Olaylar Ve Görüşler

Eğitim ve özgür düşünce - Halit Payza

02 Ekim 2024 Çarşamba

Başlıktaki sorunun yanıtını geçtiğimiz günlerde AKP milletvekili Hulusi Akar, “Bir Allah korkusu, iki kuldan utanmak” olarak açıkladı. Thomas Edison’a göre, “Bir mermer parçası için heykeltıraş ne ise ruh için de eğitim odur.” Albert Einstein’e göre, “Gerçeklerin öğretilmesi değil, düşünmek için aklın eğitilmesi”, Mustafa Kemal Atatürk için de “Bir milleti, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatmak” içindir. 

Akar’ın bu biçimde görüş belirtmesi, çağdaş eğitim anlayışı, laiklik, bilimsel düşünce ve bireysel özgürlükler açısından ele alındığında tartışmaya açıktır. Akar’ın bu söylemi dinsel eğitimi, bilimsel, laik, çağdaş eğitimlerin yerine koyduğu için yanlıştır. 

Laik bir devlette eğitim, tüm vatandaşlar için eşit ve bilimsel olmak zorundadır. Akar’ın ifadesi laiklik karşıtıdır. Eğitimin ereği; yalnızca belli bir dinsel öğretiye göre değil, çok yönlü ve tarafsız bilgi temelli bir öğretiye dayalı olmasıdır. Eğitim dinler üstü, bilimsel, kültürel ve etik içeriğe sahip olmalıdır.

BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Akar’ın ifadesi bilimsel ve eleştirel düşünceye de karşıdır. Eğitim bireye eleştirel ve bilimsel düşünme yeteneği kazandırmalı; edilgen değil sorgulayıcı bireyler yetiştirmeyi amaçlamalıdır. Eğitimin Allah korkusu, kuldan utanma gibi teolojik sınırlandırılması, bilimsel düşüncenin, özgürce sorgulamanın önünü kesebilir.  Modern toplumlarda laiklik esastır, demokratik toplumlarda bireyler bu konuda özgür olmalıdır. Eğitimin dini ağırlıklı olması, farklı düşüncelere sahip bireyler üzerinde baskı yaratacak, bireylerin özgür iradelerini kısıtlayacak, seküler düşüncenin önünü kesecektir. Eğitimin amacı dinsel öğretiye dayalı birey yetiştirmek değil, toplumsal, ekonomik, kültürel, bilimsel gelişimlerini de sağlamaktır. Eğitim bireylerin sosyal, kültürel yaşama, işgücüne katıldıklarında kendilerini çok yönlü geliştirmeleri için bilgi, beceriyle donatmaları için verilir. Eğitimi yalnızca Allah korkusu, kuldan utanmaya indirgenmesi çağdaş toplumların gereksinim duyduğu analitik düşücenin, yaratıcı, çok yönlü bireylerin yetişmesinin engellenmesi demektir.

Tarihsel açıdan bakıldığında yalnızca teolojik eğitimle bireyin yetiştirdiği dönemler karanlık çağlar olarak adlandırılmışlardır. Aydınlanmayla birlikte eğitimin dinin ötesine geçtiği, toplumun gereksinimlerine yönelik geliştiği ortadadır. Bilimsel, teknolojik gelişmeler, toplumların ilerlemesinin dini eğitim modelleriyle değil, çağdaş, seküler eğitim yönetmeleriyle olacağını göstermiştir. Toplumların çağdaşlaşmasında eğitimin toplumların gereksinimlerine yanıt vermeleri kaçınılmazdır. Eğitimin yalnızca dinsel nitelikli olması, gelişmenin gerisinde kalınmasına neden olabilir. Eğitimin yalnızca belli bir dini eksenli olması, toplumda var olan farklı inanç sistemlerini dışlayıcı nitelik kazanabilir, ayrıştırma toplumsal barışı ortadan kaldırıcı olabilir. “Bir Allah korkusu, iki kuldan utanmak” görüşü eğitimde çoğulculuk, hoşgörü, toplumun bütünün bir aradalığına zarar verebilir. Bu nedenle, eğitim dini bir amaca yönelik olarak değil, tarafsız, çok yönlü birey yetiştirme anlayışıyla ele alınmalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları