Şahsıma mektuplar (1) Tereyağından kıl çekerim!

13 Ocak 2024 Cumartesi

Henüz iktidarımı tam olarak oturtamasam da hayli yol aldığım söylenebilir.

Yaptıklarım bundan sonra yapacaklarımın teminatı olduğuna göre, benim milletim yola aynı şekilde devam etmemi istiyor demektir.

Ne demiştik?

Durmak yok, yolmaya devam...

Yol yol bitmiyor! Ama bizde pes etmek yok.

Şahsım olarak bütün iyi şeylerin karar vericisi, bütün kötü şeylerin de dışında bir kişilik olmam istikrarın da oturmasını sağladı.

Yönetimde istikrar böyle bir şey! 

***

Sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflara gözünü dikmesi, kendi hakkının onlardan daha az olduğunu düşünmesi müthiş bir toplumsal denge sağlıyor.

İşte güncel durum: bir tarafta işçi ve Bağ-Kur emeklileri bir tarafta memur emeklileri. Birinci grup, “Bize yapılan zam” az demiyor, “Memurdan daha az” diyor. Böylece birbirleriyle rekabet ediyorlar.

Rekabetçi demokrasi böyle bir şey zaten. Ben bunun kitabını yazdım. Önümüzdeki günlerde emeklilere, cebimden yani bütçemden 3-5 puan ek vereceğim. Eskiden buna refah payı diyorlarmış, şimdi “şahsım payı” olarak değiştirdim.

Yargı büyük ölçüde kıvama geldi. Eğer istemediğim bir karar alınırsa hemen yargının bir başka ayağı ona engel oluyor. Yargıyı yargıyla kırdın mı, o kırılmadan dünyanın en adil kararı çıkıyor. Neden? Çünkü yargıya kimse müdahale etmemiş oluyor!

Bundan daha güzel bağımsız yargı mı olur?

Eğer milletim yargının kendi içinde sorun olduğunu düşünürse hemen müdahale eder, hakem rolü üstlenirim.

Bugünlerde muhalefet tutuklu bir “terörist-milletvekilini” hapisten çıkarmaya çalışıyor. Benim meclis başkanıma söyledim, “Onu hapisten çıkarırsan karışmam, gerisini iyi düşün” dedim. Ne demişim? Karışmam demişim. Demek ki karışmıyorum!

Ben etrafımdaki kimseye karışmam, onlar kendi aralarında benim en çok ne istediğimi tahmin etmekte yarışırlar.

Vesayet rejiminin tüm kalıntılarından hemen kurtulmak mümkün olmuyor. Örneğin Fenerbahçe-Galatasaray maçını Başakşehir’in kazanmasına karar veremiyorum. Vesayet rejiminin son kalıntıları bunu engelliyor.

Maç demişken... Suudi Arabistan’la süper bir kriz yaşandı. Herkes birbirini suçluyor ama cümleyi şöyle tamamlıyor:

-Sayın cumhurbaşkanımız bütün bunların dışındadır!

İşte tereyağından kıl çekmek diye buna denir!

Tereyağından kıl, siyaset bağından kul çekmek herkesin harcı değildir.

Şahsım bunları çekerken, milletimi de ihmal etmiyorum. Onlar da sabır çekiyor.

***

Önümüzde yerel seçimler var. Yargıyı devreye sokup sokmamaya henüz karar vermedim. Bu ayın sonunu görmek istiyorum.

Yerel seçimlerden sonra atacağım adımların da provasını yapmaya başladım.

Memleketin adında da büyük bir devrim yapmalı diyorum.

Almanya, İngiltere, İtalya gibi ülkelerle “şahsım” buluşunca, benim adımın yanına memleketin adını da koyuyorlar. O zaman da karışıklık oluyor. Kimi arkadaşlarımız, “Yoksa bu ülke hâlâ tam olarak bizim değil mi” diye sorular sormaya başlıyorlar.

Memleketin adını da “Şahsımiye” mi yapsam diyorum?

El Cumhuriyetüş Şahsımiye!

Ne güzel duruyor!

Cumhuriyete en güzel sahip çıkma böyle olur. Şahsımızı cumhuriyete, cumhuriyeti şahsımıza vakfetmişiz.

Kimileri cumhuriyete sahip çıkalım diyedursun!

Ulan, biz sahip olduk be!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Güven end-eksi! 2 Mayıs 2024
Emek en cüce değerdir! 1 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları