Olaylar Ve Görüşler

‘Beyaz adam’ ve Türkler - Muhammed NUREDDİN

10 Mart 2022 Perşembe

İstatistikler, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki savaşların yüzde 81’inin ABD tarafından yapıldığını gösteriyor. Bu bilgiyi vermemizin nedeni, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı sonrası, Batı medyasının Rusya’ya karşı eşi benzeri görülmemiş kampanyası. 

Batılı önyargı, “beyaz adamın” diğer insan ırkları üzerindeki “üstünlüğüne” odaklanarak ortaya çıktı. Buradaki “beyaz”, özellikle ten rengi anlamına gelmez. Batı Avrupa’ya yerleşen adam anlamına gelir. Sonra Amerika kıtasının kuzeyine, sonra onunla birlikte Avustralya’ya taşınmıştır. Bu tanımda, tüm dünya halkları uygar sınıflandırmanın dışındadır, hatta insan uygarlığı için “tehlike” oluşturabilir. Beyaz adamla sınırlı olan betimlemeler, yalnızca savaş nedeniyle evlerinden edilen insanların “temel farkındalığı” değil, daha ziyade rolü olması gerekenden çok daha büyük hale gelen aydınlar ve medya profesyonelleri içindir. 

‘BEYAZ’ İÇİN BEYAZ OLMAMAK

“Beyaz adam”, sarışın, mavi gözlü, Avrupalı mültecidir. Suriyeli veya Afgan değildir. “Bizden biri” ve AB üyesidir. Beyaz adam, Batı Avrupa futbol kulüpleridir. Siyahi, Japon, Koreli, Türk, Arap oyunculara gelince, onlar “beyaz kulüpler”de “beyaz oyuncuya” hizmet ederler sadece. FIFA, sadece “beyaz takımları” ve kulüpleri desteklemek için örgütlenmiştir. Afganistan ve Irak’taki ABD işgallerine, İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırılarına karşı hiçbir şey yapmaz. 

“Beyaz adam”ın uygarlığı, İsviçre’nin tarihsel “tarafsızlığı”ndan uzaklaşması, İsveç ve Finlandiya gibi “barışçıl” ülkelerden Ukrayna’ya silah göndermesi anlamına gelir. Pahalı parfüm kullanan sarışın kadının refahı için küreselleşme anlamına gelir. Berlin’de, New York’ta lüks otomobil kullanmak anlamına gelir. Dostoyevski’yi, üniversite müfredatından çıkarmak anlamına gelir. Bu durumu herkes biliyordu. Ukrayna kriziyle doruk noktasına ulaştı.

Bu dönemde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’ya karşı, Ukrayna’yı AB üyesi yapma çağrılarını eleştirdi ve şunu sordu: Türkiye; AB üyesi olmak için, saldırganlığa maruz mu kalmalı?

Hayır. Türkiye; saldırıya uğrasa bile AB üyesi olamaz. Türkiye’nin özgürlükler ve insan haklarına saygı konusundaki zayıf sicili bir yana, AB beyaz adamın “uygar” topluluğudur. Türkiye galaksilere ulaşsa da AB’ye ulaşamaz. Türkiye’nin Avrupalı ve Hıristiyan olmadığını, yani “beyaz” olmadığını söylerler. 

NATO NİÇİN KURULMUŞTUR?

NATO da sadece “beyaz hedeflere” hizmet etmek için kurulmuştur. Bu nedenle Erdoğan’ın, ittifakın Ukrayna’yı da içine alarak genişletilmesinin “dünya barışı”nın çıkarına olduğunu söylemesi gariptir. Batı’ya göre dünya barışı, sadece beyazların barışıdır. Dolayısıyla Türk muhalefetinin Rusya karşıtı açıklamaları, tuhaftır, “Batılı” görünmektedir. Bilmelidirler ki NATO koruyucu ve kurtarıcı değildir. 

AKP’nin beceriksiz politikalarını, Büyük Ortadoğu Projesi’ndeki eşbaşkanlığını kimse savunamaz. Türkiye; Arap dünyasında kimseyi kendisine düşmanlaştıramaz. Arap dünyasını parçalamaya da çalışamaz. Ama Türk muhalefeti bilmelidir ki, “kurtarıcı Süpermen” Brüksel’deki “beyaz adam” değildir. Beyaz adam, kendisine eşit ortak aramaz. Mürit arar. 

Türkiye; hiçbir zaman NATO’nun eşit ortağı olmadı. AB üyesi de olamaz. ABD Türkleri, 1950 - 53 arasında, Kore’de, beyaz adam için bedavaya ölen bir asker deposu olarak gördü. Mustafa Kemal Atatürk; Türk dış politikasını, sadece Türkiye’nin ulusal çıkarları üzerine inşa etmiştir. Kurtuluş Savaşı’yla kurulan Türkiye; Lozan’da Batı’ya karşı çetin müzakereler yürütmüş, aynı zamanda Sovyetler Birliği’yle yakın ilişkiler kurmuştur. Türkiye ve SSCB ilişkilerindeki altın çağ, Atatürk dönemidir. Asıl devrim, Türk toplumunda gerçekleşmiştir. Dengeli ve akılcı politikalar, Lozan’dan sonra Montrö’yle zirveye ulaşmıştır.

MUHAMMED NUREDDİN

LÜBNANLI AKADEMİSYEN 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları