Olaylar Ve Görüşler

Bilim ve yaşam yolculuğu - Halil AKSU

17 Haziran 2022 Cuma

Size, “Şu kadar ayınız kaldı” dense, neler yapardınız? Çok ağır, zor bir konu. İmkânınız varsa, belki hayallerinizi gerçekleştirmeye çalışır, sevdiklerinizle kaliteli zaman geçirmek, işlerinizi düzene koymak, en yakınlarınızla vedalaşmak isterdiniz. 

Ya ölümü ötelemek, hatta mümkünse ölümsüz olmak ister miydiniz?  

Gerontoloji bilim dalını duydunuz mu? Ülkemizde “yaşlılık bilimi”, yaşlı insanlarımızla ilgilenmek gibi konularla ilgilenirken, gelişmiş toplumlarda, bilim insanları, yaşlanmayı ötelemek, durdurmak, hatta tersine çevirmek gibi yöntemler üzerine çalışıyorlar. Yaşlanmayla gelen kemik erimesi, unutkanlık, kalp yetmezliği gibi hastalıkların sebepleri çok çeşitli. Ama bunları araştırdıkça, sebeplerini daha iyi anladıkça, bunların üstesinden gelmek mümkün. Son dönemdeki gelişmeler oldukça umut veriyor.  

Zihniyet olarak bunu düşünmek, bunun mümkün olabileceğini varsaymak, daha kaliteli bir ömür sürmek hepimiz için muhteşem olmaz mı? Bu, devletlerin sağlık harcamaları bakımından da büyük bir avantaj oluşturur. 

ETKİSİ AZALTILABİLİRDİ

Pandeminin ekonomik sonuçları dünyaya trilyonlarca dolara mal oldu. Oysa önlemler almak, sadece milyar dolarlar seviyesinde Ar-Ge bütçeleriyle mümkün olabilirdi. Aynı mantıktan hareketle, yaşlanmanın sonuçlarına katlanmak yerine, neden önleyici tedbirler almıyoruz? Kesinlikle almalıyız. Son günümüze kadar insanca yaşamalıyız. 

Penisilini bilirsiniz. 1928’de Londra’da Alexander Fleming tarafından keşfedildi. Pek çok hastalık bundan sonra tedavi edildi, pek çok kişi ölmekten kurtuldu. Muhteşem bir icattı. Öncesini hatırlayalım. Bulaşıcı hastalığı olanlar, ağır ateşe yakalananlar, tedavi edilemeden, genelde kaderlerine terk edilirdi. 

Ya bugün? Genetik gelişti. Biyoteknoloji gelişti. Yaşam bilimleri, genel olarak çok ileri düzeye ulaştı ve hızla gelişiyor. Ama bu hizmetler herkese aynı şekilde, aynı kalitede ulaşmıyor. Gelişmiş ülkelerin büyük şehirlerindeki üst gelir grubu, bu tür gelişmiş hizmetleri ilk önce elde ediyor. 

Hizmetler gelişir, yaygınlaşır, daha geniş kitlelere ulaşırsa çokça veri birikir. Veri, biyoteknoloji için gereken en önemli girdidir. Ne kadar çok veri, o kadar başarılı sonuç demektir. Böylelikle çok hayat kurtulur, yaşam kalitemiz gelişir. 

Yaşlanmayla gelen hastalıklara özel olarak odaklanılmalıdır. Bunların tedavisi hem vatandaşların daha sağlıklı bir yaşam sürmelerini sağlayacak, hem devletlerin sağlık giderlerinin azalmasına sebep olacaktır. 

HEYECAN VERİCİ GELİŞİM

70, 80, 90 yaşındaki vatandaşlarımız, 30 – 40 yaşındaki halleri gibi yaşasalar, hoş olmaz mı? Bilim insanları 2000 yılından sonra doğmuş gençlerin 100, hatta 120 yaşına kadar rahatça yaşayabileceklerini öngörmekteler. Hatta bilim ve teknoloji, yaşlanmanın hızından daha hızlı gelişmekte. 

Bu durumda bizler ölmeden önce, sürekli yeni bir tedavi şekli çıkacak, bir türlü hasta olmayacağız. Hatta acaba hiç ölmeyecek miyiz? Ölümsüz olmak ister misiniz? Aynı şehirde, aynı eşle, aynı evde, kaç yüzyıl yaşamak istersiniz? Daha sayısızca soru sıralayabiliriz. Önümüzdeki yıllarda bu konuları daha çok konuşacağız... 

HALİL AKSU

YÖNETİM DANIŞMANI DİJİTAL DÖNÜŞÜM UZMANI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları