Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Âşık Veysel: Ruh güneşi!

25 Mart 2023 Cumartesi

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) ölümünün, ölümsüzlüğe yürüyüşünün 50. yılında 2023’ü Âşık Veysel yılı ilan etti. Cumhurbaşkanlığı da bir genelgeyle buna katıldı.

Yunus Emre’nin son temsilcisi Âşık Veysel, dünyayı bin bir renkle gören, bütün canlıları konuşturan, aşkı en iyi tarif eden, bilimi ve aklı sözcüklere döken, dert çekmeyi ruhsal zenginlik bilen büyük bir Anadolu ozanıdır. 

Nasıl dünyayı koruyan, dünyadaki yaşamı ayakta tutan bir ozon tabakası varsa, Anadolu’nun üzerinde de insanı pes etmez kılan, hep yaşama bağlayan bir ozan tabakası vardır. Bu tabakanın en güçlü halkası Âşık Veysel’dir.

O bir ruh güneşi.

***

7 yaşında çiçek hastalığı nedeniyle gözlerine perde inen büyük ozan, eline sazı diline sözü alıp insanların gözlerindeki bütün perdeleri indirdi. Çiçek hastalığına inat bütün çiçekleri sevdi, onlara şiirler yazdı.

Görmek için gözden önce gönül gerektiğini, Türkçenin bütün duyguları anlatmaya yettiğini, yaşamın sermayesinin aşk olduğunu ölümsüz şiirlerle anlatıp durdu.

Ahmet Kutsi Tecer, Sivas Milli Eğitim Müdürü ve Sivas Halkevi sorumlusu iken düzenlediği ozanlar bayramında tanıdığı Âşık Veysel’i hiç bırakmadı. Veysel de ondan hep, “Dilimin bağını o çözdü” diye söz etti. Aynı zamanda bir Cumhuriyet şairi olduğunu hiç unutmadı.

Köy Enstitülerinin okuma yazma bilmeyen öğretmeniydi. Saz öğreticiliği ona Anadolu’nun her yöresinden insanlar kazandırdı. Yaşar Kemal, Ruhi Su, Ümit Yaşar Oğuzcan’la dostluklar kuracak kadar şehir insanı, Konya’da ozanlar bayramı düzenleyecek kadar Anadolu insanıydı.

“Kâğıda geçti mi, şiirimin peşini bırakırım” diyecek kadar paylaşımcıydı...

“Lafı pişirmeden ağzımdan çıkarmam” diyecek kadar felsefiydi...

Menderes Vatan Cephesi’ni kurunca “Vatan milletindir, kim kovar kimi” diyecek kadar cesur ve birleştiriciydi...

Son günlerinde hastanede bile, “Kalbimi dinletmem doktor, orada gizli sırlarım var” diyecek kadar nüktedandı...

Anası onu bir kayanın dibinde doğurmuştu. O kayanın dibinde gömülmek istedi. Ölümle doğumu aynı yere koydu.

Ölümünden sonra hakkında en çok şiir yazılan ozan oldu.

Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’nın Kültür Bakanlığı döneminde 1978’de Sivrialan’da yaşadığı ev satın alındı. Evi devlet tarafından müze yapılan ilk ozan oldu.

***

Yazı aramızda biyografi yazmak beni de eğitti, öğretti. Her seferinde yazdığım kişinin cebinde yaşadım. 

Sabahattin Ali, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Tarık Akan biyografilerinin yanı sıra Âşık Veysel’i yazmak da gözümü bir başka açtı.

50. ölümsüzlük yılında büyük ozanı bir kez daha türküler dolusu özlem, sevgi ve aşkla anıyoruz.

Önceki akşam MEB Şûra Salonu’nda Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’in ev sahipliğinde, Âşık Veysel’in torunu Gül Eda’nın emekleriyle, Dertli Divani ve Ender Balkır’ın Muhabbet Bendi konseri ile andık. 

Bugün de Ankara Ozanlar Derneği’nde saat 14.00’te Hüsnü İyidoğan, Veysel Kaymak’la birlikte konuşmacıyız. Daha sonra Ümit Özdizlekli’yi dinleyeceğiz.

Çok yaşa büyük ozan...

Hayat on para etmez

Şu sendeki şiir olmasa...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

CHP’ye operasyon! 31 Ekim 2024
30 Ekim 1923! 30 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları