Olaylar Ve Görüşler

AKP’nin kaderi Esad’ın elinde mi? - Dr. Hande Orhon ÖZDAĞ

07 Eylül 2022 Çarşamba

Suriye krizi, başından beri AKP dış politikasının sınandığı bir vaka oldu. Varılan nokta, AKP’nin siyasal çıkarları çerçevesinde Suriye’nin nasıl araçsallaştırıldığını bir kez daha gösteriyor. Suriye krizi, AKP’nin iktidar mücadelesinin görece rahatladığı bir dönemde başladı. Ergenekon, Balyoz gibi davalarla, Avrasyacı seçkinler ve Kemalist muhalefet bastırılmış, Kürt açılımıyla önemli bir destek sağlanmış, 2010’daki anayasa referandumuyla AKP’ye hizmet eden önemli değişiklikler yapılmıştı.

AKP, Batı kaynaklı “ılımlı İslamcı” ideolojisini hem bölgede hem de Türkiye’de perçinlemek için Suriye krizini önemli bir fırsat olarak gördü. En önemli destekçileri ABD, AB ve Ortadoğulu müttefikleriyle Suriye’yi kendi çıkarları çerçevesinde dizayn etmeye yöneldi. Batı’yla ittifak sorunlardan azade değildi. Sorunlar genelde radikal cihatçılar ve PYD-YPG konusunda tırmanıyordu. Yine de AKP iktidarının Kürt açılımının devam ettiği süreçte, YPG lideri Salih Müslim kırmızı halıyla karşılandı, Peşmerge’nin Suriye’ye Türkiye üzerinden geçmesine izin verildi. ABD ile Şubat 2015’te eğit-donat anlaşması ve Temmuz 2015’te İncirlik Mutabakatı imzalanabildi.

GÜDÜMLÜ İKTİDAR

İncirlik Mutabakatı AKP’nin Türkiye’deki akıbeti açısından kritik bir öneme sahipti. Haziran 2015 seçimlerinde tek başına hükümet kurma çoğunluğunu kaybeden Erdoğan, yeniden seçim yapılmasını ve tek başına hükümet kurmayı istiyordu. İncirlik Mutabakatı sayesinde ABD’nin onayını alan AKP, terör örgütü PKK’ye operasyon düzenleyerek hem 7 Haziran’da barajı geçip AKP’nin tek parti iktidarını sürdürememesine neden olan HDP’yi zayıflattı hem de milliyetçiliği yükselterek iktidarını koruyabildi. Dolayısıyla ABD, İncirlik Mutabakatı ile AKP’nin iktidarda kalmasına önemli bir destek verdi. 

15 Temmuz sonrasında Türkiye’nin siyasal ortamıyla birlikte AKP’nin Suriye politikası da değişti. Erdoğan, ABD ve Avrupa’dan aradığı desteği bulamazken İran ve Rusya’dan destek gördü. Bu durum AKP’yi Suriye’de Rusya ve İran’la işbirliği yapmaya, Suriye devletinin egemenliğini tanımaya zorladı. İktidarını korumak için MHP ile işbirliği yapmak zorunda kalan AKP, Suriye’de de söylem bazında daha “milliyetçi” daha güvenlikçi bir noktaya kaydı.

SURİYE’YLE DİYALOG

AKP’nin şimdi yine iktidar mücadelesi için bir “Suriye” hamlesine ihtiyacı var. “Beka” söylemi ve kutuplaşmadan beslenen Erdoğan yönetimi olası bir Suriye operasyonuna bel bağlamış durumda. Ayrıca ekonomik krizin baskısıyla tırmanan sığınmacılar sorunu çerçevesinde muhalefetin elini zayıflatmak zorunda. Operasyona onay vermeyen Rusya ve İran ise sorunların Esad’la diyalog çerçevesinde çözülmesi konusunda ısrarcı. Soçi Zirvesi’nde Putin’in Erdoğan’a destek vereceğinin sinyalleri ise Erdoğan’ı Esad’la diyaloğa daha da zorladı. Hem iktidar yanlısı kalemler hem de bizzat siyasetçiler kamuoyunu böyle bir görüşmeye hazırlamaya çalışıyor. Ancak görüşme iddiaları doğrulanmış değil. Zira Erdoğan yönetimi görüşmeye ve sorunları diyalogla çözmeye razı gelse bile Esad’ın tutumu önemli. Esad’ın önemli kazanımlar elde etmeden Erdoğan’ı güçlendirebilecek bu hamleyi yapmaya yanaşmayacağı da ortada. Yoksa bu kez, AKP iktidarının kaderi Esad’ın ellerinde mi?

DR. HANDE ORHON ÖZDAĞ

ÖĞRETİM GÖREVLİSİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları