Olaylar Ve Görüşler

Eğitim aslında nedir? - MUSTAFA GAZALCI

24 Eylül 2024 Salı

18. yüzyılın sonuyla 19. yüzyılın başında yaşayan, çağdaş eğitimin öncülerinden İsviçreli Johann Heinrich Pestalozzi, “Eğitim sevgidir, iyi örnek olmaktır; başka bir şey değil” diyerek anlatır eğitimi.

Geçmişte Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı yapmış AKP Kayseri Milletvekili Hulusi Akar’a göre “eğitimin amacı; bir Allah korkusu, iki kuldan utanma”ymış. Sevgiye, iyi örnek olmaya karşı korku ve kuldan utanmak.

Hulusi Akar yetiştiği meslekle ilgili, diploma törenlerinde “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen genç teğmenlerle ilgili susuyor, hiç ilgisi olmadığı çocuk eğitimi konusunda ortaçağ mantığıyla konuşuyor.

Gerçi Hulusi Akar’ın bu sözleri, AKP döneminde 22 yıldır uygulanan 4+4+4’lü, ÇEDES’li MESEM’li, Diyanet Akademili eğitimi özetliyor.

ÇEDES’le manevi danışman adıyla pedagojik yeterliliği olmadan okullara sokulan imam ve din görevlileri, küçücük çocuklara mezar maketi ve başka etkinliklerle sevgi yerine korku aşılamıyorlar mı? MESEM uygulamasıyla 4 gün işyerinde, bir gün okulda karın tokluğuna sömürülen çocuklar mı, yoksa bu çağdışı uygulamayı çocuklara yaşatan milli eğitim bakanı mı sorumlu? Bu durumdan utanması gereken kim?

ANAYASAYA AYKIRI

Hulusi Akar’ın sözleri anayasaya, Milli Eğitim Temel Yasası’na, altında devlet olarak imzamız bulunan çocuk hakları sözleşmesine aykırıdır.

Anayasanın 42. maddesi: “...Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır”,1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun (METK) 2. maddesindeki eğitimin “hür ve bilimsel” yapılması öngörüyor.

Aslında bize özgü olduğu söylenen “Türkiye yüzyılı maarif modeli”nin de tıpkı ekonomik modelimiz! gibi battığını, yapılan ulusal ve uluslararası sınav sonuçlarından, raporlardan görüyoruz.

OECD RAPORU

AKP’nin 22 yıldır Cumhuriyetin “Öğretim Birliği”ne dayanan laik, bilimsel eğitimi anlayışını adım adım dinselleştirme ve özelleştirmenin getirdiği acı sonuç ortada.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) “Bir Bakışta Eğitim 2024” raporu açıklandı. Bu rapora göre;

Türkiye yüzde 48 ile 3-5 yaş grubu çocuklar için okullaşma oranının en düşük olduğu OECD ülkesi.

18-24 yaş aralığındaki yaklaşık her üç gençten biri (yüzde 31.1) ne eğitimde ne istihdamda. (OECD ortalamasında bu oran 13.7)

Türkiye, ilkokul kademesinde kamu harcamalarının payının en düşük, özel harcamaların payının en yüksek olduğu ülke. İlkokul kademesinde özel harcamaların payı yüzde 23, OECD ortalamasında yüzde 6.

Türkiye ilkokul kademesinde hane halkının yaptığı eğitim harcamalarının payı OECD ülkeleri ortalamasının yaklaşık dört katı. Türkiye yüzde 19, OECD yüzde 5.

İşte AKP eğitiminin “Allah korkulu, kuldan utanan” eğitimi dinselleştiren, özelleştiren yanlış eğitim politikalarının sonucu. Her 5 çocuktan biri okula aç gidiyor. Eğitim aşamaları yükseldikçe okullaşma oranı düşüyor. Üniversite bitiren yaklaşık her üç gençten biri işsiz. Eğitim harcamaları velinin sırtında.

Ülkemizin aydınlık geleceği yeniden Öğretim Birliği’ne dayanan laik, bilimsel, nitelikli Cumhuriyet eğitimine dönmekle olur. Bu da korkuyla değil “sevgiyle iyi örnek olmakla” olur. Yazıyı Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitimle ilgili ünlü özdeyişiyle bitirelim: “Eğitimdir ki bir ulusu, ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum olarak yaşatır ya da tutsaklık ve düşkünlüğe bırakır.”

MUSTAFA GAZALCI

16. VE 22. DÖNEM DENİZLİ MİLLETVEKİLİ, EĞİTİMCİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları