Olaylar Ve Görüşler

Attilâ İlhan düşüncesinde Kuvayi Milliye, Atatürk ve Sultan Galiyev

12 Ekim 2019 Cumartesi

YAZAR: ÖNDER EGE

Attilâ İlhan’ın ölüm yıldönümü 10.10.2005 tarihiydi. Tam 14 yıl geçmiş “Kaptansız.” Attilâ İlhan, büyük bir şair olmanın yanında, bir düşünür ve gerçek bir Türk aydını idi. Bu satırların yazarı için ise bir öncü, belki de bir rol modeldi. Onun şiirleri, romanları ve düşünsel yaklaşımları yaşamımda bir pusula vazifesi görmüştür. Duygusal yaşamımın belki de özetidir şu dizeleri:
“Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir.
Azıcık okşasam sanki çocuktular,
Bıraksam korkudan gözleri sislenir.
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir.”
Yıllar önce bir gün, Elmadağ’da Divan Pastanesi’nde onun ile uzun bir sohbetimiz olmuştu. Muhteşemdi.
Yan masada bekleyen
Gözleri kızların,
Sabırsızlıkla haykırıyor
“Hadi kalk, kaptan bizimle olsun”
Oysa o bir bütün halkındır
İmgelerimize yansıyan
Ve Attilâ muştusu hakikat olan
Güzelim tut gökkuşağını
İşte millet yeniden ayağa kalkıyor
Türk ordusunun devletin ve milletin bekasını korumak için terör yuvalarına karşı operasyon yaptığı bugünlerde biz, Attilâ İlhan’ın edebi kişiliğini bir başka yazıya bırakarak düşünsel yaşamımıza getirdiği katkı üzerinde duracağız. Özellikle de “Attilâ İlhan ile Kuvayi Milliye, Galiyev ve antiemperyalizm” kavramlarını ele almaya gayret edeceğiz.

İlhan için Kuvayi Milliye
Nazan Kahraman tarafından kaleme alınan ve oldukça beğenilen, “Türkiye Solunda Bir Figür Olarak Attilâ İlhan” isimli akademik makale, bu kısa yazı için yararlandığımız temel bir kaynak olmuştur. (Ankara Ün., İLEF dergisi, 2016, S. 3 (1) bahar, s.91-119)
Attilâ İlhan, “Kuvayi Milliye” kavramını, 1970’lerde emperyalizmin Türkiye üzerindeki emellerine karşı “solda birlik” çağrısının bir tutkalı olarak kullanmıştır. Bunun nedeni ise 1970’lerde bir kısım Türk solunun Kemalizm ile arasına koyduğu mesafedir. Çünkü o dönemde sol, görüş ayrılıkları temelinde farklı sosyalizm anlayışları ve devrim stratejileri ile oldukça dağınık bir haldeydi.
Attilâ İlhan, başat çatışmanın emperyalizm ile “Kuvayi Milliye” arasında geçtiğini düşünmektedir. Bazen İlhan, yazılarında “Müdafaai Hukuk” kavramını da kullanmıştır. Bu husus, MDD yaklaşımını dolaylı olarak benimsediği tespitinin yanında iki yaklaşım ile açıklanabilir.
Birinci yaklaşım; Kemalizm ile ilgilidir. Attilâ İlhan, Mustafa Kemal önderliğindeki antiemperyalist ulusal demokratik devrimi, “İkinci Fransız İhtilali” olarak nitelendirir. Ayrıca İlhan, Türkiye’de milli burjuvazi olmaması nedeniyle Türk milliyetçiliğinin sınıfsal tabandan yoksun olduğu sonucuna varır.
İkinci yaklaşım; sosyal sınıfların var olmadığı Kurtuluş Savaşı ve izleyen dönemde köylü, eşraf, aydınlar ve bürokratlardan oluşan sınıfsız ve imtiyazsız bir halkın, emperyalizm karşısında topyekûn vermiş olduğu destansı mücadelenin altının çizilmesidir.

Atatürk ve Galiyev
Attilâ İlhan’ın, emperyalizme karşı yaklaşımının ideolojik temeli; Mustafa Kemal Atatürk ile Mir Seyid Sultan Galiyev’den beslenir. Bu doğrultuda Attilâ İlhan, Türkiye gibi burjuvazi ve işçi sınıfının tam olarak oluşmadığı toplumlarda asıl çelişkinin emek-sermaye arasında değil, metropol ülkeler ile mazlumlar arasında olduğu sonucuna varmıştır. Nazan Kahraman’ın belirttiği gibi, Türkiye’ye özgü koşullar üzerinden çelişkinin emek-sermaye çelişkisi olmadığı düşüncesi Attilâ İlhan’ı Tatar Müslüman devrimci Sultan Galiyev ve onun “Mazlum Milletler” kuramını benimseme noktasına getirmiştir.
İlhan’a göre, Galiyev’in “Devrim mutlaka mazlum milletlerden yani Doğu’dan gelecektir” tespiti, Avrupa sosyalist teorisinin yanıldığını göstermiş ve sınıf yerine millet kavramını merkeze alan bir sosyalizmi mümkün hale getirmiştir. Sultan Galiyev, İlhan için Batı dışı bir toplum olarak Türkiye’ye özgü sosyalizm kavrayışının teorik çerçevesini oluşturmuştur.
Attilâ İlhan, ayrıca Galiyev’in Mustafa Kemal ile benzer ve hatta ilişki içerisinde olduğu savunarak, Kuvayi Milliye hareketini Galiyev tezleri doğrultusunda sosyalizme yönelik atılan büyük ve güçlü bir adım olarak nitelendirmiştir. İlhan, Türkiye’de Kemalizm’in hâkim kılınmasıyla ancak sosyalizme geçişin mümkün olabileceğini, antiemperyalist mücadeleyi ve Galiyevcilik düşüncesini yaşamının sonuna dek istikrarlı bir şekilde savunmuştur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları