Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Baykal’ın ardından...

15 Şubat 2023 Çarşamba

Heyecan yaşlanmaz... O yüzden Deniz Baykal hep genç kaldı. Kararlarının çoğunu da o gençliğinin heyecanıyla verdi. Bedeni heyecanına yanıt veremedi, 85 yaşında hayata veda etti.

100 yıllık Cumhuriyetin yarısında aktif siyasette kalan Baykal, 2017’den bu yana bütün bedensel zorluklarına karşın Antalya milletvekili olarak öldü.

Söz ve anlatma ustasıydı. Pek çok açık oturumda birlikte olduk. Birinde program sunucusu rica etti:

- Yanıtlarınız kısa olsa, çok konuya girsek...

Baykal’ın yanıtı netti:

- Ben anlatmaya başladığım konuyu iyice ezmeden bırakmam!

Cumhuriyet’in Ankara temsilciliği sürecinde aramızda güçlü bir güven ilişkisi vardı. Telefonla yaptığımız röportajlarda her şeyi anlatır, “Of the record olanları ayıklayıp yazın” derdi.

***

Doç. Dr. Deniz Baykal’ın doktora tezi, “Siyasal katılma” üzerineydi. Bunun sadece “tez” olarak kaldığını söylersek dilerim Deniz Bey bize alınmaz. Milletvekili olduğu için akademik çalışma yapamayan doçentlere profesör olma hakkı tanındı, reddetti!

1980’li yılların ikinci yarısı boyunca SHP’nin genel sekreteriyken 5 kez Genel Başkan Erdal İnönü’nün karşısına çıktı. Tümünde kaybetti ama yenilmedi.   

Tam bir kadro hareketiydi. Onunla siyaset yapmak isteyenlerin sadece CHP’li olması yetmezdi, kan grubunun DB Rh pozitif olması gerekirdi!

3 Baykalcı yan yana gelse, onları “111” olarak okumak gerekirdi. Bu güçle 1995’te yüzde 14.5’lik Karayalçın liderliğindeki SHP ile kendi genel başkanlığındaki yüzde 4.5’lik CHP’nin birleşiminden “tek lider” olarak çıktı. Bu gücü hemen yeni bir başarıya taşımak için sabırsızlıkla Çiller hükümetini Nisan 1999 seçimlerine zorladı.  

Seçimlerde CHP’nin baraj altında kalmasından sonra istifa etti, pes etmedi. Bir yıl sonra yeniden genel başkandı.

Bir söyleşimizde, “Yüksek oy almak mı Cumhuriyet değerlerini korumak mı ikileminde tartışmasız ikinciyi tercih ederim” demişti. 

Parti tabanı ikisini de arzu ediyordu!

Direnci, heyecanı, taktik başarıları Baykal’ı 2002’de AKP hareketi karşısında tek güç olarak bıraktı.

2002-2010 arasındaki olağanüstü dalgaların içinde yerini hep net tutarak ilerledi. Kimi çok sıcak konulara hemen dokunmadı.

AB’ye tam üyelik sürecini onaylarken Ergenekon davalarında dönemin Başbakanı Erdoğan’ın, “Ben bu davanın savcısıyım” demesi üzerine hemen safını belirledi:

- Ben de avukatıyım!

CHP’nin köklü geçmişi üzerinde siyaset yaparken CHP’nin başına “yeni” koyma hevesini hep zorladı.

***

Yukarıda aktardığım her şey Baykal’ın yüzde 49’udur. Yüzde 51’i şudur:

1 Mart 2003 tezkeresi!

11 Eylül 2001 saldırılarının ardından ABD “suçlu” olarak Afganistan ve Irak’ı ilan etti. Afganistan’ı hemen işgal etti, sıra Irak’a geldi. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, işgal için Türkiye topraklarının kullanılmasına karşı çıktı, iktidardan uzaklaştırıldı. Yerine ABD’nin bu isteklerine sıcak bakan AKP geldi.

1 Mart tezkeresiyle ABD, Irak’ı işgal etmek için Güneydoğu Anadolu bölgemizde 70 bin asker bulunduracaktı. 

Bu Türkiye’nin de fiilen işgaliydi.

Baykal, bütün konuşma ve ikna gücünü kullanarak tezkerenin reddinde büyük rol oynadı.

Güle güle Deniz Bey...

Bütün siyasi yaşamınız büyük derslerle dolu!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024
Çekin elinizi! 19 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları