Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Nilhan Nur Kışlalı’ya Mektup

03 Kasım 2013 Pazar
Sevgili Nilhan Nur,
23 Ekim Çarşamba günü Sözcü
gazetesinde yayımlanan röportajını
okuyunca içimden bir an önce sana
ulaşmak, tebrik etmek, “İşte Prof. Ahmet
Taner Kışlalı’nın kızı böyle olur” demek
geldi.
Aklımdan mektup yazıp yazmamayı
geçirirken 25 Ekim Cuma sabahı da Halk
TV’de canlı yayında izledim seni.
Sorulara verdiğin sade ve net yanıtlar,
düşüncelerinden emin olmanın verdiği
özgüven, babandan sana kalan mirasın
bir bölümü olsa gerek.
Babanın katilleri için yaptığın tarif,
bugün toplumu susturma yöntemi
olarak seçilen yeni uygulamaların senin
dilinle anlatımı, Gezi ruhunun sende
çağrıştırdıkları, bana şunu söyletti:
“Türkiye’yi gerçek anlamda 21. yüzyıla
taşıyacak kuşak geliyor.”
***
Sevgili Nilhan Nur,
Babanı elbette çevrenden çok
dinlemişsindir. Röportajında bunu sen de
söylüyorsun.
Senin yaşama, tıpkı baban gibi
olabildiğince gerçekçi bakmayı öğrenmiş
olmandan cesaret alarak, bendeki anıların
bir bölümünü paylaşmak isterim.
Baban seni öylesine büyük bir
sevgiyle bekledi ki; bunu çevresinden
de saklamadı. Sen doğalı 15 gün kadar
olmuştu. Babanın da kırmak istemeyeceği
bir grup ikimizi akşam yemeğine davet
etmişti. Telefon ettim, durumu anlattım.
Hiç duraksamadan doğal bir ifadeyle şu
karşılığı verdi:
“Ben o akşam çocuğumu seveceğim...”
Cumhuriyet’in Ankara bürosunda
odalarımız yan yanaydı. Haftada en az
bir gün, ya pazartesi ya da perşembe
mutlaka gazeteye uğrardı. En gerilimli
dönemlerde bile düşüncelerini ödün
vermeden yazdığı için hem çok takdir
toplardı hem de çok tepki çekerdi.
Tepkilerin dozu bazen tehdit denebilecek
boyuta varırdı. Yine bir öğle vakti çay
içimi geldiğinde elinde bir mektup vardı.
Okumam için verdiğinde, içeriğinin ne
olabileceğine ilişkin herhangi bir ifade
yoktu yüzünde.
Tatsız bir mektuptu. Okuduktan sonra
verirken ne yapılabilir diye sordum.
Zaman zaman böyle mektuplar aldığını,
yıldırmaya yönelik olduğu için aldırmamak
gerektiğini söyledi. Yine düşündüklerini
en net ifadelerle yazmaya devam etti.
Baban, kampus profesörü değildi. Her
fırsatta toplumun içinde olmak isterdi.
Hem aydın olmak hem de toplumla
barışık olmak bazıları için çok tehlikelidir!
Birkaç Anadolu kentine birlikte
konferansa gittik. Düzenleyicilerden
başlıca isteği şu olurdu:
“Salonda gençler çok olsun...”
Birinde hiç unutamam... Salon ağzına
kadar dolu. Plastik sandalyeler taşınıyor.
Onlar da yetmeyince yerlere minder
koydular. Baban salonu izliyor ve suratı
biraz asık. Çaktırmadan sordum, “Hocam
bir şey mi var?”
Şu karşılığı verdi:
“Salon dolu da, gençler yok...”
Baban bugün gittiği yerden Gezi
gençliğine bakıp tatlı tatlı gülümsüyordur.
21 Ekim 1999’da aramızdan
koparıldığında konferans günlerini yazdığı
ajandası 2000 yılı Ocak ortasına dek
doluydu.
Baban Atatürk’ü bilimin ışığından
geçirip ete kemiğe büründürerek anlatırdı.
***
Sevgili Nilhan Nur,
Babanın “Siyaset Bilimi” kitabını bir
de milletvekili gözüyle okudum, yine
çok şey öğrendim. Günlük yazılarındaki
saptamalarsa bugün de güncelliğini
koruyor.
Onlardan üç alıntıyı seninle paylaşmak
isterim:
“Atatürk’e yönelik saldırılar öylesine
haksızlaştı ve çirkinleşti ki, yarattığı
tepkinin boyutları da yine aynı ölçüde
büyük oldu. Doğruya yapılan saldırı,
doğru ile eğrinin bilincine varılmasını
kolaylaştırdı. Ve Atatürk... Belki de
yaşamında bile olmadığı kadar güçlü.”
“Sivil kurum ve kuruluşlara bağlanan
umutların bittiği yerde demokrasi için
tehlike çanları çoktan çalıyor demektir.”
“Eğer Cumhuriyeti koruyabilirseniz,
yitirdiğiniz demokrasiye, bir gün yeniden
kavuşabilirsiniz. Ama eğer Cumhuriyeti
yitirirseniz, demokrasiyi de zaten
yitirmişsiniz demektir.”
Sevgili Nilhan Nur,
Seni en son 21 Ekim 2008’de evin
önündeki anmada görmüştüm. Her
yıldönümünde aklıma öncelikle sen
düşüyordun. Ölümle nasıl tanıştın, nasıl
büyüyorsun?..
Son iki röportajda gördüm ki, bilinçli bir
cumhuriyetçi kuşak olarak yetişiyorsun.
Bu, baban için ölümsüzlük demek, zafer
demek.
Cumhuriyetçileri hapse atabilirler,
öldürebilirler, ama yenemezler...
Başarılı, mutlu, uzun bir yaşamın olsun.
Bahtın ve tahtın güzel olsun.
Gökyüzü dolusu sevgiler...


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları