Olaylar Ve Görüşler

Afet dönemlerinde gerçekleri gizlemenin yolu: 'Mucize haberciliği' - Dr. Göksel BASMACI

15 Şubat 2023 Çarşamba

Mucize, en yalın haliyle insanları hayran bırakan olağanüstü bir olay olarak tanımlanabilir. Son yıllarda afet olaylarının artmasıyla birlikte sıklıkla duyduğumuz bu kelime, yeni bir habercilik dilini de beraberinde getirdi. Enerji, otomotiv ve inşaat gibi çeşitli alanlarda yatırımları olan ve siyasetle yakın bir ilişki içinde bulunan medya için son derece işlevsel bir kavram olan “mucize” günümüz basınının afetlerdeki başucu kelimesi olarak yaygın şekilde kullanılır hale geldi.

Kamu yararını görmezden gelen ve kendi menfaatlerini düşünen medya, deprem, yangın ve sel gibi afetlerde yetkili kişi/kurumlara sorumluluklarını hatırlatmak yerine, dramatik müziklerle ve görsellerle halkın algısını başka yöne çekmeye çalışmakta. Bir bebeğin saatler sonra enkaz altından çıkarılması elbette mucizedir ve haber değeri vardır. Ancak bu haberi yalın bir şekilde bebeğin/çocuğun görseline odaklanmadan vermek, gerek ailesinin gerekse çocuğun gelecekteki sağlığı için oldukça önemlidir. Ne yazık ki “mucize haberciliği”nde bu gibi kaygılar ve sorumlu anlayış görülmemekte. Mucize gazeteciliğinde en temel dertler canı yanan kişi ya da kişilerin dertleri değil kurumların siyasi ve ekonomik menfaatleridir.

ONURSUZ ‘UZMANLIK’ ALANI

Mucize kavramı üzerinden çok sayıda görselle kamuoyunun duygularını sömüren bir habercilik türü olan bu gazetecilik alanını, baskıcı sistemlerde ve medyadaki sahiplik yapısının karmaşık olduğu yerlerde görmek mümkün. Sorumlu olanlardan hesap sorulmadığı, halkın sözcülüğünün üstlenilmediği ve patronların çıkarlarına ters düşen haberlerin yapılmadığı bir alan olan mucize haberciliği bu özellikleriyle gazeteciliğin en onursuz “uzmanlık” alanı olarak tanımlanabilir.

Kahramanmaraş merkezli yaşanan ve birçok güneydoğu şehrini etkileyen 7.7’lik ve 7.6’lık depremlerde de bunun çeşitli uygulamalarına şahit olduk. Depremin olmasıyla birlikte gerek iç gerekse dış kamuoyu gözlerini bölgeden gelen haberlere dikti. Çok sayıda kişinin öldüğü ve yaralandığı felaketin habercilik boyutu da oldukça kötüydü.

UCUZ TAKTİK

Depremde yakınlarını kaybeden kişilerin acılarının dramatize edilmesi ön planda tutulurken depremzedelerin isyanları ve çığlıkları “mucize muhabirler” tarafından görmezden gelindi. Çeşitli eleştiriler olduğu anda mikrofonu yurttaştan geri çeken alanında “uzman muhabirler” olası bir baskıdan çekinerek yurttaşların acılarını ve taleplerini aktarmadılar. Öte yandan inşaat alanında yatırımı olan sahiplerine ve ortaklarına gelecek eleştirilerin önüne geçmek için büyük mücadele verdiler.

İşte böyle bir alandır “mucize gazeteciliği”. Ne yazık ki tekelleşmiş ve siyasetle kol kola girmiş medya düzeninin gerçekleri gizlemede kullandığı ucuz bir taktiğidir. Halk, söz konusu “mucize muhabirleri” onursuz habercilik mücadeleleriyle her daim hatırlayacaktır.

Mesleğini deprem bölgesinde gerçeklere dayalı ve kamu yararını gözeterek şerefli şekilde bir yapmaya çalışan basın emekçilerine selam olsun.  

DR. GÖKSEL BASMACI

İLETİŞİM BİLİMCİ 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları