Olaylar Ve Görüşler

‘Barışa hayır’ savaşa evet mi demek?

04 Ekim 2016 Salı

Kolombiya’daki barış referandumundan hayır çıktı. Ama barış anlaşması hâlâ geçerli çünkü anayasal olarak böyle bir plebisite sunma ve sonuçlarına uyma zorunluluğu yok. Ayrıca sonuçtan hemen sonra, taraflar çatışmasızlık kararını sürdürme niyetlerini açıkladılar.

Kolombiya hükümeti ile FARC-EP hareketi arasındaki anlaşmanın ardından bu yazıyı yazarken henüz biten halkoylamasında sonuç, bütün beklentilerin aksine, sürpriz olarak ‘No-Hayır’ çıktı. Sandıkların neredeyse hepsinin sayımları tamamlandığı şu sırada, ‘Si-Evet’ oyu yüzde 49.77 görünüyor, yani 6.373.332 oy; ‘No-Hayır’ oyu ise yüzde 50.22, yani 6.424.604 oy idi. Peki, bu sonuçla klasik tanımla ‘halkın iradesi’ Kolombiya’da savaş mı istiyor?

Katılım yüzde 37.5
Madem hiç sevmesem de matematiğe vurulmuş iradeyle (!), yani sayılarla başladık, o zaman sayılarla devam edelim. Burada bir başka bir sayı daha var ki çok önemli. Oylamaya katılanların oranı sadece yüzde 37.42. Yani Kolombiyalıların çok net olarak yüzde 60’ından fazlası oylamaya katılmadı. Acaba uzaktan baktıklarında savaşı, mesela ülkenin sadece bir bölgesi yaşıyor ya da deprem gibi yıkıcı ama kısa bir anlık bir felaket olarak gördüklerinden mi yok gibi davranıyorlar?

Umutsuzlar kaybettirdi
Halbuki tam aksine, savaş ülkenin her yerinde ve tam yerinde bir deyimle bütün hücrelerine sinmiş bir şekilde yaşandığından, bu, çok yüksek bir katılmama oranı. Yani burada anlaşmayı halkoylamasına götüren hükümet, sadece aşırı sağın, paramiliterlerin, savaş ekonomisinin, yıllardır beslenmiş ve körüklenmiş acıların toplamı olan ‘hayır’ oylarına karşı değil, esas olarak “Nasıl olsa hiçbir şey değişmeyecek” anlayışına, ‘umutsuzluğa’ karşı kaybetti.

Nada/Hiçbir şey
San Vicente Caguen’nin dağlarında, FARC-EP gerillasının en etkili olduğu bölgenin ortasındaki bir köyde, FARC milislerinden genç bir kadınla konuştuğumda barışı o kadar güzel anlatmıştı ki: “Düşünsene artık kendi toprağımız olacak. Kahve yetiştireceğiz, belki kakao. Geceleri onların arasında bu yıldızları seyrederken, ‘Ah hiç daha güzel olabileceğinizi düşünemezdim’ diyeceğim onlara. Sonra şuraya bir ev yapacağız, gerçek bir ev, kocaman bir çatısı olacak... Kardeşlerim dönecek dağlardan...” Çok yaşlı babaannesi onu dinliyordu. 2 çocuğunu paramiliterler öldürmüştü. Bir çocuğu, iki torunu dağda ölmüştü. Genç kız bir ara sustuğunda ona sordum: “Sen ne dersin?” Elini şöyle havada salladı, Kolombiya tavrıyla bir puf çekti, sonra “Nada” dedi, yani “Hiçbir şey”... İşte bu “Nada”, yüzyıllık savaşın içinde her şeyi yaşamış çoğunluğun fikriydi.

Resmen yaşamayanlar
Gerçi yaşlı kadının ve o köyde yaşayanların çoğunun kimlikleri bile olmadığından, oy kullanmaları da söz konusu değildi. Çünkü çok uzun süren savaşta nüfus kaydı olmayan çok insan var bölgede. Bu yüzden FARC-EP’in, aynı Guatemala gerillası URNG gibi, kendi hâkimiyetinin yoğun olduğu bölgelerden, eğer yasal parti olsaydı bile, ilk seçimlerde çok yüksek oy alabilmesi mümkün değildi. Aslında bu halkoylamasının resmi kâğıtlara yansımayan bir tarafı da bu. Çünkü oradakiler zaten ‘resmi’ olarak, yaşamıyorlar. Ayrıca gerilla mücadelesi ile legal parti çalışması ya da böyle bir oylama tamamen farklı şeyler. Guatemala’da URNG gerilla komutanı Thomas, bunu, “Düşünsene önce futbol oynuyordun, sonra basketbol oynamaya başlıyorsun” diye anlatıyordu. Yani hiçbir şey önceki etkinliği ile aynı şekilde yansımıyordu.

Esas kaybeden hükümet
Bu referandumun, daha doğrusu sadece evet ya da hayır’dan oluştuğu için hukuksal olarak plebisitin esas kaybedeni, hükümet. Çünkü FARC görüşmelerin başından beri aslında böyle bir halkoylamasınıplebisiti değil, bütün unsurlarla birlikte yeni bir kurucu anayasa öneriyor ve bu anayasanın oylanmasını talep ediyordu. Hükümet tarafının talebi olarak ileri sürülen plebisitte hayır sonucu çıkmasının kaybedeni, bu anlamda, FARC değil. Ayrıca henüz müzakerelerin başında Havana’da FARC delegeleri ile görüştüğümde, “Dün terörist diye nitelendirdikleriyle bugün masaya oturuyorlar” diyorlardı.

