Olaylar Ve Görüşler

Atatürk Cumhuriyet ve gençler - Prof. Dr. Çağatay Güler

06 Aralık 2024 Cuma

Mustafa Kemal Atatürk’ün gençlere verdiği önem, onun Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine ilişkin sağgörüsünün bir yansımasıdır. Gençleri ülkenin en değerli potansiyeli olarak görmüş ve onların eğitimine, bilinçlenmesine ve toplumsal yaşama katılımına büyük önem vermiştir. Ona göre gençler, ülkenin geleceğini inşa edecek önemli aktörlerdir.

Atatürk, Gençliğe Hitabe’de gençleri Türkiye Cumhuriyeti’nin güvencesi saymış ve onlara “Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir” diyerek seslenmiştir. Bu hitabe, onlara duyduğu güvenin ve onlara yüklediği sorumluluğun kanıtıdır. Gençler bu sorumluluğun bilincinde olduklarını “Atatürk’ün askerleriyiz” sözüyle ifade etmektedirler.

Atatürk’ün “Bütün ümidim gençliktedir” sözü, onun genç kuşaklara olan inancını ortaya koyar. Ülkenin geleceğinin gençlerin ellerinde şekilleneceğine inanmış ve onlara büyük sorumluluklar yüklemiştir. “Bir millet, savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, eğitim ordusunu tamamlamazsa o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi mümkün değildir” sözü de gençlerin eğitimine verdiği önemi vurgulamaktadır. Harf Devrimi, Tevhidi Tedrisat Kanunu (Eğitim Birliği Yasası) ve çeşitli eğitim kurumlarının açılması bu yaklaşımın önemli adımlarıdır. Atatürk’ün öncülüğünde kurulan Halkevleri, sosyal, kültürel ve sanatsal etkinliklerle, gençlerin donanımlı bireyler olarak yetişmelerini amaçlamıştır.

‘FİKRİ HÜR, VİCDANI HÜR’

Atatürk, Cumhuriyetin gençlerce korunacağına ve geliştirileceğine inanmıştır. Bu nedenle gençleri “Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” nesiller olarak yetiştirmeyi amaçlamıştır. En önemli öncelikli hedefi gençlerin bilimsel düşünceye, çağdaş değerlere ve ulusal bilince sahip olmalarıdır. Gençlerin bilinçli, eğitimli ve çağdaş bireyler olarak yetişmesi, Cumhuriyetin temel ilkelerinin korunmasını sağlayacaktır. Gençler ülkeyi koruyacak, onu daha da ileriye taşıyacaklardır.

Son yıllarda toplumda giderek artan düzeyde bir kutuplaşma yaratılmak isteniyor. Atatürk’ün mirasını savunan, laik ve modern bir toplum isteyen gençler, otoriter eğilimli bazı çevreler tarafından bir tehdit olarak algılanabiliyor. Atatürkçü ilkeleri savunan gençlerin laik devlet düzenine olan bağlılığı, kimi kesimler tarafından “rahatsız edici” bulunuyor. Bu nedenle Atatürkçü gençler, baskı ve haksızlıklara maruz kalabiliyor.

Eğitim politikalarındaki değişiklikler, müfredatın Atatürk’ün ilke ve inkılaplarını yeterince içermemesi veya bu konularda sansür uygulanması bu baskılara ortam oluşturmaya yöneliktir. Son yıllarda düşünce ve ifade hak ve özgürlüklerine yönelik kısıtlamalar, gençlerin fikirlerini özgürce ifade etmelerini engelliyor.

Bu durum, nitelikli beyin göçüne yol açarak bilimsel, kültürel ve ekonomik kalkınmamızı olumsuz etkileyecektir. Ülkenin, gençlerin dinamizminden, yenilikçi fikirlerinden ve modernleşme çabalarından yoksun kalmasına yol açacak bilimsel ve teknolojik ilerlemesini de olumsuz etkileyecektir.

BASKI ARTIYOR

Baskılar, kısa vadede toplumsal huzursuzluklara yol açarken uzun vadede ülkenin modernleşme, ilerleme ve kalkınma potansiyelini baltalayacaktır.

Ülkemizin geleceği, genç kuşakların özgürce düşünmesine, araştırmasına ve sorgulamasına bağlıdır. Atatürkçü düşünceyi savunan gençlerin susturulması, ülkenin demokratikleşme sürecini baltalar ve toplumsal ilerlemeye engeller. Ülke giderek daha kapalı, daha az yaratıcı ve daha az özgür bir topluma dönüşür. Bu durum, ülkenin küresel rekabet gücünü ve yurttaşların refahını da olumsuz etkiler.

Kısacası Atatürkçü gençlere yönelik baskılar, ülkemizin demokratik, laik ve çağdaş bir ülke olarak varlığını sürdürebilmesi için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Gençlerin özgürce kendilerini ifade edebildiği, eleştirel düşüncenin ve yaratıcılığın desteklendiği bir ortam, aydınlık bir gelecek için vazgeçilmezdir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları