Mustafa K. Erdemol

Yaptırımların etkisi ne oldu?

04 Kasım 2018 Pazar

İran, Batı basınında hem büyük (80 milyon) hem de eğitimli nüfusuyla, doğal kaynaklardaki zenginliğiyle, nihayet ABD Başkanı Donald Trump’ın iptal ettiği nükleer anlaşma sayesinde kısa süre önce dış dünyaya açılmış olmasıyla “Ortadoğu’nun Almanya’sı” olarak değerlendiriliyordu. İlk dalga yaptırımların İran Riyal’inin çöküşüne yol açtığı anımsanırsa, daha geniş olacağı bilinen 4 Kasım başlangıçlı yaptırımların etkisi İran ekonomisi üzerinde bir hayli zorluklar doğuracak. Yaptırımların asıl hedefi ülkenin çelik, alüminyum ve otomobil sektörlerini hammaddeden yoksun bırakmak.
Her şeyden önce İran’ın yabancı paraya ihtiyacı var. ABD’nin yaptırımları bunu imkânsız hale getiriyor. İran Ortadoğu’dan Kuzey Afrika’ya kadar etkili olan ciddi bir güç. Büyük bir pazar, ki bu 300 milyondan fazla tüketiciye ulaşması demek. 2015 yılında bir durgunluk yaşayan İran ekonomisi, 2016 yılında yüzde 12.5 büyüdü. ABD yaptırımları sadece İran’ı değil, İran’da faaliyet gösteren Batılı firmaları da vuracak. Alman şirketi Siemens’in CEO’su Joe Kaeser, ABD’nin ekonomik yaptırımlarının kendilerini de olumsuz etkileyeceğini açıklamıştı. Dolar karşısında yüzde 80 değer kaybeden riyalin çöküşü İranlılara zarar veriyor. Para birimi zayıflarken, yatırımcılar varlıklarını altın külçe ve madeni para gibi maddi varlıklar aracılığıyla korumaya çalışıyorlar. Özellikle ülke genelinde işsizlik artarken, ithal malların maliyeti nedeniyle enflasyon daha yüksek seviyelerde seyrediyor. Yaptırımlar nedeniyle altyapı yatırımlarının geliştirilememesi yüzünden su ve elektrik kesintileri yaşanıyor. Yaptırımların bir başka etkisi de İran ekonomisindeki yapısal sorunları ortaya çıkarmış olması.
ABD yaptırımları delme girişimleri karşısında da taviz vermez bir tutum sergiledi hep. 2015 yılında Fransız bankası BNP Paribas’a yaptırım ihlali iddiaları nedeniyle 9 milyar dolarlık para cezası verdi bir ABD mahkemesi. Birçok uluslararası şirket için ABD pazarlarına erişimi kaybetme riski, İran’daki çıkarlarından daha önemli. Bu nedenle yaptırımlara karşı çıkma ihtimali düşük. AB dış politika sorumlusu Federica Mogherini, “ABD’nin küresel ağırlığı” nedeniyle karşı karşıya kalınan zorluklardan söz etti örneğin. aptırımların yeniden uygulanacağı belli olduğunda İran yönetimi karşı bir önlem olarak Hürmüz Boğazı’nı kapatacağını açıklamıştı. Kapatırsa sonuçları ne olur, ayrıca konuşulur ama her şeyden önce İran bunu yapabilir mi?
Uluslararası deniz hukukuna göre bu olası görünmüyor. Çünkü 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre Hürmüz Boğazı, “Körfez ile açık deniz arasındaki tek kapı” olduğu için “uluslararası bir boğaz” kabul ediliyor. Bu nedenle tüm gemiler transit geçiş hakkına sahip. Uluslararası yasalar ve sözleşmeler uyarınca, geçiş hakkı askıya alınamaz. Boğazla bağlantılı olan ülkeler, tabii ki İran da, bu geçiş hakkını inkâr edemez. Hatta bu ülkeler, İran da dahil, gemilerin güvenli geçişinden sorumlular.
İran parlamentosu 1982 BM sözleşmesini onaylamadı ama İran hükümeti imzaladı. Dolayısıyla sözleşmeyi ihlal edecek herhangi bir eyleme girişemez. Ancak, İran bu sözleşmeyi imzalarken anlaşmaya katılan ülkeler için sadece “transit geçiş hakkının” tanınacağını açıklamıştı, bu bir fark yaratır mı kesin değil tabii ki.
ABD’nin, BM sözleşmesine imza atmadığını da anımsatalım bu arada. Bu nedenle İran, ABD gemilerine “transit geçiş hakkını” tanımıyor. Bununla birlikte, ABD sözleşmeyi farklı yorumlayarak bunun “ortak hukukunun” bir parçası olduğunu, İran da dahil olmak üzere tüm ülkelerin buna uyması gerektiğini ileri sürüyor.
Sonuçta şu kesin; Hürmüz Boğazı’nın kapatılması ya da gemilerin geçişinin önlenmesi, potansiyel krize yol açabilecek ciddi bir girişim olur. ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarına AB’nin itirazları var bilindiği gibi. Ancak bu itirazlar daha sonra
ABD’den AB ülkelerini yaptırımlardan muaf tutma talebine götürdü. ABD de Hindistan’la başladığı muaf tutma politikasını Türkiye dahil birkaç ülke için uygulayacağını açıkladı. Bunun İran’a olumlu olarak yansıyıp yansımayacağını zaman gösterecek.
ABD yaptırımlarının, ekonomik ilişkiler aramak zorunda kalacak olan İran için olumlu sayılabilecek olan sonuçlarından biri, İran’ın Rusya ile Çin’e daha fazla yakınlaşması olabilir. Trump’ın bunu önlemek için muafiyet uygulaması yapması akla yatkın.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Maymuna ustura verilmez 30 Kasım 2018

Günün Köşe Yazıları