşturan kişilerin kendi bireyselliklerinin silikleştiği ve tek başlarına olsalar eylemeyeceklerine ya da eylemeye cesaret edemeyeceklerine ve inanmayacaklarına, kitleyle birlikte kolaylıkla yöneldikleri tespit edilmiştir.

USTA DEMOGOGLAR

Frankfurt okulu ve eleştirel teori, itaat eden benlikle siyasal yapılanmalar arasındaki ilişkiyi derinlemesine incelemiştir. İtaat ilişkisini Nazi örneğindeki gibi korkunç ve kanlı kılan şeyin ne olduğunu, uygarlığın huzursuzluğu kavramı nezdinde Freudyan bir etki ile araştırmıştır. Frankfurt ekolü ve eleştirel teorinin en büyük soru işareti, kitleleri hızlıca kendine çekecek, onları manipüle edecek gamalı haç gibi sembollerin başarısıdır.

Kitle güçtür ve usta demogoglar elinde Nazi örneğinde de görüldüğü üzere oldukça tehlikeli bir silaha dönüşebilmektedir.

Kitle toplumu içinde yaşayan birey (tekil), (tikel ya da tümel tarafından) kuşatılmışlıklar hapishanesinde hapistir. Şeylere kültürel olarak tarafsız bakabilme ve yanlılıklarını bir kenara itebilme yeteneğinden sürekli olarak yoksun bırakılmak istenmektedir. Düşünce alet edavat kutusu içindeki malzemeler itibarıyla; bilim (sosyoloji, psikoloji, felsefe vb.), kültür ve sanatın yokluğu ile kuşatılmıştır. Bunlar yerine yanlılıkların altı çizilir ve bu yanlılıklar üzerinden yaratılan karşı argümanla (düşmanla) mücadele eder görüntüsü, iktidarın gücüne güç katar. Bu hapishanede bireyin içine düştüğü duruma başka türlü bakabilmesi için daha nesnel bir kendilik bilgisi geliştirmesi mümkün değildir.

İNSANIN ÖZNELLİĞİ

Birey derinlemesine bakmaktan, esnek ve hızlı bakabilme yeteneğinden ve yaptıklarının, olduklarının anlamından yoksundur. Tüm bu sebeplerden ötürü Pierre Simon De Laplace’in teorisinde olduğu gibi, “o argümana ihtiyaç duymadım” deme cesaretine sahip değildir.

Louis Althusser, Marx’ı kendi tabiriyle yeniden okumuş ve insanın öznelliğinin, özgürlüğünün, iradesinin vb. yapılanmaların zeminini anlamak için buraya, Marx’a yeniden başvurmak gerektiğini söylemiştir. Charles Dickens’ın romanlarına baktığınızda kent çeperine yığılan işçi mahallelerinin tasvirini görürsünüz. Bu tasvir aracılığıyla aslında büyük bir hapishane ve bu hapishanede büyük bir yoksulluk görülür.

EŞİTSİZLİK

Diğer tarafta ise büyük bir zenginlik ancak bu 1970’lerin sonunda çökmüş; 1974’teki petrol krizi ve diğer krizlerle birlikte modernitenin vaatlerinin gerçekleşmediği ortaya çıkmıştır. Eşitsizlik bağlamında Doğu-Batı bloku, 68 vb. hiyerarşik gruplaşmalarla şekillenen yeni dünyayı Marx’a yeniden dönerek anlamaya çalışmak anlamlı. Dünya tarihi bir maduniyet öyküsüne temelli ancak bu sadece insanın olduğu bir öykü değil; posthümanizmle birlikte artık merkezde doğa ve ona içkin tüm canlılar da var.

Dünyada yaşayan tüm canlıların dört milyar yıldır sahip olduğumuz ortak DNA’dan geldiği tartışılmaz şekilde ispatlı ve bu yüzden evrim bir kuram değil; bir olgu aslında. Ancak bunun dillendirilmesi, “müfredat”ta anlatılması yasak. Çünkü Darwin’in tehlikeli bulunan fikrine göre, önce akıl değil doğal seçilim gelmektedir. Başka bir hapishane de bilgi kirliliğine kasıtlı olarak maruz bırakılmak, yukarıda açıklanan gerekçelerle...

‘TIMARHANE’

Sokak hayvanlarının katledilmesini öngören kanun teklifi yasalaştı ve Resmi Gazete’de yayımlandı. Tüm itirazlara, tepkilere ve soruna ilişkin öldürme dışında alternatif çözümlerin varlığına rağmen. Anayasa Mahkemesi “de facto” lağvedildi... Hatay’ın seçilmiş vekili ve dolayısıyla Hatay halkının iradesi hukuksuz bir şekilde hapiste. Sosyal medya erişimi, iletişim, bir kişinin iki dudağının arasında. Çifte vergilendirme, ek MTV, emekli maaşına yapılan cüzi güncelleme. Pahalılık, konut sorunu, yandaş firmaların vergiden muafiyetleri... Adaletsizlik, muhalefet belediyelerini çalışamaz kılmak için akla gelmeyen hamleler, nepotizm, akademiden bürokrasiye devletin ve maalesef siyasi partilerin içinde koltuklarına yapışan “babişko Asumanlar”, mantıksızlık vs... Kısacası hepimiz hapisteyiz.

Belki de tımarhanede...

AV. EDA KURT



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları