Olaylar Ve Görüşler

‘Ekonomist’in ekonomisi - Kadir Serkan SELÇUK

01 Şubat 2023 Çarşamba

Üretmek yaşadığını hissetmektir. Üreten kişi, hem bireysel hem de toplumsal olarak varlığının bilincinde olur. Kişiliği ve tavrı buna göre gelişir. Üretmeyen kişi ise bunun tam tersidir. Yaşamını bir şekilde idame ettirebilmeyi yeterli görür ve bunu sağladığını düşündüğü erke bağlılık ve minnet duyar.

ÜRETMEYENLERİN PARTİSİ

AKP, kurulup iktidara geldiği günden bu yana işte bu üretmeyen kesimlerin partisi oldu. Ekonomiyi üreterek büyütmek yerine sıcak parayla döndürebilmeyi amaçlayan AKP, bugüne kadar girdiği her seçimde, doğasına uygun olarak, üretmeyen kesimlerden daha yüksek oy aldı. 

Erdoğan, iktidarı süresince üretime dayanan bir ekonomik model benimsemedi. Kendini hep sıcak paraya muhtaç hissetti. Üretime katılamayan ve bu sebeple yoksul kalan kesimleri ise yardımlarla yanına çekti.

Bu durum, çalışmayan ve çalışmaktan umudunu kesen kişilere başka çare bırakmamak anlamına geliyordu. Çalışmadan ellerine geçen ürün ve hizmetler sebebiyle, iktidara minnet duyma zorunluluğu hissettiler. “Ben neden iş bulamıyorum” sorusunu sormak ise asla akıllarına gelmedi. 

SUYA DÜŞEN PLAN

Bu ekonomik düzen, işsizlikle baş edemeyen iktidarın tek çaresi olarak karşımıza çıktı. Cumhuriyet tarihinin en büyük krizinin yaşandığı 2001 yılında bile işsizlik oranı yüzde 8.4 iken, AKP’li yıllarda işsizlik genelde yüzde 10’un üzerinde oldu.

Yüzdelere bakıldığında, yaratılan işsizler ordusunun iktidar partisine sırt çevirdiği düşünülebilir. İşsiz yığınların iktidar partisine uzun yıllar düzenli olarak oy vermesi ise, ancak ve ancak üretimin durma noktasında olduğu ülkelerde yaşanır. AKP işte böyle bir Türkiye yarattı.

İktidarın Batı ile sıcak ilişkiler içerisinde bulunduğu yılların ekonomik alandaki özeti böyleydi. Ancak ABD’nin ve AB’nin açık ve etkin desteğiyle iktidara gelen Erdoğan’ın, kendini yeteri derecede güçlü görüp ülkeyi demokrasiden uzaklaştırmasıyla ve birçok konuda Batı’ya sırt çevirmesiyle işler değişti. Uzun yıllar ekonominin ayakta kalmasını sağlayan sıcak para akışı durdu. Üretim yapmadan sadece sıcak para ile ekonomiyi döndürme planı suya düşen Erdoğan, bu durum karşısında yeni yollar aramaya başladı.

5 NİSAN KRİZİ GİBİ

Bulduğu çözüm, faizlerin düşürülmesiydi. Oysa bu plan, dönemin başbakanı ekonomi profesörü Tansu Çiller tarafından 1994’te denenmiş, bunun sonucunda döviz patlamış ve sonuç fiyasko olmuştu.

Bugün Erdoğan, Çiller ne yaptıysa aynısını yapıyor. Ülkeyi 5 Nisan krizine götüren Çiller’den ders almak yerine onun politikasını aynen uygulamaya devam ediyor. Çiller iktisat profesörüydü; Erdoğan da gittiği her yerde ekonomist olduğunu haykırıyor. 

Keşke bu ünlü “ekonomist”imiz, biraz da ekonomi tarihi bilgisi edinip eski krizlerden ders almayı becerebilseydi.

KADİR SERKAN SELÇUK



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları