Olaylar Ve Görüşler

Dış politikadaki tehlike - Ahmet Süha UMAR

30 Mayıs 2022 Pazartesi

Uluslararası ilişkilerin ve devletlerin saygınlığının temelini oluşturan “güvenilir olmak” ve “inandırıcılık” kavramları, bir ülkenin hukuk devleti niteliğinin de göstergeleridir. Devletler arasında ilişkiler, “ahde vefa” ilkesine dayanır. İnandırıcılık ise bir devletin sözünün arkasında durması, söylediklerini yapması anlamını taşır. Bir devlet, güvenilir olduğunu, imzaladığı ve anayasasının öngördüğü usule uygun olarak onayladığı sözleşmelere uyarak gösterir. Söylediklerini yaptığı ölçüde inandırıcı olur.

AĞIR SONUÇLAR DOĞURUR

Türkiye Cumhuriyeti’ni hukuk devleti niteliğinden uzaklaştırdığına inanılan Gezi Davası mahkûmiyet kararları, dış ilişkilerimizi olumsuz etkileyecek, Türkiye’nin kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nden dışlanmasına kadar varan gelişmelere yol açabilecektir. AB Parlamentosu’nun aldığı son karar, bu açıdan önemli bir işarettir. Türkiye’nin taraf olduğu AİHS hükümlerini ve yargı yetkisini tanıdığı AİHM kararlarını yok saymak, İstanbul Sözleşmesi’nden, Danıştay savcılarının ifadesiyle, “hukuka uygun olmayan” biçimde çekilmek, Atatürk’ün miras bıraktığı, uluslararası taahhütlere sadakat ilkesine dayalı dış politikadan ayrılmak anlamını taşır.  

SAYGINLIĞIN KAYNAĞI

Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu günden başlayarak iç ve dış siyasetinde çağdaş uygarlığın temel değerlerini benimsemiş, bu sayede güvenliğini sağlayabilmiş, kalkınmasını barış içinde gerçekleştirmiştir. Biz Cumhuriyet Türkiyesi’nin diplomatları, yıllarca onurla üstlendiğimiz ülkemizi yurtdışında temsil görevimiz sırasında, Atatürk’ün gösterdiği, akla ve bilime dayalı çağdaş uygarlık yolunda, Türkiye’nin çoğulcu demokrasi, özgürlükler ve hukuk devleti niteliğinin, ülkemize ve ulusumuza, dünyada saygın bir yer kazandırdığına tanık olduk. Bu saygınlıktan güç aldık.

KAMPLAŞMA TEHLİKESİ

Ukrayna-Rusya savaşı, güvenlik, siyasi ve ekonomik dengeler bakımından, 2. Dünya Savaşı sonrasına benzer biçimde yeni bir kamplaşma tehlikesine işaret etmektedir. Türkiye’yi dış politikada, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği gibi zor tercihler karşısında bırakacak bu yeni ortam, Cumhuriyetin kuruluş değerlerine dönmeyi zorunlu ve gerekli kılmaktadır. Ukrayna krizi sırasında Montrö Sözleşmesi konusunda izlenen tutum, doğru yönde atılmış bir adımdır.

BÜYÜK SORUMLULUK

Aksine bir yaklaşım, bugünün değişken dünya koşullarında Türkiye’yi, Cumhuriyet değerlerine ve özgürlükçü demokrasi tercihine ters değerlerin egemen olduğu bir yöne savurabilir. Ülkemizin yüz yıllık kalkınma ve çağdaşlaşma hamlesini kesintiye uğratabilir. Bizi iç, dış, ekonomik, her alanda ciddi risk ve tehditlerle karşı karşıya bırakabilir. Bu nedenle dış politikamızın “ adalet mülkün temelidir” anlayışının, anayasamızda ifadesini bulan, “hukuk devleti” hükmü doğrultusunda, Türkiye’nin ulusal çıkarlarına mutlak öncelik verecek şekilde yürütülmesi, gelecek kuşaklara karşı manevi bir borç, tarihi bir görevdir. 

Türkiye dış politikada tehlikeli bir bilinmeze koşarken suskun kalmak, ağır bir sorumluluktur. Suskun kalanlar, hele de suskun kalmak istemeyenleri engellemeye çalışanlar, bu tutumlarının utancını ve vebalini sonsuza dek taşıyacaklardır. 

AHMET SÜHA UMAR

EMEKLİ BÜYÜKELÇİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları