Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İçimizden Geçen Zaman...
Kenter Tiyatrosu’ndan farklı bir yeni yıl tebriği aldım: Zaman temalı! \n
\n“Zaman okuldur, biz orada öğreniriz/Zaman ateştir, içinde yanarız” diyor kocayan bir yıl daha arkamızda kalırken...\n
\nBu satırların hemen altında gene Amerikalı tiyatro yazarı Donald Margulies’den bir “zaman” alıntısı dikkat çekiyor: \n
\n“Önünde koskoca bir hayat var, kıskandığım bu” diyor Margulies karakterlerinden biri: \n
\n“Bir zamanlar benim yürüdüğüm yollarda şimdi senin yürüdüğünü görüp de geçen zamanı düşünmemek elde değil. Elimde değil. İşte derdim bu. Görmüyor musun? Zaman.” \n
\nEskiden hiç umursamadığım “zaman”ı, giderek daha sık düşünür oldum. \n
\n“Yılbaşı” dendiğinde, geçmiş yıllarda aklıma yalnız “yeni başlangıçların coşkusu” gelirdi: Tertemiz, henüz hiç açılmamış; hiç yaşanmamış yepyeni bir sayfanın beyazlığı… \n
\nYeni bir yılın heyecanı benim için sadece buydu. \n
\nSevdiklerim eksildikçe ve zamanın geri dönmezliği içimde bir yara gibi yer ettikçe; yıldönümlerinin yalnız başlangıç değil, aynı zamanda büyük birer son olduğunu fark ettim. \n
\nYıl başları, doğum günleri, evlilik yıldönümleri; her seferinde zaman üzerinde artık daha çok düşündüğüm tarihler olmaya başladı.\n
\nZaman yaşlanmaz\n
\nBu yıl ortasındaydı sanıyorum. Ölüm yıldönümü vesilesiyle İlhan Selçuk’un yapmış olduğu müthiş bir “zaman” tanımına rastladım. \n
\n“Yaşam süreci birbirine geçmiş eklemlerden oluşur” demişti yokluğunu hep daha çok hissettiğim, hep daha çok özlediğim yazar: “Her bir aşama daha öncesini içerir ve sürekli gençliğin gizemi insanın bütün hayatını bir anda duyumsayabilmesidir. An’ın değeri işte bu noktada odaklaşıyor çünkü an ne geçmiştir ne gelecektir. Her ikisini de kapsayan özü, içinde yaşadığımız zamanda bulabiliriz. İçinde yaşadığımız an’da zamanı algılayıp duyumsamak gençliğin iksiridir. Çünkü zaman yaşlanmaz…” \n
\nİlhan Selçuk “zaman”ı başka bir derinlik, olgunluk ve farkındalıkla yaşayan, tanıdığım ender insanlardan biriydi. \n
\n“Uzunluğu, genişliği, derinliği biliyorduk/Zamanı tanımıyorduk” diyordu çocukluğunu ve kardeşlerini anlattığı bir yazısında örneğin (“Turhan”): \n
\n“Dördüncü boyutun (“zamanın” NC) bize hazırladığı tuzaktan habersizdik. \n
\nZamanı duyumsamaya başladığımız gün, yaşam değişti, dördüncü boyut ikimizi de uçurumuna çekmeye başladı…” \n
\nİlhan Selçuk’un “içinden geçen zaman”, düşünceyle aydınlanan ancak salt bilgiyle değil beraberinde yaşanmışlığın zengin tortusuyla gelen bilgelikle ışıyan bir zamandı. \n
\nBir de şairlerin tılsımlı zamanı var… \n
\nO daha çok duyumsanan bir zaman…\n
\nEnis Batur’un “Le Rouge et Le Noir”daki zamanı örneğin… \n
\n“Eskiden bir bahar vardı, lavta ve arp,/düşmezdi elimizden Le Rouge et \n
\nLe Noir; /üşürdü kadınlar, ellerimiz eldiven, /atkıydı kollarımız engerek soğukta,/ karakışın ardından çözülürdü yumak:/ Tuz ve tütsü, kül ve duman, kelimeler, /sesler ve tınılar ve gece: Gecenin sonunda ışık vardı….\n
\nMis kokulu kızıl gül gibi zaman\n
\nNâzım Hikmet’in unutulmaz “aşk” zamanı… \n
\n“İçimde mis kokulu/kızıl bir gül gibi duruyor zaman./Ama bugün cumaymış, yarın cumartesiymiş,/çoğum gitmiş de azım kalmış, umrumda değil…”\n
\nVe bu ülkede -heyhat!- hiç gündemden düşmeyen “hapistekileri” yaşatan “yaşamaya dair” zaman… \n
\n“Diyelim ki, hapisteyiz, /yaşımız da elliye yakın,/ daha on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının./ Yine de dışarıyla beraber yaşayacağız, \n
\ninsanları, hayvanları kavgası ve rüzgârıyla/ yani, duvarın arkasındaki dışarıyla./ \n
\nYani, nasıl ve nerede olursak olalım/hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...” \n
\nNihayet Nâzım’ın o çok sevdiğim dizeleri; “Masalların Masalı’ndaki zaman”…\n
\n“...Su başında durmuşuz/ çınar, ben, kedi, güneş bir de ömrümüz./Suda suretimiz çıkıyor/çınarın, benim, kedinin, güneşin bir de ömrümüzün./Suyun şavkı vuruyor bize./Çınara, bana, kediye, güneşe bir de ömrümüze...\n
\nSu başında durmuşuz./ Önce kedi gidecek/kaybolacak suda sureti./Sonra ben gideceğim/kaybolacak suda suretim./Sonra çınar gidecek/kaybolacak suda sureti./Sonra su gidecek/güneş kalacak,/sonra o da gidecek… \n
\nSu başında durmuşuz/ çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz./Su serin,/ \n
\nçınar ulu, ben şiir yazıyorum,/kedi uyukluyor,/ güneş sıcak,/çok şükür yaşıyoruz. Suyun şavkı vuruyor bize/ çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.’’\n
\nSiz içinizden geçen zamanı böyle hiç düşündünüz mü?\n
\nBaşta Kenter oyuncuları olmak üzere, dolu, verimli ve sağlıklı zamanlar dileğiyle tüm okurlarımın yeni yılını kutlarım.
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Cüneyt Özdemir'den teğmen Ebru Eroğlu'na iş teklifi
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Emekli askeri hakimden Varank’a sert yanıt!
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Fikret Orman'dan Talisca yanıtı!
- Salim Güran'ın ses kayıtları ortaya çıktı!