Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Erksiz bırakılan erk: Yargı - Kadir Serkan Selçuk
Erkler ayrılığı ilkesi, demokrasinin olmazsa olmazıdır. Yasama, yürütme ve yargı birbirlerinden ne kadar bağımsız olabilirse demokrasi de o kadar gelişir.
Bununla birlikte, yasama ve yürütme erkleri arasındaki yakınlık, bir noktaya kadar olağan karşılanabilir. Çünkü özellikle parlamenter sistemde her ne kadar ayrı görünse de yürütmenin bir kolu olan bakanlar kurulu, genelde yasama organı olan meclisin içinden çıkar. Ancak buna rağmen meclis, çeşitli yollarla bakanları denetleme yetkisine sahiptir. İki erkin ayrılığı da bu noktada belirginleşir.
Ne yazık ki başkanlık sistemine geçişle beraber, bu durum sona ermiştir. Yasama tam anlamıyla yürütmenin emrine verilerek, etkisizleştirilmiştir. Artık TBMM, denetim hakkı bile bulunmayan etkisiz bir parlamentodur. Bir başka önemli erk olan yargının getirildiği durum ise TBMM’nin de gerisindedir. Bağımsızlığı neredeyse tamamen elinden alınmış, iktidarın emrine sokulmuştur.
Nadiren, iktidarın hoşuna gitmeyen kararlar alındığında da bütün oklar yargıya çevrilmekte, bağımsız ve özgür karar alması gereken bu kurum, kamuoyu önünde saldırıya uğramaktadır. Bunun sebebi, iktidarların yargıya ve nihayetinde demokrasiye bakışıdır.
Türkiye’de ister seçimle işbaşına gelsin ister darbeyle, iktidarlar, yargıyı kendi amaçlarına ulaşmak için araç olarak görmüşlerdir. Darbeciler, iktidarı ele alır almaz, hukuku çiğnemek pahasına yapmak istediklerini yapmışlardır. Seçimle gelenler ise kendilerini güçlü hissedip koltuklarını sağlama aldıklarını düşündüklerinde, aynı tavrı sergilemişlerdir. Yargıdaki dalkavuklar, ne kadar az sayıda olurlarsa olsunlar, buna çanak tutarak, makam ve mevki karşılığında ait oldukları camianın elini kolunu bağlamışlardır.
Adalete güvensizlik
“Yargı her zaman siyasetin emrine girmiştir. Bu kaçınılmaz bir durumdur” diyerek işin içinden sıyrılmak, kolay ancak yanlış bir tutumdur. Bunu kabullenmek, demokrasiyi elinin tersiyle itmek anlamına gelir. Tahkikat komisyonları, tutuklanan gazeteciler, gizli cemaat yapılanmaları bu kafanın ürünüdür.
Yargıyı siyasetin emrine vermek, bu kurumun diğer asli görevlerini yapmasını engeller. Gün gelir, adli bir davada bile iktidarın aldığı tavra göre karar verecek noktaya gelinebilir. Günümüzde adalete olan güvensizliğin sebebi tam da buradadır. Bir ülkede doğru veya yanlış, sosyal medya veya farklı çeşitli unsurlar hukuka yön vermeye başlamışsa, o ülkede hukuk için alarm zilleri çoktan çalmaya başlamış demektir.
İktidarın yargıyı getirdiği durum, ne yazık ki budur.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Cüneyt Özdemir'den teğmen Ebru Eroğlu'na iş teklifi
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Emekli askeri hakimden Varank’a sert yanıt!
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Fikret Orman'dan Talisca yanıtı!
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Salim Güran'ın ses kayıtları ortaya çıktı!