FARC da etkilenecek
Ancak eksik ya da topal da olsa, hayır oyu FARC’ı mutlaka etkileyecek. Eski başkan Uribe için bir zafer olan bu sonuç, FARC ve gerilla açısından haklarını kısıtlayacak bir nitelik taşıyor. Özellikle özel yargılama biçimi ve suçların cezalandırılmasına ilişkin Uribe’nin propagandasını üstüne oturttuğu öğelerin değişmesi söz konusu. Zaten birçok uluslararası analistin yorumuna göre, ‘hayır’ çıkma nedenlerinin başında, savaşın her iki tarafının kurbanlarının barış sürecine tam olarak katılmasının başarılamaması geliyor. Her ne kadar FARC-EP, kendisinin neden olduğu acıların kurbanlarına tazminat ödeyeceğini açıklasa da, sonucu pek etkilemedi.

Çatışmasızlık devam
Bundan sonra ne olacağına gelince... Öncelikle şu söylenmeli: Anlaşma hâlâ geçerli çünkü anayasal olarak böyle bir plebisite sunma ve sonuçlarına uyma zorunluluğu yok. Ayrıca sonuçların gelmesinden hemen sonra, taraflar çatışmasızlık kararını sürdürme niyetlerini açıkladılar. FARC-EP ilk basın toplantısında, “Bu sonuç, derin kin ve nefreti ekenlerin halkı ne kadar etkilediklerini gösterdi ama bizi geleceğimizi barışla inşa etme hayalimizden vazgeçirmedi” açıklaması yaptı. Ancak yasal olarak etkisi olmasa da moral olarak etkisi olmayacağını söylemek mümkün değil.

Anketler yanıldı
Halkın geniş kesimi “Umutsuzlar”a geri dönelim. Oylamaya katılmayan ‘umutsuzlar’ın oranının yüzde 60 olmasını gerçekten ben de beklemiyordum. Gelgelelim katılmama oranındaki bu yüksekliğin nedenlerinden biri de kamuoyu yoklamalarının hep yüzde 60-65 civarında görünmesiydi. Bu durumdan herkes o kadar rehavete kapılmıştı ki ‘Hayır’cılar bile neredeyse hiç kampanya yürütmedi. Son günlerde Kolombiya sokaklarında bir tane ‘Hayır’ gösterisine, hatta ‘Hayır’ afişine bile rastlamadım.
Yine FARC, ulusal konferanstan önce anlaşmadan politik olarak hoşnut olmadıklarını deklare etmişti. Bunu FARC yöneticilerine sorduğumda “Gerillalardan sadece 80-100 kişilik bir grup ve konferansta ikna oldular” demişlerdi. FARC gerillalarının sayısı bu durumda daha da artabilir (ki bana 200-300 gerilla olduğu söylenmişti). Bir de bu sonuç FARC’ın içerisinde kendilerini çok fazla açığa çıkarmayan, özellikle kendi geleceklerine ilişkin rahatsız olan gerillaların da kendilerini artık daha yüksek sesle ifade etmelerine neden olacaktır. Gerillaların haklarının ‘Hayır’ın baskısıyla daha kısıtlanabilir hale gelmesi, bu durumu daha hızlı biçimde açığa çıkartabilir.

Diğer savaşanlar
Bu durumda Kolombiya’nın diğer savaşanları ne yapacak? ELN, son yaptığı açıklamada 5 Ekim’e kadar ateşkes ilan etmişti. Bu sonuçlar gösteriyor ki, ELN kaldığı yerden savaşmaya devam edecek. Paramiliterler zaten hiç durmadılar. Hatta 2 Ekim referandum günü de FARC üyesi olduklarını iddia ettikleri kişileri kaçırıp öldürdüler. Zaten özellikle oylamanın gerçek çoğunluğu olan oy kullanmayan ‘Umutsuzlar’ın bu düşüncelerinin esas nedeni de paramiliterler. Çoğunluk, Kolombiya devleti tarafından kurulan, suç işleme özgürlüğüne sahip paramiliterlerin ortadan kalkacağına hiç ihtimal vermiyor. Konuştuğum Kolombiyalı avukatlar aslında maaşları daha yüksek olan polislerin istifa ederek daha düşük maaşlı da olsa paramiliter olmak için başvurduklarını, çünkü suç üzerinden inanılmaz bir ranta sahip olduklarını anlatıyorlardı.

Durum çok karışık
Ayrıca son günlerde Türkiye’de yaygın olarak seyredildiğini duyduğum “Narcos” adlı dizinin konusu olan Kolombiya mafyasının sona ereceğini zaten hiç kimse düşünmüyor. Her şey birbirine o kadar karışmış durumda ki... 1990’larda yapılan barış anlaşmaları sonucunda kendisini tasfiye eden solcu M-19 gerillalarından biri Uribe’nin partisinde yönetici olmuşken, yine barış sonucu legalleşen Maocu eski bir gerilla lideri kokain kaçakçılığı yapan bir mafya lideri olarak geçen yıl Venezüella sınırında öldürüldü.

Umudu kaybetme
Savaş sadece insanları değil, yaşama sevincini, umudu öldürüyor. Bu yüzden koca bir ‘umutsuzluk’un kazandığı halkoylamasının ardından FARC-EP genel sekreteri Ricardo Tellez’in bana, bizim için söylediğini, bugün tekrar onlara söylemek gerekiyor sanırım: “Baskı altında bile, mutlaka iyimser olmak gerekir. Çünkü bir gece, ne kadar kara ise sabah o kadar aydınlık olacaktır...” * Yazar, Belgeselci.

METİN YEĞİN 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları