Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yargıtatörlük!

28 Ağustos 2012 Salı
\n

\n

Bir gemi seferinde yolculardan biri kaptanın seyir defterini merak eder. Gizlice bakarken denize düşürür. Telaşla kaptanın yanına gider, sorar:\n

\n

Sizce bir şeyin yeri belliyse,

\n\n\n

kaybolmuş sayılır mı?”\n

\n

Kaptan, hayır der, yeri belli olan bir eşya niye kaybolmuş olsun”.\n

\n

Yolcu rahatlar, devam eder:\n

\n

Şu anda sizin seyir defteri denizin dibinde!\n

\n

Silivri İstanbulun hemen dibinde. Yeri, yurdu belli ama ulaşılmaz bir yer.\n

\n

Cezaevinin içinde mahkemenin kurulduğu, hakkın hukukun uğramadığı, TBMMden bağımsız özel dayatmaların yasa yerine konulduğu bir yer.\n

\n

Silivrinin hemen dışında, sözcüğün tam anlamıyla Silivri kırsalında oluşturulan bu kamp, Türkiyenin bugününde ne kadar var, elbette tartışılır. Ama geleceğinde mutlaka olacak. Bugün Silivride yaşanan hukuksuzluk, gözlerini kapatanların, kulaklarını tıkayanların bile bilmiyorum diyemeyeceği bir boyuta ulaştı.\n

\n

***\n

\n

Önümüzdeki hafta yeni adli yıl başlayacak. Türkiyede çok ciddi yargı sorunları olduğu, hemen bütün kamuoyu araştırmalarına da yansımış durumda.\n

\n

Silivride ise bu genel sorunun katmerlisi yaşanıyor. Çünkü Silivri mahkemeleri çoktan seçmeli hukuk uygulamaya başladı. O nedenle önümüzdeki dönem mahkemelerin nasıl seyredeceğine ilişkin fikir yürütenler, bütün seçenekleri yan yana koyup, Bu da olabilir, o da mümkün, ilk söylediğinizi yabana atmamak gerek ama, ben şu tezimde ısrarlıyım türünden cümleler kuruyorlar.\n

\n

Yanlışların toplamından doğruya ulaşılmaya çalışılıyor. Bakalım kaç yanlış bir doğruyu getirecek!\n

\n

Örneğin 21 Haziran Perşembe günü başlayıp 17 Ağustos Cuma gününe kadar kesintisiz 2 aya yakın devam eden Ergenekon davalarında kanıtlanmaya çalışılanlar yan yana konsa, yukarıda söylemek istediklerimizin fotoğrafı ortaya çıkacaktır.\n

\n

Gelen her tanıkla birlikte davanın seyri değişti. Şimdilik son 50 yılda olan her şeyi Ergenekonla yeniden anlamlardırmak istiyorlar. Tanık isterse 30 cinayeti tüm ayrıntılarıyla bildiğini iddia etsin, eğer onu Ergenekonla ilişkilendirmiyorsa hiç anlamı yok, sormuyorlar bile.\n

\n

Bütün bunları yaparken küçük bir sorun var; mahkemenin kendi iddialarını güçlendirmek için çağırdığı tanıklar içinden bile kimse hâlâ Evet, ben böyle bir terör örgütünün varlığını biliyorum, buna tanığım demedi.\n

\n

Ellerindeki dosyalar sonuçlandıktan sonra işlevleri de sona erecek, tümüyle ortadan kaldırılacak olan özel yetkili mahkemeler (ÖYM), adeta kendileriyle birlikte hukuka da son vermek istiyorlar. Sanki hükümet ÖYMlere şunu söylemiş:\n

\n

Benim açımdan son kullanma tarihiniz doldu. Size sus payı olarak elinizdeki mevcut dosyaları veriyorum. Onlar üzerinde her türlü tasarruf hakkına sahipsiniz.\n

\n

***\n

\n

Silivriden çıkıp daha geniş ölçekli bakarsak, önümüzdeki haftadan itibaren yargı yeniden ana gündem maddelerinden biri haline gelecek.\n

\n

3. yargı paketi ile kapanan Meclis, 4. yargı paketi ile açılacak.\n

\n

Bunların her biri hükümet tarafından reform olarak da adlandırılıyor. Bir alanda reform neden yapılır? Çağa uymayan, yeniden düzenlenmesi gereken yönleri olduğu için.\n

\n

Peki art arda sürekli reform gereksinimi duyuluyorsa ve paketler birbirini kovalıyorsa bunun anlamı nedir?\n

\n

Bunun anlamı, reformla aldatmaktır, hukukla aldatmaktır. Paketler inandırıcılığını yitirmiştir. Vitrine, kamuoyunun beklenti içine girmesini sağlayacak konular koyup başka hesaplara dayalı değişiklikler yapılmaktadır.\n

\n

Reform diye diye hukuk kıyılmaktadır. \n

\n

Gelinen nokta vicdanı olan kimsenin susmaması gereken bir yerdir.\n

\n

Diktatörlük, bir kişinin ya da grubun yargıdan siyasete her şeyi tekeline alıp milyonlarca insana hükmetmesi değildir. Milyonlarca insanın hükmedilmeyi kabul etmesidir.\n

\n

Böyle bir gidişin ortasında hukuk da Yargıtatörlük anlayışına teslim...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

CHP’ye operasyon! 31 Ekim 2024
30 Ekim 1923! 30 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları